Türkiye'nin adliye binalarında duvarlarda bulunan “ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR” sözü    adaletin ne kadar önemli olduğunu vurgulayan çok anlamlı  bir cümledir. Adalet mülkün temelidir sözü ülkemizin her yerindeki adliye binalarında ve duruşma salonlarında asılıdır. Cümle çok öz ve anlaşılır olsa da esasında yanlış bilinmektedir. Bunun sebebi de cümle içerisindeki "mülk" kelimesinin gayrimenkul ya da taşınmaz biçiminde anlaşılmasındandır. Halbuki buradaki "mülk" kelimesi Arapça bir kelimedir ve "devlet, ülke, iktidar, düzen, egemenlik, saltanat" anlamlarına gelir. Yani bu cümlenin anlamı tam olarak şöyledir: "Adalet devletin (egemenliğin) temelidir." Hz. Ömer tarafından söylendiği bilinen “Adalet mülkün temelidir” sözü ile anlatılmak istenen bir devletin veya düzenin esasının adalet olduğu gerçeğinin vurgusudur. Eğer bir devletin veya düzenin esası ADALET ise; devleti yönetenler yada yönetim erkini elinde bulunduranlar adil olmak zorundadır. Vatandaşlar arasında ayrım yapmaksızın hak ve hukuk çerçevesinde eşit muamele yapmak zorundadırlar. Vatandaşın hakkını, hukuk çerçevesinde korumak zorundadırlar. Şimdi gelelim konuya; bilindiği üzere ülkemizde Temmuz/2022’den itibaren emekliler açısından asgari emekli maaşı uygulaması başlatıldı. 3600 gün sigorta primi ödemiş olan emekli de aynı maaş, 9000 gün sigorta primi ödeyerek emekli olan da aynı maaş uygulaması getirildi. Halbuki olması gereken, asgari maaş ödemesi hangi oranda artmış ise, asgari maaş üzerinde emekli maaşı hak eden emeklilere de o oranda artış yapılarak hakları ve mağduriyetleri önlenmeliydi. Oysa seçim önü basit oy hesaplarıyla ipin ucu iyice kaçırıldı, asgari maaş uygulaması adaletsizliğin, hukuksuzluğun, haksızlığın göstergesi oldu. Düşünün 5510 Sayılı yasa öncesinde (1.10.2008) 3.600 gün prim ödeme şartıyla yani eski yasadaki deyimiyle yaştan emekli olan bir vatandaş-ki yaştan emeklinin maaşı normal şartlardan emekli olandan düşüktür- 3.600 gün prim ödemiş, siz 10.000 gün prim ödemişsiniz ve aynı maaşı alacaksınız. Bu nasıl bir zihniyet? Bu nasıl bir adalet? Peki bu günlerin karşılığı prim ödemelerine bakalım güncel asgari ücret kıyaslamasıyla; Asgari ücret bilindiği üzere brüt 10.008 TL/Ay’dır. Bir SGK’nın (4/1.a) ödediği aylık prim tutarı 10.008 x yüzde 34,5 (işsizlik sigortası hariç)= 3.450 TL./Ay,  bir bağkur’lunun (4.1.b) ödediği aylık prim tutarı 10.008 x yüzde 32 = 3.202,56 TL/Ay. Şimdi her iki sigortalının ödediği primleri güncel hesaplamayla görelim; Toplam da 3.600 gün (3.450/30x3600) için 414.000,00 TL. prim ödemiş,10.000.gün için  (3.450/30x10.000) = 1.150.000,00 TL. bağkur primi tutarı ödemiş olan bir bağkur’lunun  durumuna bakalım; 3600 gün (3.202,56/30x3.600) = 384.307,20 TL. , 10.000.gün (3.202,56/30x10.000) = 1.067.520,00 TL. prim tutarı ödedikleri varsayımıyla aralarında ne kadar büyük bir emek ve bedel farkı olduğu halde aynı maaşa tabi tutulmaları büyük bir haksızlıktır. Yaklaşık üç kat bir bedel ve emek ödeyeceksiniz ama aynı maaşı alacaksınız. Bu haksızlık EYT’lilerin katılımıyla iyice zirve noktasına ulaşacağı kesindir. Çünkü EYT’lilere maaş bağlandı ancak, SGK’daki alt yapı eksikliği ve yetersizliği nedeniyle maaş hesaplamalarının en az iki yıl süreceği tahmin edilmektedir. SGK’nın sistemine yüklenmemiş ve yüklenmesi devam eden milyonlarca dosyadan bahsedilmektedir. Asgari maaş ödemesi liyakatsızlığın, basiretsizliğin bir sonucudur ve asgari maaş ödeyerek günü kurtarma hesaplarının bir sonucu olarak ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bir vatandaş olarak bu adaletsiz uygulamadan bir an önce dönülmesini temenni ediyorum. Yapılması gereken gayet basit, asgari maaş ödemesine geçildiği tarihten itibaren asgari maaş ödemesi üzerinden maaş alan emeklilerinde hakları aynı oranda korunarak, emekli maaşları aynı artış oranında artırılmalıdır.