“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!” Üstad Necip Fazıl böyle haykırıyordu 1947 ‘den günümüze… *** İstanbul Sözleşmesi, Resmi Gazete ‘de yayımlanan ve “ Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3'üncü maddesi gereğince karar verilmiştir" kararı ile hükümsüz hale getirildi. İstanbul Sözleşmesi feshedildi; LGBT zihniyeti çıldırdı..! Bizim gibi mücadele edenlerin gayretleri boşa çıkmadı; çok şükür… Sözleşme savunucuları, kadın hakları noktasında tek çareymiş gibi sözleşmeyi gündemde tutmaya çalışmaları, asıl mücadelenin bundan sonra devam edeceğini göstermektedir. Nitekim kışkırtıcı saldırı haberleri hortlamaya başladı. Özü itibariyle kat’iyyen tasvip edilemez bu tür saldırı hadiseleri, maalesef LGBT zihniyetinin ekmeğine yağ sürmektedir. Devletimiz bu noktada müteyakkız olmalıdır. Zira dâhili ve harici bedbahtların kışkırtmalarına zemin hazırlamaya matuf olumsuz örnekler, haklı olduğumuz davayı baltalayacaktır. Son kertede oldu da (Bakınız: https://www.yeniakit.com.tr/haber/istanbul-sozlesmesinin-feshinden-sonra-dugmeye- bastilar-turkiye-genelinde-ortak-operasyon-1523858.html Erişim tarihi:26.03.2021, saat:09.20). Ama bundan geri dönüş yok… -Sözüm ona- muhafazakâr muhalefet ile “içeriden muhalefet”, kurt gibi koca çınarı içeriden kemirmeye devam ededursun… Dış muhalefetin “Kadınların hayatı için hayati öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi kaygı vericidir. Umutsuzluğa kapılmadan mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi yaşatır” gibi çıkışları… Tabi ki başta ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere harici LGBT zihniyeti, savaş kaybetmiş ruh haliyle saldırıda bulunacağı aşikâr. Bunu görüyoruz. *** Pekiyi, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile hükümsüz kılınan meşum sözleşme, hangi gerekçelerle feshedildi? ‘İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin temel sebepleri yedi başlık altında sıralanmış: 1- İstanbul Sözleşmesi, LGBT ideolojisi savunuculuğuna indirgendi. LGBT’nin bazı kesimler tarafından meşru evrensel hukuk normu şeklinde dayatılmasının önüne geçilecek.
2- Milli ve manevi değerler ile Türk aile yapısında LGBT propagandasının oluşturduğu rahatsızlık giderilecek.
3- LGBT ideolojisi üzerinden inşa edilmek istenilen diplomatik ve siyasi baskı engellenecek.
4- Kadın hakları meselesi LGBT odaklı tartışmaların tahakkümünden kurtarılacak.
5- Sözleşmenin toplum değerleri ile bağdaşmayan kısımlarının, Türkiye’nin kadına şiddet ile mücadelesine ve kadın hakları konusundaki adımlarına gölge düşürmesinin önüne geçilecek.
6- LGBT’yi işaret eden ifadeler sebebiyle rahatsızlık duyan kesimlerin kadına yönelik şiddete karşı desteğinin konsolide edilmesi sağlanacak.
7- Kadına şiddet ile mücadelede iç hukuka dayalı uygulamaların iyileşmesine odaklanmak için gerekli zihinsel paradigma değişikliğine engel olan ‘cinsel yönelim’ unsuru ortadan kalkacak (https://www.yenisafak.com/gundem/turkiye-istanbul-sozlesmesinden-neden-cekildi-3614592. Erişim tarihi:23.03.2021 saat:10.21). *** Artık Batı’cı kafa, LGBT zihniyeti ne derse desin… Ne kadar çırpınırsa çırpınsın… Ulu çınarı içten kemiren “Dâhili ve Harici” ağaç kurtları, avazı çıktığı kadar ne kadar bağırırsa bağırsın… Bu millet… Müslüman-Türk Milleti, verdiği mücadele ve mücâhedeyi devam ettirecek… Ve bunda da muvafık olacaktır. Büyük mütefekkir rahmetli Necip Fazıl’ın Destan’ki ifadesiyle: “Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama, Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma! Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan! Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!” *** Değerli dostlar: Her renk tabi ki LGBT rengi değildir. Ama kadınların hayatını bu sözleşmeye bağlayanların “İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi kaygı vericidir. Umutsuzluğa kapılmadan mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi yaşatır” beyanatları ve bunu serdedenlerin gökkuşağı renkleri faaliyetleri ile LGBT renklerini subliminal hipnoz ile şuuraltımıza zerk ettiğine delil olarak yeter de artar. Bunda iyi niyet aramak beyhudedir. Böylesi düşüncelere iyi niyetle yaklaşanların “Dâhili ve Harici “ muhalefet çınar ağacı kurdu olduğunu düşünmek istemeyiz. *** Biz ne talep ediyoruz? Acilen şiddet konusunda ciddi bir “toplumsal mutabakat metni” hazırlanmalıdır. Her iki kesimi mağdur etmeyecek… Gelenek ve kültürümüze zıt olmayan… Dinimizin imbiğinden geçmiş bir hukuki zemin ile bütün milleti ihata edecek hukuki metin, herkesi memnun edecektir. Memnun etmekten öte çare olacaktır. Yoksa ciltler dolusu kanunlar… Ya da uluslararası sözleşmeler… Kadını da erkeği de şiddetten alıkoy(a)maz. İlave olarak Müslüman Türk halkına, gayrimeşru ilişkinin Türk toplumunu felakete sürüklediğini bütün iletişim vasıtalarını kullanarak anlatılmalıdır. Özetle şunu demek istiyoruz: İstanbul Sözleşmesi feshedildi; artık, yan gelip yatalım düşüncesinde değiliz. Böylesi bir fikre sahip olmak; başımız kuma gömerek olaylara bigâne kalmak manasına gelir. Bananeciliğe düşmeden, kangren hale gelen bir meselede çözüm bulmak gibi bir mecburiyetimiz vardır. Mutlaka kadın ve erkeğin haklarını koruyacak “bizim” olan bir hukuk sözleşmesi hayata geçirilmelidir. Yoksa bugün İstanbul Sözleşmesi... Yarın Londra Sözlenmesi… Bir başka gün Pekin Mutabakatı… Bunun sonu yok. Kendi meselemi kendimiz çözmeliyiz. Vesselam.