İnsanın kendi bünyesinden söküp atmayı bir türlü başaramadığı şey, geçmişte yaşamasıdır. Geçmişte olup bitmiş olayları zihninde yorumlamak. Her defasında o olaylara yeni bir yorum katarak şekillendirmeye çalışmak. Sanki o güne dönmek mümkünmüş gibi o günü düşünerek kendinize zarar veriyorsunuz.
Bazen bunu yapmak hoşumuza da gidiyor. Bugünün olumsuzluğunu ve başarısızlığını geçmişte size yaşatılan olumsuz olaylara bağlamak. Bugünün başarısızlığı ile yüzleşip durumu değiştirmenize ne kadar da güzel engel oluyor.
Şunu diyor insan; ben kendimi nasıl toparlayabilirim ki, kendimi nasıl daha iyi hissetmeyi başarabilir ki, başkaları bunu yapabilir ama ben yapamam. Çünkü benim annem babam çok kötüydü beni hiç sevmedi. Bana hiç değer vermediler. Derdim olduğunda yanımda değillerdi. Bana destek olmadılar. Tek başıma bırakıldım.
Bu formül tutmazsa yanına bir de şunu ekliyor:
Eşim beni hep aldattı, bana sürekli yalan söyledi. Bana şiddet uyguladı. Onunla uğraşmaktan çocuklarıma iyi bir anne olamadım. Hayatta kötü olan ne varsa hepsi benim başıma geldi. Bende böyle; kendisine güveni olmayan. Kendisini sürekli değersiz hissetmekle mükellef biri haline geldim. Ben artık bu ruh halinden asla çıkamam. Elimi de hiçbir işe süremem. Nasıl yapayım; sonuçta ben geçmişte o kadar kötü olaylara maruz kalarak yaşadık ki, içimde yaşamaya dair bir heves bırakılmadı. Hiç kimse bana karşı iyi ve anlayışlı değildi. Benim istediğim onlardan sevgi görmekti ama hem ailem hem de eşim bana bunu çok gördü. Bende bu yüzden mutsuz bir insan oldum. Şu an o insanlar eskisi kadar hayatımda etkili değiller ama yine de ben yaşadığım şeylerin etkisinden çıkıp mutlu bir insan nasıl olunur onu bilmediğimden mutlu olmayı beceremem ki...
Peki İnsan; sen onlar sana iyi davransın diye mi geldin bu hayata, hayata gelmeden önce bir sözleşme imzaladınız ve o sözleşmende herkes sana çok iyi davranacak ve sen onlar sana çok iyi davrandığı için çok mutlu olacaksın gibi bir şartnameniz var mıydı? Kimsenin sana böyle bir söz vermediğini biliyorsun. Bu senin kendini ustaca kandırmanın kaçış planı.
Bu plandan çıkmak istemediğin sürece, sen hep aynı yaşanmış bitmiş dertlerin ve tasalarının ördüğü ağın çevresinde yaşayacaksın. Sen bu ağın çemberinde yaşamaya devam etmek istediğin sürece kendinden memnun olmayan kendini sevmeyen biri olacaksın. Senin kendinle ilgili memnuniyetsizliğin çevrendeki herkesi aynı memnuniyetsizliğe itecek. Çocukların, gelinlerin, kardeşlerin, arkadaşların senden memnun olmayacak. Zorunlu olarak sana acıyan ama bunu belli edemeyen bir yaklaşım sergileyecekler. Sen o acıma duygusunun içinde bir parça sevgi olduğuna inandıracaksın kendine. Ama içten içe onun sevgi olmadığını bilerek.
Geçmişiyle yaşayan insanların, bugününden payına düşen yaşama şekli yukarıda anlatmaya çalıştığımdan daha farklı bir yaşam olmayacak. Peki ne zaman ve nasıl değişebilir bu hayat.
Soru-Cevap
Sen, o olayları, o insanları, o yaşadıklarını düşünmeden tek bir gününü bile geçiriyor musun?
Cevap: Aklımdan çıkmıyorlar ki,
Peki sana bunları yaşatan o insanlar şimdi yaşamının merkezinde olmadıkları halde. Onları alıp senin aklının içine sokan kim?
Cevap: Yaşadığım olaylar tabi ki
Hayır, yaşadığın olayların böyle bir becerisi olmadığını aslında sende biliyorsun. Onları düşüncenle aklına getiren sensin. Her gün sana iyi gelmeyen, olayları ve insanları düşünmeyi sen seçiyorsun. Yaşanmış hiçbir olay, kendi başına senin içine çekebilecek güce sahip değil. Sen yapmak istediğinde onları geldikleri yere yani geçmiş zamana geri gönderebilirsin.
Cevap: ama bu geri gönderme işini nasıl yapacağımı bilmiyorum.
- Bunu yapmak için uğraşmadığın için böyle düşünüyorsun. Evde tek başınasın bulaşıkları makinaya dizerken kendini 17 yaşında annenle ve babanla yaşadığın bir olayın içinde bulduğunda onu düşünmeye hatta zihnini biraz daha zorlayıp o olayın tüm detaylarını gözlerinin önüne sermek için çaba gösteren senin zihnin. Zihninin hükmü yalnızca sende onu başka şekilde yönlendirebilirsin. Bu düşünceyi sürdürmek yerine. Lavabonun içinde kaç tabak daha kaldığına bakıp. Bu iş bittikten sonra zamanını neyle nasıl geçireceğini düşünmeye başlayabilirsin.
Acaba dışarı çıkıp alışverişimi mi yapayım. Yoksa yatak odasındaki çamaşırlarımı katlayayım gibi. Anda kalmayı ne kadar çok ister ve ona göre zihninizi çalıştırırsanız. O akıl zamanda yolculuk yapmayı bırakır. Bunu bir günde bir saatte kendinize uygulayamazsınız. Ancak düşüncelerinizin iplerini elinize alırsanız. Birkaç haftada eskisi gibi geçmişle yaşayan bir insan olmadığınızı algılarınızın şu ana odaklandığını görebileceksiniz.
Bir yerden başlamadığınız sürece sizin zihninizde dolaşıp duran olayları kimse içeri girip oradan söküp atamaz. Çünkü onlar yaşandı. Şimdide geçmişinizdeler. Ama düşünce gücünüzle onu bu gününe taşıyan sen kendinsin.
Geçmişte yaşadığınız olumsuz olayları düşündükçe; olumsuz sözlerle kendinizi eleştiriyorsunuz. Ben beceriksizin, içine kapanığın tekiyim. Kendimi doğru düzgün ifade etmeyi beceremiyorum. İnsanlar beni bu yüzden sevmiyor. Kimse benimle arkadaşlık yapmak istemiyor. Kimse beni önemsemiyor. Kendinize söylediğiniz tüm bu olumsuz sözlerin hayatta bir karşılığı olduğuna önce kendiniz inandığınız için, herkesin size bu minvalde davrandığına kendi kendinize inanıyorsunuz.
Olumsuz düşüncelerinizi durdurun. Ve kendi kendinizi olumsuz şekilde eleştirmeye bir son verin. Bunu bir kere yaptığınızda hayatınızda bir anda çiçekler açmayacak. Ancak inanır ve her anınızda kendinize şefkat gösterirseniz. Bir bir açmaya başlayan çiçeklere avuçlarınızla su içirir hale geleceksiniz.
Bizler hep deriz ki beyin sübjektiftir. Yani bu ne demek: Siz zihninizde geçmişi düşünmeye başladığınız anda zihin gerçekten o olayı yeniden yaşadığını zannediyor. Ve ona göre kimyasal salgılıyor. Siz bilincinizle zaman algınızı yitirmediğinizi zannedebilirsiniz. Ancak zihninizde ne varsa ruh halinizde ona büründüğü için salgılanan kimyasalları sizi o ruhsal havaya sokup orada hapsedecek. Ve ruh haliniz o olayın içine girip oradan kolaylıkla çıkmayı başaramayacaktır. Kendi kendinize bu kötülüğü yapmayın. Siz bunu kendinize yapmadığınız sürece çevrenizdeki hiç kimse size o duyguları yaşatamaz. Çünkü duygularınız. Aynı zamanda sizin düşüncelerinizdir. Düşüncenizi yönlendirin.
Sevgiler...