Değerli Dostlar, bugün hayatın acı gerçeklerinden bahsetmek istiyorum. Küçümsediğimiz veya normal karşıladığımız tuvalete gidip ihtiyacımızı gidermenin önemi hakkında kulağa küpe bir nasihat etmek isterim.
Ebubekir Şibli Hazretleri bir gün Hicaza gitmek için yola çıkar, yolu Bağdat’tan geçer. O zamanın halifesi Harun Reşid, Şibli Hazretlerinin Bağdat’a geldiğini duyar.
“Biz mi ziyaretine gelelim yoksa o mu bizim sarayımıza şeref verir?” diye haber gönderir.
Şibli Hazretleri
- Biz halifenin yanına geliriz der. Ve saraya gider. Halife, Şibli Hazretlerine,
“Bana bir nasihat eder misiniz efendim” der.
Şibli Hazretleri de:
“Bana bir bardak su getirin” der. Halifeye,
“Eğer çölde susuz kalsanız, ölmek üzere olsanız, biri elinde bir bardak su ile çıkıp gelse, dese ki bu bir bardak suyu sana veririm ama servetinin yarısını isterim, verir misin?”
Halife düşünür ve:
-Elbette veririm der. Şibli Hazretleri,
“Peki bu suyu içtin, çıkaramıyorsun (vücudundan dışarı çıkmıyor, bir hastalık var), bir doktor gelse, ben o suyu dışarı çıkarırım fakat servetinin diğer yarısını isterim, verir misin?”
Harun Reşid düşünür ve:
- Elbette veririm der.
Şibli Hazretleri,
“O halde bir bardak su bile etmeyen servetine güvenme “der. Halife ağlamaya başlar.
Harun Reşid,
- Bana bir nasihat daha eder misiniz der. Şibli Hazretleri,
“Siz suyun başındasınız, Allah-ü Teâlâ Peygamber efendimizden beri akıp gelen bu İslamiyet suyunun bekçisi olmayı size nasip etti, bu suya pislik karıştırma, karıştırılmasına da müsaade etme, bid’at karıştırma onu tertemiz olarak koru.”
Evet, değerli kardeşlerim, Suyu bulmak bir nimet, içmek bir nimet, içtiğini dışarıya çıkarmak ayrı bir nimet. Bugün 25 bin civarındaki böbrek hastamızın olması, doya doya, kana kana su içememeleri ne kadar acı, değil mi?
Bizler, bu satırları okuyan sizler, hiç tuvalete gitmenin büyük bir nimet olduğunu düşündük mü acaba?
Oh be deyip rahatladıktan sonra, bu ihtiyacını normal yollarla değil de bir makineye bağlanarak gidermeye çalışan 25 bin hastanın varlığı bizi rahatsız etmiyor mu?
Tuvalet ihtiyacınız gelmiş ama siz tuvalete gidip o ihtiyacı gideremediğinizi hiç düşündünüz mü?
Düşünmediyseniz alelade bir işmiş gibi yapa geldiğimiz bir işi yapamayan 25 bin hastayı düşünün. Tuvalete değil de makineye bağlanarak bu ihtiyacını gidermeye çalışan 25 bin hastayı ve onların yakınlarını düşünün.
Bu arada, kendi elimizle toprağa verdiğimiz yakınlarımızın organlarının toprağa gömülüşünü düşünün.
Bu konuya önem vermek için illa da kendimizin veya bir yakınımızın hasta olması gerekmez. Ölen bir kişiden alınması gereken bir iş organ nakli.
Belki de ölen birinin organları bağışlandığı takdirde 4-5 aileyi sevindirebiliyor. Böyle haberleri gazetelerde okuyoruz, televizyonlarda izliyoruz.
Bu mübarek Cuma gününde sizleri tuvalete giderken, ihtiyacınızı rahatlıkla giderirken düşünmeye davet ediyorum. Tuvalete gitmenin ve ihtiyacımızı gidermenin büyük bir nimet olduğunu asla unutmayalım. Cuma’nın bereketi ve selamı hepinizin üzerine olsun.