DEVAM EDİYOR Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Tübitak’ın 2017 yılında ortaklaşa yaptıkları çalışmada Alangüllü bölgesinde yer alan JES’lerin akışkanlarını Alangüllü deresine bırakması sonucu, Alangüllü deresinde Bor seviyesi normalin 67 katı fazla, bu su ile sulanan topraklarda ise Bor seviyesi normalin 5 katı fazlası saptandı. Sulama suyunda bulunan 1 mg/kg düzeyinde Bor duyarlı bitkilerde toksisite semptomlarına neden olduğu, 10/mg kg düzeyindeki Bor’un ise dayanıklı bitkilere bile toksik etki yaptığı gözlenmiştir. Bor toksisitesine en duyarlı bitkilerin başında incir gelmektedir. Sulama suyunda Bor derişimi belirli sınırları aşması halinde bitki büyümesinin durduğu, bitki yaprağında sararma, yanma ve yarılmalar, olgunlaşmamış yapraklarda dökülme, büyüme hızının yavaşlaması ile bitki veriminin azaldığı bulunmuştur. İncir yapraklarında Bor için fitotoksik seviye 300 mg/kg Bor’dur. Aydın ve Seferoğlu (1999), Aydın yöresinde kullanılan bazı sulama sularının, Bor konsantrasyonlarının bitki beslemesi ve toprak kirliliği açısından incelemişler ve bu incelemede topraktaki Bor ile bitkideki Bor konsantrasyonları arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur. Topraktaki Bor konsantrasyonu arttıkça, bitkilerdeki Bor kapsamlarının da arttığı belirtilmiştir. ADÜ Toprak Bilimlerinden Fulya Çakır tarafından 2009 yılında Erbeyli’de yapılan araştırmada incir bahçe topraklarında Bor içeriği ortalama 3.74 mg/kg, bitki yapraklarındaki Bor düzeyi de 435 mg/kg civarında bulunmuştur. 2014 ve 2015 yılı incir üretim sezonunda ADÜ Bahçe Bitkileri ABD’dan Zeynep Esin Yaşartürk tarafından Aydın’da “Sarılop İncir Çeşidinde Bazı Uygulamaların Meyve Kalitesi Üzerine Etkileri” isimli tez çalışması yapılmıştır. Bu çalışma sonuçlarına göre; Birinci-ikinci-üçüncü incir hasat döneminde sağlam meyve oran ortalamaları yüzde 0.3-yüzde 36.5 arasında, hurda meyve oranları yüzde 27.9-yüzde 93.6 arasında gerçekleşmiştir. Çalışma yapılan incir bahçelerinde 0-60 cm seviyesi toprak örneklerinde pH alkali, Kalsiyum-Bor-Demir yüksek saptanmıştır. Çobanoğlu, vd. (2007) tarafından yapılan araştırmada, Türkiye’nin 1980-2004 dönemindeki nispi nem değerleri, Temmuz ve Eylül aylarındaki rüzgâr hızları ve Eylül aylarındaki güneşlenme sürelerinin, hurda sınıfında yer alan kuru incirlerin ihracatı üzerinde önemli etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. 2015 yılında ADÜ Bahçe Bitkileri ABD ve Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsü ortaklığı ile Sunay Dağ tarafından Germencik ilçesinde “İncirde Verim ve Kalite Üzerine Jeotermal Enerji Tesislerinin Olası Etkilerinin Belirlenmesi” adlı çalışma yapılmıştır. Bu çalışma sonuçlarına göre; İncir üretimimizin yüzde 68’inin karşılandığı Aydın ilinde, Türkiye’nin en yüksek sıcaklıktaki yer altı su kaynakları, Germencik İlçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Jeotermal tesise yakın mesafede (600-650 m) bulunan incir bahçelerinde, yaprak ve kuru incir meyve örneklerinin besin elementleri ve ağır metaller (özellikle Bor, Kobalt, Kadmiyum, Kükürt) açısından genel olarak diğer mesafelere göre daha yüksek içeriklere sahip olduğu ve kaynaktan uzaklaştıkça özellikle meyve örneklerinin ağır metal içeriklerinin azaldığı saptanmıştır. Benzer şekilde jeotermal tesisten uzaklaştıkça, kuru incir verimi ve kalitesi üzerine olumsuz etkinin azaldığı belirlenmiştir. Bu çalışma sonuçlarına göre bölgedeki jeotermal tesisin özellikle yakın çevresindeki yüksek üretim potansiyeline sahip incir yetiştiriciliği yapılan alanların, özellikle Bor, ağır metal vb. kirlenmelerinin önüne geçilmesinin, gerek incirin bugünü gerekse de geleceği açısından son derece önemli olduğu açıkça görülmektedir. Aydın’da JES’lerin inciri ağır metal vb. ile kirletmeleri sonucu, üreticilerin sağlıklı ve güvenli incir üretmeleri artık hayal olmuştur. Germencik’te faaliyet gösteren bir incir işletmesinin Hırvatistan’a ihraç ettiği kuru incir ve incir ezmesinde yapılan laboratuvar incelemesinde 10 Haziran 2015 tarihinde 13.97 mg/kg SO2, 19 Ocak 2016 tarihinde 187 mg/kg SO2 saptanmış ve bu ürünler geri gönderilmiştir. Bu SO2 miktarları Hırvatistan’ın kabul ettiği üst sınırın 19 katı fazlasıdır. Aynı işletmenin Aydın Ticaret Borsası Laboratuvarında kuru incir ürünlerinde yaptırdığı incelemede 14 Aralık 2015 tarihinde 350 mg/kg SO2, 12 Ocak 2016 tarihinde 363 mg/kg SO2 miktarı tespit edilmiştir. Kuru incirde tespit edilen bu SO2 miktarları, Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliğine göre normal sınırın 180 kat fazlasıdır. Aydın’da JES’lerin inciri ağır metal vb.ile kirletmeleri sonucu sadece üretici ve tüketici değil, incir ticareti ve ihracatını yapan kesimlerde zarar görmektedir. İzmir Ticaret Borsası tarafından 2016/2017-2017/2018-2018/2019 üretim sezonları Ege Bölgesi incir rekoltesi raporların hepsinde jeotermallerin incir üzerinde yaptığı olumsuz etkiler dile getirilmiştir. Bu raporlara göre; “Jeotermal enerji üretimine yönelik kuyu açma ve üretim tesisiyle bağlantı borularının, yaygınlaşmaya ve kırtaban alanlar ağırlıklı olmak üzere dağlık alanlara doğru yayılmaya başladığı görülmüştür. Buna bağlı olarak rekolte tespit çalışmaları sırasında özellikle kuyuların yaygın olduğu bölgelerle birlikte uzak mesafelerde dahi jeotermale özgü koku yoğun olarak hissedilmiştir. Bunlarla ilişkili olarak tarımsal faaliyetlerin olumsuz etkilenmesi toz ve çevresel atıkların ürün kalitesini olumsuz etkilediği örneklere rastlanmıştır.” Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından 2017-2018-2019 yıllarında Çeşme’de yapılan Kuru Meyve Çalıştayların hepsinde incir ihracatındaki ana sorunlar; Kuru incirde aflatoksin, okratoksin, hidrojen peroksit, klorpirifos, jeotermale bağlı kükürt tespit edilmesi diye sıralanmıştır. Aydın’da jeotermallerin inciri ağır metal vb. ile kirletmeleri sonucu sağlıklı ve güvenli gıda özelliğini kaybeden incirin yurt dışına ihraç edilmesi ciddi bir sorun haline gelmiştir. İtalya Ziraatçılar Birliğine göre İtalya’ya ithal edilen en tehlikeli gıda ürünleri sıralamasında incir 2015 yılında 5’ci sırada yer alır iken 2016 yılında 2’ci sıraya yükselmiştir. 2018 yılında Çeşme'de yapılan 4. Kuru Meyve Çalıştayında Ege İhracatçı Birlikleri Başkanı yaptığı konuşmada “Türkiye'nin 2023 yılı için ortaya koyduğu 500 milyar dolar ihracat hedefine kuru meyve sektörü olarak 3 milyar dolar katkı sağlamayı amaçladıklarını ancak son yıllarda kuru meyve ihracatının 1,3-1,4 milyar dolar aralığında sıkışıp kaldığını, sektörün yıllardır ihracattan geri dönen ürünler, aflatoksin, okratoksin, pestisit ve kükürt kalıntıları gibi sorunlarla uğraştığını” belirtti. Aydın Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne göre 2016 yılında 24 parti, 2017 yılı ilk 8 ayında 13 parti incir geri dönmüştür. Yine müdürlük verilerine göre 2007-2011 döneminde ihracattan dönen kuru incir miktarı yüzde 52 artmıştır. TÜİK verilerine görede 2014-2016 döneminde değer olarak incir ihracatı yüzde 11 azalmıştır. Ege İhracatçılar Birliğinin verilerine göre ; 11.10.2017-9.12.2018 döneminde Türkiye’nin kuru incir ihracatı miktar olarak yüzde 11, değer olarak yüzde 19 azalmıştır. Aydın’da jeotermallere bağlı sadece incirin sağlıklı ve güvenli gıda olma özelliği, üretimi, ticareti, Türkiye’ye ekonomik getirisi değil, incir üretim alanları da azalmaktadır. Çünkü Aydın’da JES’ler incir bahçelerinde kurulmakta, kurulurkende incir ağaçlarını kökleyerek yok etmekteler. Son 24 yıllık dönemde Türkiye’de incir üretim alanları yüzde  17.59 azalmıştır. TÜİK 2017 verilerine göre 2005-2016 döneminde Aydın’da meyve veren ağaç sayısı yüzde 2.2 azalmıştır. Aydın’da yok edilen incir bahçelerine, azalan meyve veren ağaç sayısına, ağır metal vb. ile kirletilen incir bahçe topraklarına bağlı olarak Aydın’da üretilen incir miktarı, kg/ağaç verimi de her geçen gün azalmaktadır. TÜİK 2016 verilerine göre [1991-1995] ile [2011-2015] dönemlerinde Ege’de üretilen incir miktarı yüzde 6.1 ; kg/ağaç verimi yüzde 9.1 azalmıştır. Tüm bu olumsuz koşullara bağlı olarak da, Aydın’ın Türkiye incir üretimindeki payı da yüzde 67’den yüzde 62.2’ye inmiştir. Anadolu’da kültür bitkileri arasında en eski gelişme tarihine sahip incirin Büyük Menderes havzasındaki acıklı yolculuğu bu şekildedir. Ve bu yolculuk çok yakın bir zamanda jeotermallerin vahşi kullanımına, insan oğlunun vurdum duymazlığına, yetkililerin ihanetine bağlı olarak son bulacak.