Yüzyılın lideri olmasının yanı sıra ekonomi dehası da olan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirlerinin ve çalışmalarının kanıtlarından biri de, Türk tekstilinin temeli kabul edilen Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’ydı.
Atatürk, bu fabrikayı Ruslara yaptırmıştı. Krediyi Ruslar verdi. Makineleri Ruslar getirdi. Rus mühendisler kurdu. İşçilerimizi Rus mühendisler eğitti, öğretti.
Mustafa Kemal Atatürk, 1937’da bizzat açtı… 2 bin 500 insanımız çalışıyordu. İşçilere kadınlı-erkekli balolar düzenleniyordu. 700 kişilik sinema salonu vardı. Haftada altı gün film gösteriliyordu. Tiyatro salonu vardı, işçilerin tiyatro kulübü vardı. Müzik grubu vardı, korosu vardı.
Fabrikanın radyosu vardı. Fabrikada piyano vardı. Resim-heykel sergileri açılıyordu, bahçesinde havuz, havuzun içinde bronz kadın heykeli vardı.
Spor kulübü vardı, Sümerspor… Türkiye’nin ilk alttan ızgaralı futbol sahası oradaydı. Basketbol-voleybol sahası vardı, güreş minderi, boks ringi, tenis kortu vardı, paten pisti vardı, bisiklet parkuru vardı.
Ameliyathaneli, laboratuvarlı, 40 yataklı hastanesi vardı. Eczanesi vardı.
İlkokulu vardı, kadın işçilerin çocukları için kreş vardı. 2019’dan değil, 1937 ‘den bahsediyoruz…
Giyecek kooperatifi vardı, fırını vardı. İşçileri şehirden fabrikaya getirip götürmesi için Gıdı Gıdı adı verilen mini treni vardı. Kendi enerjisini kendi üretiyordu, santrali vardı. Nazilli’ye elektrik veriyordu.
Fabrika bünyesinde, Nazilli halkına, özellikle genç kızların meslek edinmesi için ücretsiz kurslar düzenleniyordu. Okuma yazma kursu veriliyordu. Civar köylere sağlık personeli gönderiliyordu. Bölgedeki sıtma salgını fabrikanın sağlık ekipleri tarafından kurutuldu.
İşçilerin 264 dairelik, toplam bin kişilik lojmanı vardı. Başka fabrikalar için malzeme üretimi yapılıyordu. Ar-Ge bölümü vardı. Daha fabrika açılmadan, fabrikada kullanılacak olan pamuk türevleri geliştirildi. Islah çalışmaları sonucunda 28 pamuk çeşidi tescil ettirildi. Bu tescil ettirilen pamuk türevleriyle, tüm Ege bölgesinin pamuk üretimi artırıldı.
Rusya’dan 200 adet tohum ekme makinesi getirildi. Yine Rusya’dan, pamuk tarlasında kullanmak için modern tarım aletleri getirildi, çiftçilere dağıtıldı.
Çevreye onbinlerce ağaç dikildi… Şehre katkı sağlayan fabrika değil, sosyo-kültürel açıdan şehrin merkez haline gelen fabrikaydı.
Ve bunların hepsini tek kuruş vermeden yaptı. Çünkü, Ruslara ödemeyi narenciyeyle yaptı!
Türkiye’nin en modern, en büyük fabrikasını portakal, mandalina, greyfurt karşılığında aldı…
Parayla değil, zekâyla akılla kurdu.