Bu milletin yegane ümidi olan sevgili gençler; Mukaddes dava şuuruna sahip vazife ve ufuk sahibi nesil olmak istiyorsanız, her şeyden önce sahih gelenekle yoğrulmuş irfanla, kültürle ve İslâmî kaideler ölçüsüyle ahlaklanmalısınız. Şeref, kendisinden taviz verilemeyen en önemli hususiyetlerdendir. Şerefsizce ayakta kalmaktansa, şerefli can vermek üstün insanların özelliği ve şiarıdır. Hizmet adamı, kendine istemediği, başkalarına reva gör­mediği ve egosunu yendiği müddetçe ahlâklıdır. Asla yalan söyle­mez; çünkü yalan söylemek yap­rak gibi esen rüzgara göre şekil alır. Doğruluktan taviz vermemelidir. Toprak gibi ağır, vakur, toplayıcı, verimli, kucaklayıcı ve şefkatli olmalıdır. “Halka hizmet Hakka hizmettir " prensibini şiar edinmelidir Kıymetli gençler; Millî şuuru olmayanların dava şuuru da olmaz, olamaz. Dava şuuru, bilinçlenmekten geçer. Bilinçli bir nesil araştırmakla meydana gelir. Araştırmak da okumakla olur. Okumak ise doğruyu, güzeli bilmekle olur. Bilmek, ilim ile mümkündür. İlim ise ilk emir olan “İkr’a”(oku) emr-i fermanıyla vahiy geleneğinin imbiğinden süzülerek bizi biz yapan mukaddes kıymetlerimize sımsıkı sarılmak ile hayat bulur. Vermeyi daima şiar edinmiş bir neslin vücuda gelmesiyle dava şuuru teşekkül eder. Millî hasletlerin bütün benliğimize ilmek ilmek nakledilmesiyle fiilen dava bilinci tezahür eder. Dâvâ şuuru,“Hizmet muvaffak olsun da, varsın bizim yerimiz caminin pabuçluğu olsun” mefkûresi, gerçek mânâda baş tacı edilmesiyle mümkündür. Bu veciz düsturu serlevha ederek hayata bakışını yönlendiren, vazife idrakini  ve ufkunu bu prensip doğrultusunda çizen bir neslin, Müslüman-Türk ruhunu; yani millî şuuru yeniden tesis etmesi kabildir. Böylece, dalga dalga, içte ve dışta; bütün yeryüzü sath-ı mahallinde bu mesuliyeti yüklenecek ve yüklenme cehdi ve gayreti içinde olacak siz gençlerin yeniden o ruhu diriltme “Kızıl Elmanız”, hayalden gerçeğe dönüşecektir. Yaklaşık bir asır evvel karanlığa kızıp terk-i diyar etmektense; bir mum yakarak; mukaddes nuru yaymanın gayretini bütün benliğinde hissetmiş ve bunu  evvela kendi içinde; daha sonra dalga dalga, özden çevreye doğru yayarak; dağ-taş, dere-tepe demeden; yaz-kış durdurak bilmeden; varlık yokluk nedir anlayışını terk edip, dava şuurunun yeniden inşasının ve ihyasının temellerini atan bir anlayışın; artık, ümidvar olduğumuz nesli gördüğümüz şu zamanda bu ideali ehemmiyetine göre hayata geçirecek memuriyetler sizlerin sırtlarınızdadır. Bu uğurda mücadele verilmesi hepinizin ve hepimizin vazifesidir. Herkes sorumluluğunun bilinciyle vazifesini yerine getirirse; sahasında en iyisi olmanın gayretiyle çalışırsa, dâvâ şuuru teşekkül etmeye başlamış demektir. Mes’uliyetimizin idrakiyle hareket ettiğimiz müddetçe; birer aksiyon  adamı olarak; üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi: “ Surda bir gedik açtık, Mukaddes mi mukaddes; Ey kahpe rüzgar ne yandan esersen es” rahatlığıyla iki cihanda saadete ereceğinizden endişeniz olmasın. Dava  şuurunu hakiki mânâda bütün benliğine ilmek ilmek nakşetmiş ve bunu dâvâ şuuru içinde meczetmiş bir anlaşıyın müdrikliğinde olmanız ümidiyle… Bu mukaddes davanın şuurlu birer ferdi olmanız temennisiyle.. Ve, Cenab-ı Hakk’tan bu ümid ve temennilerinizi hayatınızda tatbik etme imkânını bahşetmesini dileklerimle… Cenab-ı Hakk,bütün şuurlu dualarınızı ve dualarımızı kabul etsin. Allah( cc)’ a emanet olunuz.