Arapça “mankal” kelimesinden gelir. Isınmaya, bir şey pişirmeye yarayan üstü açık ayaklı ocak anlamını taşır. Özellikle biz Türklerde önemli bir kültürdür mangalcılık. Mangalın kökeni çok ama çok eskilere, insanlığın ilk dönemlerine kadar uzanır. İnsanoğlu tarihin en önemli keşiflerinden biri olan ateşi bulunca bu yeni icadı kullanabileceği en önemli alan olan beslenme üzerine eğilmiş. Bir teoriye göre ilk insanlar pişmiş eti bir orman yangınında, ortaya çıkan büyüleyici pişmiş et kokusuyla keşfettiler. Erimiş yağın, sıcak proteinin ve ateşle buluşmuş etin cazibesi onları buna bağımlı hale getirince mangal ve mangalcılık kültürü de ortaya çıkmış oldu.İnsanlık o yıllardan bu güne kadar pek çok evreden geçti. Yerleşik hayata geçilmesi, teknolojinin hızlı gelişimi, sanayi devrimi, Fransız İhtilali, Roma’nın kurulması ve yıkılması, çağların açılması kapanması, imparatorlukların yayılmacı politikası, petrolün ve motorların icadı, aklınıza gelebilecek binlerce aşama geçildi. İnsan hangi yaşam döngüsü içinde olursa olsun mangaldan ve mangalcılıktan vazgeçmedi. Hatta çok büyük coğrafyalara hükmeden krallıklar, halktan kopuk yaşadıkları ihtişamlı saraylarında bile bu kültürü yok sayamadılar, mangala concon ismi bulup barbekü dediler ve barbekü partisi gazıyla içlerindeki vahşi mangalcıyı her zaman açığa çıkardılar.Günümüzde hızla yayılan veganlığa kendini kaptıranların dışında herkes, güneşin açtığı ılık bir pazar gününde soluğu hemen mangal başında buluyor kendini. İçimizdeki mangal sevgisini her zaman her ortamda dışarı çıkartmayı çok iyi biliyoruz. İnsanoğlunun beslenme içgüdüsünün en vahşi dışavurumu olan mangalcılık bildiğimiz herşeyin üzerine çıkabiliyor. Özellikle biz Türklerde bu vahşi beslenme içgüdüsü biz zevk şölenine dönüşmüş. Öyle ki conconların barbekü partisi diye inceltmeye çalıştıkları mangalcılık kültürü, bizim için bir yaşam biçimidir.İnsanımızın içindeki doymak bilmeyen yeşil alan isteğinin temelinde de bu mangalcılık içgüdüsü yatmaktadır. Kendini şehirlerin betonları arasına kıstırıp, daha sonra yana yakıla mangal tüttürecek bir yeşil alan arayışına gireriz. İçimizde bitmek bilmeyen bu yeşil alan coşkusu, mangal kokularının buram buram tüttüğü ortamları ifade eder. Bu sebeple yıkın tüm betonları ve bize mangal alanları yapın. Haftasonları buram buram et koksun tüm şehirler. Yayılalım çimenlere, yiyelim yiyelim coşalım. Nasılsa bir köşesinde de istop falan oynarız. Bu kadarı da bize yeter. Mangal mühim. Bu milletin mangal sevgisini sakın ama sakın küçümsemeyin. Kaybedersiniz.