Hayatımıza giren bir takım kelimeler vardır ki, bunların bilinçli olarak kullanıma sokulduğunu düşünmekteyim. İsrailiyat kokan bu kelimelerin değerlerimizde nasıl tahribata yol açtığını görmek mümkündür. Esas itibariyle inançlarımızla taban tabana zıt olan bu tür kelimeler cemiyette belirli bir zaman sonra sıradanlaşmaktadır. Bu husus “emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker” ilkesiyle de çelişmektedir. Bahsi geçen mevzu ile alakalı ifadeler subniminal hipnoz ile bütün topluma zerk edilmektedir. Teferruata girmek istemiyorum. Ancak televizyon ve bir takım medya organlarında bir bebek bezi reklamı yayımlanmaktadır. Reklamda, çocuk ”kaka”sının bebek beziyle nasıl alt edildiği anlatılmaktadır. Reklamda oynayan da meşhur bir hanım. Kim, nasıl ve hangi sebeple bu kelimeyi tanıtımın içine sokar; bilmek pek mümkün değildir. Bahsi geçen “kaka” kelimesi maalesef hayatımızda çok yersiz kullanıldığı gibi bazı durumlarda bilinçli olarak tekrar edilmektedir. Sözünü ettiğimiz reklam filminin “kaka” sorumsuzluğu hakikaten bahtsız bir durumdur. Tv’lerde yayımlanan bebek bezi reklamındaki ciddiyetsiz durumun varacağı sonuç, çok tehlikelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu tür kelime sorumsuzluğuna karşı acil eylem planını hayata geçirmesi lazımdır. Zira yalan-yanlış, mesuliyetsiz tanıtım filmleri özellikle gençlerimizin tarihinden, inancından kopmasına zemin hazırlamaktadır. Böylesi tanıtımlar tarihimizi, değerlerimizi kıymetsiz hale getirmektedir. Veya buna sebep olmaktadır. Hâlbuki “Ka’ka” insan pisliğinin adı olmaktan öte İslam tarihinin mümtaz şahsiyetlerindendir. Bu ve benzeri adların çalakalem reklamlarda ve benzeri yerlerde “b.k” yerine kullanılması kadar aşağılayıcı bir durum yoktur. Bunlar tarihi kişiliklerimizi hoyratça harcamamıza yol açmaktadır. Şuurlu bir neslin yetiştirilmesine engel olmaktadır. Makaleyi yazarken gündeme düşen bir şarkıcının çirkin sözleri, bu yazımızın da konusuyla doğrudan irtibatlıdır. Bu çirkeflik, maalesef birçokları tarafından düşünce hürriyeti olarak sunulmaya çalışıldı. İşte, izah etmek istediğimiz hassasiyet böylesi bir durumdan kaynaklanıyor. Başka bir makale konusu olacağından bu meseleyi kısa kesiyorum. Diyanet İşleri Başkanlığının basın açıklamasını okumanızı tavsiye ederek konumuza devam ediyorum. El-Ka‘ka‘ b. Amr b. Mâlik et-Temimi (ra) (ö. 40/660 [?]), Hulefâ-yi Râşidîn devrinin ünlü kumandanlarından biridir. Bazı hadisçiler sahâbî olduğu görüşündedir. Diyanet Ansiklopedisi’ndeki “Ka’ka” maddesinde şu malumatlar verilmiştir. Hz. Ebû Bekir(ra) döneminde irtidad eden Alkame b. Ulâse üzerine müfreze kumandanı olarak gönderildi ve görevini başarıyla tamamladı (11/632). Aynı yıl Hâlid b. Velîd’in(ra) peygamberlik iddiasında bulunan Tuleyha ile yaptığı Büzâha savaşına katıldı. Hîre’nin fethinde de bulunan Ka‘kā‘(ra), Hâlid b. Velîd’in(ra) emriyle bir süre Hîre’de kaldı. Daha sonra çeşitli fetihlerde görevlendirildi. Ebû Ubeyde (ra) onu Hz. Ömer’in(ra) emri üzerine öncü kuvvetlerin kumandanı sıfatıyla Irak’a gönderdi (13/634). Ka‘kā‘(ra), Kādisiye öncesi İran fetihlerinde de önemli rol oynadı. Ağvâs’ta cereyan eden savaş, öncü kuvvetlerin başında bulunan Ka‘kā‘ın(ra) gösterdiği gayretler sonucunda kazanıldı (14/635). Hâlid b. Velîd’in(ra) emriyle Suriye’deki fetihlere de katılan Ka‘kā‘(ra), Yermük Savaşı’nda bir süvari birliğinin başında görev yaptı. Ka‘kā‘(ra) asıl şöhretini Kādisiye Savaşı’nda (15/636) elde etti; bu savaşın kazanılmasında onun büyük payının olduğu rivayet edilir. Medâin’in fethinde Kisrâ III. Yezdicerd’e ait zırh, kılıç, miğfer gibi teçhizatı ele geçiren Ka‘kā‘(ra), daha sonra Hz. Ömer’in(ra) emriyle Celûlâ Savaşı’na öncü kuvvetin kumandanı olarak katıldı. Savaşın ardından Hulvân’a giderek bir garnizon tesis etti (16/637). Aynı yıl Sa‘d b. Ebû Vakkās(ra) kuvvetlerine katılıp onun emrinde çalıştı. Ertesi yıl Humus’a gönderildi ve bu sırada gerçekleştirilen el-Cezîre fetihlerine iştirak etti. 21’de (642) Nihâvend’in ve 24’te (645) Hemedan’ın fethinde görev aldı. Bir müddet sonra Kûfe’ye yerleşen Ka‘kā‘(ra), Hz. Osman(ra) dönemindeki iç karışıklıklarda halifeyi destekledi. Muhalifler Medine’yi kuşatınca Hz. Osman’ın(ra) talebi üzerine yardıma gelenler arasında Ka‘kā‘(ra) da bulunuyordu. Hz. Ali(ra) döneminde onu destekleyen Ka‘kā‘ (ra), Cemel Vak‘ası’ndan önceki müzakerelerde Hz. Ali’yi(ra) temsilen Talha b. Ubeydullah(ra) ve Zübeyr b. Avvâm(ra) ile görüştü. Cemel ve Sıffîn savaşlarında Hz. Ali’nin(ra) saflarında çarpıştı. Ka‘kā‘(ra) cesaretiyle tanınmıştı. Hz. Ebû Bekir(ra) de onun cesaretinden ve yararlı işlerinden övgüyle söz eder. Aynı zamanda şair olan Ka‘kā‘ın(ra) şiirleri daha çok savaşlarla ilgilidir. Şiirleri Âsım b. Amr’ın şiirleriyle birlikte Nûrî Hammûdî el-Kaysî ve Hâtim Sâlih ed-Dâmin tarafından yayımlanmıştır (Kaynakça: https://islamansiklopedisi.org.tr/kaka-b-amr 10.01.2020/13.36). Her olumsuz durumu Yahudilere bağlama alışkanlığımız bunda da mevcuttur. Dolayısıyla Yahudilerin en sevmediği komutan olup olmadığını bilemiyoruz. Bize düşen görev, bu zatların hayatlarını güzelce öğrenmek, hayatlarını hayatlarımıza numune yapmaktır. İsimleri doğru telaffuz etmek ve o isimleri kötü ve olumsuz hallerde değil güzel ve olumlu ortamlarda seslendirmektir. Ayrıca soralım: RTÜK ‘ün görevi nedir acaba? RTÜK’ün vazifelerinden biri de tarihimize, kültürümüze, değerlerimize ve inancımıza yapılan saldırılara mani olmak değil midir? Gerçi, tv’lerdeki rezaletlere, sözde zanaatçının çirkefliğine ses çıkar(a)mayanlar reklamların “kaka” sorumsuzluğuna ne diyebilirler ki?