İlk çağlarda araba sürmek bir hayli zordu sebebi ise benzin yerine insan veya hayvan gücü kullanılmasıydı. İnsanlar bununla mücadele etmekten trafik kuralları koymayı akıllarının uçlarına dahi getirmemişlerdi tabii o zamanlar.
İlk başta Romalılarda karşımıza çıkan trafik kuralları, tekerlekli trafik yoğunluğunun artması nedeni ile trafik denetleme hizmetleri başlamış oldu. Roma’da taşıt süresi ve bunların izleyecekleri yollarda düzenlemeler yapıldı. Modern döneme baktığımızda 1870’de Londra’da bir meydana dikilen ilk trafik lambası gaz lambası mekanizmasıyla çalışıyordu. Amacı da motorlu taşıtları değil at arabalarını düzene sokmak ve kazaları önlemekti. Aradan uzun yıllar geçti araba 4 teker olmaya başladı. Özellikle 14 Ocak 1914 yılında, Henry Ford’un önderliği ile başlayan ve montaj hatlarında seri üretim bantlarının kurulması ile otomobil fiyatları yarı yarıya düştü. "Fordizm" adı verilen bu üretim sistemi, kapitalizm geleneksel işleyişinde çarpıcı değişikliklerin yaşanmasına neden oldu. Dünya üzerinde araba sayısı gitgide artarken yakıt olarak artık benzin, motorin gibi hatta daha ilerleyen zamanlarda lpg ve elektrik sistemi kullanılmaya başlandı e tabii insanoğlunun isteği bitmediği için bu seferde markalar modeller vs. çoğalmaya başladı.
Bunun böyle gitmeyeceğini düşünen yetkililer trafik kuralları yaya hakları gibi alışılmadık daha doğrusu tarihte rastladığımız ama bu kadar karmaşık olmayan değişik kurallar getirmeye başladılar. Bunu insanlara adapte etmek tabii ki kolay değildi kolay olmadı da. Gel zaman git zaman insan oğlu arabaların özelliklerini gördükçe tembelleşmeye başladı araba tasarımı yapanlar çok ilginç bir sistem geliştirdi sağa dönünce sağa döndüğünü belirten bir ışık sistemi yaptı adını sinyal koydu tabii bizim insanlarımız bu saçma sağa döneceksem arkamdakine neden haber vereyim ki diyerek sağa döndü arkadaki garibanda konuya vakıf olmadığı için çarptı kimi zaman ölümlü kimi zamanda sakatlıkla sonuçlandı kazalar. Maddi hasar oluştuysa bile kaza sonrası kavgada illaki birisi sakatlanıyor böyle bir durumda var. Kaza oldu sağlık durumlarını sormak yerine uçan tekme ile karşı tarafa bir giriş yapılıyor oda Allah ne verdiyse diyerek karşı atağa geçiyor arabalar artık ikinci plana düşüyor. Polis gelip sorduğunda geçmiş olsun bir şeyiniz var mı nasıl böyle ağzınız yüzünüz dağıldı gözünüz morardı dediğinde kazazedeler abi bu bana saldırdı diğeri de bana ilk o vurdu diyerek küfürlerle birlikte tekrar bir kavga ortamı oluşuyordu.
Şahsen, trafikte bazen araba sürerken çok zorlanıyorum yukarıdaki sebepler birde kestiremediğimiz olaylar yüzünden inanın nefret eder hale geldim trafiğe çıkarken. Devlet tüm insanlığın arabayla yolculuk yapabilmesi için yol yapmış fakat millet şahsına münhasır anlayarak bir anda yolda durarak dörtlü acil durum lambalarını yakıyor ve yolun sahibi oluyor. Arkadan ambulans mı gelmiş polis mi gelmiş itfaiye yangına yetişmeye mi çalışıyor onun için mühim değil çünkü o yolun kendince en öncelikli sahibi.
Yaya geçitleri yapmışlar boşuna, boya masrafı ne gerek var devletin malzemelerini boş yere kullanmasına yaya geçerken sürücü durmuyor bu yüzden bir çok kişi maalesef zarar görüyor. Ben bir keresinde yayaya yol verdiğim için arkadan süratle gelen araba arkadan çarptı sonra arabadan indi yolun ortasında ne duruyorsun lan diye saldırıya geçti tabii cevabını aldı sonra özür diledi kendisine ifade ettim sadece böyle durumlarda hem suçlu hem güçlü olmaya çalışma yoksa hem suçlu hem de dayak yersin böyle diye şakalaştık aramızda.
Bir ülkenin gelişmişliğini, okumuşluğunu anlamak için dikkat edilecek ilk husus trafik kurallarına vatandaşlarının ne kadar uyduğu ve ne kadar saygılı olduğudur. Bir gün, Amerika’da ilk zamanlarımda emniyet kemeri takmamıştım Ramazan Bayramı veya Kurban Bayramıydı sanırım. Hemen polis durdurdu daha hareket bile etmeden emniyet kemerin takılı değil neden takmıyorsun dedi bende bizim ülkemizde şehiriçinde takılmıyor o yüzden dedim poliste nerelisin dedi Türk’üm dedim kemerini tak dedi ve bir daha yalan söyleme dedi buraya kadar her şey İngilizceydi en son polis giderken bayramınız kutlu olsun o yüzden affediyorum dedi meğer polis Amerikalı Türkmüş. Hayatımın en garip olaylarından birisiydi.
Şehiriçinde hız limitleri belli olduğu halde bunu anlamayanlar var bunlar tespit edilip ehliyetleri 3 ile 5 yıl arasında iptal edilmeli. Okul bölgelerinde hız limitleri kesinlikle sert yaptırımlarla belirlenerek limiti aşanlara gerekirse hapis cezası verilmeli. Yayalar önceliklidir kavramını her bir bir yere en ufak yaşta işlemeli araçların yaya gördüğünde ışık olmasa dahi duracağını anlatılmalıdır. Bunlar bizlere saygıyı sevgiyi karşıya pozitif enerjimizi göndermemizi sağlar ve kimse zarar görmez.
Trafik kurallarına uyalım uymayanları uyaralım da bir yumruk yiyelim diyenlerde var tabii haklı olabilirler ama bunu ceza ve kuralların yaptırım gücü ile anlatırsak eminim bir çok ölümlü veya sakatlıkla sonuçlanan kazaların önüne geçmiş oluruz. Tüik verilerine göre;
Ülkemiz karayolu ağında 2020 yılında toplam 983 bin 808 adet trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların 833 bin 533 adedi maddi hasarlı, 150 bin 275 adedi ise ölümlü yaralanmalı trafik kazasıdır. Yıl içerisinde meydana gelen ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının yüzde 75,8'i yerleşim yeri içinde yüzde 24,2'si ise yerleşim yeri dışında meydana geldi.
Yaya kuralları ve trafik sürücüsü kuralları bilmelidir. Yaya kendi kurallarını koyar sürücüde ona inat hareket ederse sonucu ağır oluyor. Ailenizi sevdiklerinizi üzmemek adına lütfen trafik kurallarına uyalım.