Konuşmalar arasında 3 günlük dünya diyoruz ama tersini yapmaktan hiç vazgeçmiyoruz. Sosyal aktivitemiz huzur bozma, dedikodu yapma, keyif kaçırma, gıybet, mutluluğu bölme gibi itici eylemler yerini aldı. Hâlbuki dünyada hepimize yetecek kadar eğlence ve mutluluk verecek olan imkânlar var. Ekonomik sebepler her ne kadar "Neo klasik ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden, heteredoks yaklaşım olsada" hayata pozitif bakmamız gereken çok sebep var ve bunları görmemek için ısrar ediyoruz. Kaybetmek kolay kazanmak zordur sözüde bununla vurgulanabilir.
Gülümseyin, paylaşın, sağlıklı yiyin, egzersiz yapın, minnettar olun, olumlu düşünün, arkadaşlarınızla ve ailenizle biraz zaman geçirin, dikkatli olun, hayal edin, müzik dinleyin, teşekkür edin, rekabet edin, hayırsever olun. Mutluluk bulaşıcıdır. Basit bir gülümseme, bir yabancının gününü bile daha parlak hale getirebilir.". Yaşam koşullarını kabul edip, o yaşam koşullarında var olabilmek; boyun eğiş, teslim oluş; mistik bir felsefeyi savunmak, mistik yaşamı aklamak değildir. Var olan gerçeklerle yaşama yürümektir. Her daim zevk almaktır yaşamdan. Bir kuru ekmek bile zevkle yendiğinde, Bir demli çay zevkle içildiğinde mutlu eder insanı. Buna en büyük örnek ‘’AMPUTE MİLLi TAKIMIMIZ’’ Dünya Şampiyonu oldular. Onların bizlere armağan ettiği bu gurur ve mutluluğu kim inkar edebilir? Eli ayağı tutan her konuda şikâyetçi olan aciz insanların olduğu dünyada, insanüstü yetenek kazanmak için hayata dört elle sarılmış kimi terör, kimi doğuştan kimi ise trafik kazası sonucu yaşam koşulları değişmiş ve beklentileri para pul, şan şöhret olmayan yalnızca destek isteyen Ay Yıldızlı kahramanlarımızdır.
İnsanlar bulundukları şartları kabul ederek en üst zirvede mutluluğu yaşamak için mücadele ederken bizler sanırım teknolojiyi de bahane ederek yenidünyaya uyum sağlamaya çalışıyoruz ama beceremediğimiz için iki arada bir derede yaşayıp gidiyoruz. Ben yurt dışında yaşarken birkaç Türk arkadaşım ısrarla her gün Türk yemekleri, Türk usulü yemek istiyorlardı ve zaman zaman imkansız olan bu durumu kabullenmek istemeden yaşamaya çalışıyorlardı. Bizlerin Türk mutfağına olan düşkünlüğü tabiki tartışılmaz fakat başka bir ülkede bazen şartları o ülkeye göre ayarlamak ve ayak uydurmaya çalışmakta fayda vardır her zaman. Bunu anlatmak için ne kadar uğraşsam da 1-2 kişi dışında pek kurtarıcı olamadım boş yere bir gergin oluyorlar Türk usülü yapamadık malzeme bulamadık diye : ) halbuki sorun çok basit; olduğun şartları bulunduğun konumu kabullenmek!
Statüler gelir geçer, ekonomik sorunlar illaki düzelir, koltuk makam mevki illaki bir gün değişir bunları hayatımızın merkezi yapmadan yaşamak zorundayız. Her şeyden önce sağlıklı olmamız bizim için en büyük mutluluk kaynağıdır. Birbirimizi sevelim, sayalım ve değer verelim.
‘’Tabiki herkesi mutlu edemezsin çünkü pizza değilsin’’ ünlü düşünürümüzün sözüylede pekiştirmiş olalım.
Sağlıcakla kalın