Geçtiğimiz günlerde 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü, kimine göre kutladık, kimine göre empati kurduk, kimine göre de yanlarında olduk. Onların yaşamlarını anlamaya ve onların hayatlarına dokunmaya çalıştık fakat keşke sadece yılın belirli günü değil yılın her günü onların hayatlarına dokunabilsek, onları anlamaya çalışsak. Ne yazık ki onları anlamayı bırakın, yardımcı olmayı da bırakın hayatlarını daha da zor hale getirenler yine bizleriz. Mesela dışarıya çıkmasın diye Rampası olan bir kaldırıma aracımızı park ediyoruz ki engelli bireyler rahat çıkamasın. Çünkü bizim işimiz onlardan daha önemli ve daha acil. Engelli araç park yerlerine park ediyoruz neden çünkü soğuk, sıcak ya da yağmurlu havada kendimizi düşünmek zorundayız. Özellikle hastane, kamu binaları gibi yerlerde 2 adım yürümek yerine Engellilere ayrılmış yerlere park ediyoruz ki yürüme engeli olan bireyler biraz daha fazla zorlansın. Başka bir amaç ne olabilir ki. Görme engelliler için yapılan sarı şeridin geçtiği bölgeye masa, sandalye, motosiklet veya araba koyuyoruz neden çünkü sarı şeritlerin gözü açık ama kalp gözü kapalı olan insanlara ait olduğunu göstermek için. Görme engelli bireyler başka yerden geçer nede olsa görmüyor ya neden yolumuza taş koydun diye soramaz…  Tabii ki AVM, metro istasyonlarındaki engelli asansörlerini öncelik olarak bizlerin kullanması gerekiyor. Tekerlekli sandalye ile gelen, yürüme engeli olan bireyler bizi bekleyebilir. Bir metro istasyonunda acele ile herkes asansöre binmişti tekerlekli sandalye ile hayatını idame ettiren bir engelli birey binemeden öyle kalmıştı. Engelli bireylere ayrılmış olan kısımlar, bölümler bizlerin konfor alanı haline geldi. Bizlerin konfor alanı bazı insanların hayatını kolaylaştırmak için yapılmış alanlardır. Tabii ki kimin umurunda konfor alanı daha önemli! Yaradılışımız merhamet ve vicdan üzerinedir aslında. Bu bahsettiğim konular maalesef ki hepimizin şahid olup senede 2 gün anmayla geçiştirdiğimiz konulardır. Bu örneklerin haricinde çoğu kurum ve kuruluşta engelliler için ne rampa mevcut ne de yardımcı olacak ekip ve ekipman mevcut Ne yazık ki, engelliler kendilerini eve hapsetmiyorlar, onları bizler eve hapsediyoruz.  Sevgi ve merhametten ne kadar uzaklaşırsak o kadar engel oluyoruz. Çıkar ilişkilerinize bu insanları ortak etmeyin. Oysaki yapacağımız şey o kadar basit ki, onlara engel olmak yerine bir gülümseme ve onlara ayrılmış hayatlarını kolaylaştıracak alanları işgal etmemek onlar için yeterli. Unutmayın, onların sevgi dolu yürekleri, merhamet dolu vicdanları kutuplardaki buzları eritir!