(Bir) Belediye Başkanı’nın tesettürlü kadın için söylediği akıl almaz -hafif tabirle- belaltı sözleri dehşet verici… Bu zihniyetin kadına nasıl baktığını öğrenmek bakımından da iyi oldu. Böylesi sapkın ifadeler, çarpık anlayışın zihni arka planını göstermesi açısından çok önemlidir. Dolayısıyla malum Başkan, “Kendini” açık etmiştir. Köşemize bazı görüşleri alarak bu sapkın fikre bakışımızı ifade etmiş olacağız. Ancak aynı partiden olan Kadın Başkanlarımızın tepkisini de ayrıca merak ediyoruz. *** 1. Zihni arka planın, şuuru altının açığa çıkmasını ifade eden sosyolog görüşü: “Bolu Belediye Başkanı’nın kamuya mal olduğunda herkes tarafından hemen hükmü verilen bu sapkınlığının farkında olmaması bence işin asıl vahim boyutlarından. O pis ve imalı gülümseme yaptığı şeyin onaylanacağına dair duyduğu güvenden kaynaklanıyor. İşin asıl vahim tarafı da bu zaten. O, bu zihniyetinin toplumda ciddi bir alıcısının var olduğuna inanıyor ve ona fazlasıyla güveniyor. O gülüşün ima ettiklerini onaylayan geniş bir paylaşım alanı var ve ona hitap ediyor. Anlatım şekliyle haysiyetine tecavüz ettiği kadının “tesettürlü” oluşuna yaptığı vurgunun tavlayacağı kitleye güveni tam. Vaka da bu ve maalesef ki, toplumda bu sapkınlığın da ciddi bir alıcısı var. Doğrusu Bolu Belediye Başkanı’nın bu sözleri söylemesinden, bu siyasetleri izlemesinden daha vahim olanı bu onaylayıcı sapkın kitlenin varlığı. Kadın erkekten daha zayıf olduğuna göre ona karşı her türlü şiddet mümkün ve mubahtır. Kadın tesettürlü ise daha güçlü olduğu bir durumda açık kadın onu ezer geçer. Nitekim geçmişte ezmiş geçmiştir. Başörtüsüne karşı uygulanan dışlayıcı ayırımcı şiddetin baş aktörlerinin yine kadın olmasına niye şaşıralım bu durumda? Sahip olduğumuz gücü, bizden zayıf olanlara, mültecilere, kadınlara, tesettürlülere, zayıflara, yaşlılara, çocuklara şiddet değil bir şefkat, merhamet ve adalet kaynağı haline getirmemiz için bizi zorlayan bir ilkemiz, değerimiz veya motivasyonumuz var mı yok mu? Mesele bu (Prof. Dr. Yasin Aktay, https://www.yenisafak.com/yazarlar/yasin-aktay/bolu-belediye-baskaninin-soylediklerinden-daha-vahim-olani-2059505). Acı ama, hakikat… *** 2. Şuursuz muhafazakâr camiaya iğne batıran bir görüş: Bir koro, ezikliğini, kompleksini, yetersizliğini ispat eder gibi başladı yine: “Kadın örgütleri nerede?” Bu soruyla güya şunu sormuş oluyor: “Her kadın meselesinde ayağa kalkan, tepki veren kadın örgütleri söz konusu başörtülü bir kadına açık cinsel ima barındıran bir taciz olduğunda nerede?” Soru o değil benim şaşkın, ezik, kompleksli arkadaşım. Soru o değil. Soru şu: “Senin, bir başörtülü kadına hakaret edildiğinde ortalığı yıkacak, o terbiyesiz, çukur herife hayatı dar edecek, rahat nefes almayı özler hale getirecek kadın örgütlerin, STK’ların, organizasyonların nerede?” Sivil inisiyatifin nerede? Nerede senin kendi cemaatinden gayrı tek bir insana ulaştırma başarısı gösteren dergilerin? Nerede bir işareti ile binlerce insanı alanlara dökebilme kabiliyeti olan örgütlerin? Nerede baskı grupların? Yok ve yok ve yok. Çünkü sen, insanları paçalarından çekip kendi vasatına hizalamaya çalışarak ve en küçük bir farklılıktan nefret ederek simülasyonlar kuruyorsun kendine. Adına da sivil toplum kuruluşu falan diyorsun. Komik desem komik bile değilsin! Tamam. Madem öyle. Madem beğenmiyorsun. Al gitsene Bolu’ya konferanslarda kellelerini sayıp tatmin olduğun “tertemiz” gençlerini. Ödü patlasın da bir daha hem kendisi yapamasın hem de başkaları o çirkinliği. Hadi yahu. Çıksana yola. Yok ve yok ve yok. Sen o yola çıkmazsın hacım, çıkamazsın. O yol zor, çetin. Maazallah bir şey diyen olur. Bir “durun” diyen çıkar falan. Onun yerine şuradan buradan ezberlediğin üç cümleyle, bildiğin beş on menkıbeyle, hurafe dolu kitapları “ben demiyorum, kaynaklar diyor” diyor diye yüzümüze tükürür gibi okuyarak tatlı simülasyonunda eğlen dur. O yüzden sen tatlı canını hiç sıkma, yorma. Sen başörtülü bir kadına hakaret edilince “kadın örgütleri nerede?” diye sor. Senin vazifen orada tamam olur. Seküler, Kamalist örgütler de belki tepki verir de kadınlarımızın izzet ve şerefi böylece kurtulmuş olur. Neyse daha fazla sıkmayayım canını. Senin şimdi vakıflar bölge müdürlüğü ile toplantın vardır, senin şimdi baskıdan gelen kitaplarına bakıp onaylaman gerekir, senin şimdi “bu deri malzemenin üzerine hangi duayı yazsak daha çok satar?” başlıklı bir pazarlama toplantın vardır, senin şimdi “emir ve tensipleriyle” yollandığın bir işadamına anlatacakların vardır falan. Sıkmayayım ben senin canını. Tak gözlüğünü, yaşa simülasyonunda. Kurtaradur ümmeti (İsmail Kılıçarslan, https://www.yenisafak.com/yazarlar/ismail-kilicarslan/kadin-orgutleri-neredeymis-2059506). ***
Üzerine alınan ; alınsın.
Ama, güneş balçıkla sıvanmıyor.