Selçuklu Türk Devleti’nin efsane veziri, büyük devlet adamı, meşhur ismiyle Nizamülmülk’ün (1018-1092) zaman tünelinden asrımıza damıtılarak ders niteliğindeki tavsiyeleri, uygulamaları büyük önem arz etmektedir. Bu vesile ile herkese rehber olacak Siyasetname adlı eserinden günümüz devlet adamlarına yol gösterici niteliğindeki “Padişahların memleket işleri için alimlerle meşveret yapması” faslını nakledeceğim. İstişari eleştiri diye bendenizin literatüre kazandırdığı husus için çok mühim ipuçları sunmaktadır.
Siyasetnâme (Siyer’u-mülûk) adlı eserinde şöyle denilmektedir: “İşler hakkında kendisiyle meşveret yapılacak kişinin kuvvetli görüş sahibi olması gerekir. Herkesin bir ihtisas sahası vardır, bir kişinin çok iyi bildiği bir işi, diğeri bilmez. Bir insanın bilgisi vardır, pratiği yoktur. Fakat bir diğerinin bilgisi de, pratiği de, yeterli tecrübesi de vardır. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Bir şahıs bir hastalığın ilacını kitaplarda arar, bulur, okur, üstelik bütün ilaçların isimlerini de bilir, o kadar. Bir diğeri bütün ilaçların isimlerini bildiği gibi, hasta tedavi etmiş ve defalarca tecrübe yapmış ise, bu iki zat asla aynı olamaz. Aynı şekilde, pek çok sefer yaparak dünyayı görmüş, zamanın acı ve tatlı anlarını yaşamış, başından türlü işler geçmiş bir adamla, hiç yolculuğa çıkmamış, vilayetler görmemiş, yolcukluk sıkıntısı çekmemiş adam aynı olamaz.
Bu hususta bilginlerin ve cihan görmüş ihtiyarların tecrübesinden istifade edilmelidir. Zekâsı çok keskin bir kişin bir işin gelişmesini ve neticesini hemen görebilir, bazıları bunu anlayamaz. Bilginlerin bir sözü vardır: “Bir kişinin tedbiri bir kişinin kuvvetine, iki kişinin tedbiri iki kişinin kuvvetine bedeldir.”
Şüphesiz on kişinin kuvveti bir kişinin gücünden çok daha fazla olur.
Böyle bir karşılaştırma yapanlar, dünyaya Peygamberimiz Muhammed (sa) ‘den daha âlim kimse gelmediğine ittifak etmişlerdir. O’nun bilgisi hakkında söylenecek söz yoktur. Görüp bildikleri haricinde göklerin, yerlerin, Cennet ve Cehennemin, levh, kalem, arş, kürsi ve benzeri pek çok şeyin bilgileri kendine arzedildi. Cebrail (as) gelip vahiy getirdiği zaman görülen görülmeyen şeylerden kendisine veriyordu. Bu kadar yücelik ve mucizelere sahip olduğu halde Allah taâlâ “Ey Muhammed! Bir iş yapacağın zaman işinde onlara danış” (Âl-i İmran 3/159) veya “Önemli bir olayla karşılaştığın zaman dostlarınla meşveret et” diye emrediyordu. Halbuki Peygamberimiz Hz. Muhammed (sa) meşveret etmekten sakınmıyordu. Kimse de “Benim kimseyle müşavereye ihtiyacım yok” diyemez.
Neticede, padişahın önemli bir olay karşısında ihtiyarlar, bilginler ve dostları ile meşveret etmesi vacip oluyor. Herkesin, ve bilhassa ihtisas sahiplerinin o konuda bildiklerini söyleyerek görüşlerini açıklamaları, her alimin zıt da olsa fikrini ortaya koyması, doğrunun ortaya çıkması için gereklidir. Meşveret yapmadan icraatta bulunan liderler bencil ve zayıf görüşlüdür.” (Nizamülmülk,(2011),Siyasetname, Terc.:Nurettin Bayburtlugil,Dergah Yay. İst. shf:112-113)
Devlet idaresi istişareyi esas almalı. İstişari eleştiri ile sevk ve idare, yapıcı bir üsluptur. Bunu temel alan bir fikrin hata yapması asgariye inecektir. Böylece zıtlık üzerine bina edilen, edilme tehlikesi gösteren siyaset anlayışını doğru bir zemine oturtacaktır. Ama bunun için istişari eleştiri atmosferinin tesis edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla mesuliyet mevkiidekilerin muhasebe yapması mecburidir.