Bu tarihin ne mânâya geldiğini bilen kaç kişi vardır acaba? Meseleyi fazla uzatmadan cevabını biz verelim:
Mezkür tarih, Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihidir. Yani Türk Milleti’nin varoluş tarihidir.
Ecdadımızın canlarıyla, kanlarıyla gelecek nesillerin vatan diyebileceği bir yeri, yeryüzünün en güzel coğrafyasını bizlere miras olarak bıraktığı bu toprakların varoluş hikâyesidir.
Ecdadımız, bu topraklar üzerinde varlığımızı tam yedi asır önce 27 Ocak’ta yok oluştan, çorak bir yerde açan gül misali yeniden Türk milletinin doğuşunu ilân ettiler. Bizlere bu güzel vatanı miras bıraktılar. Ancak, bizler ; tevarüs eden bu mirasımızı red ettik. Geçmişimizi yok saydık. Devamlı Osmanlı Devleti’ni kötüledik. Onları kan dökücü, şehzade katili, sübyancı ve daha bir çok ipe sapa gelmez iftiralarla mazimizi lekeledik. Hâlâ bu safsataları şırınga etmeyi sürdürüyoruz.. Maarifimizdeki küçücük çocukları ecdadımızı astığını astık, kestiğini kestik olarak tanıtıyoruz. Körpe dimağları kötülüklerle dolduruyoruz.
Halbuki çok imrendiğimiz, gıpta ile baktığımız batı dünyası bizi bizden daha iyi biliyor. Osmanlı Devleti’ni çok taraflı olarak araştırıyor. Yönetim şeklini, adâlet sistemini, mültezimliği, iktisadî yapısını tetkik ederek kendilerine tatbik ediyorlar. Kaç kişi bilir ki ABD’nin Osmanlı Devleti’nin yönetim şeklini kendine örnek aldığını...
ABD, Osmanlı iktisadını en itibarlı üniversitelerinde akademik ders olarak okutuyor ve fiili olarak kendi ülkelerinde tatbik ediyorlar.
Ancak bizim kendi üniversitelerimizin iktisat kitaplarında ise Osmanlı Devleti’nin iktisat sisteminin olmadığından dem vurulmaktadır. İsminin baş tarafında çeşitli sıfatlar bulunan sözüm ona akademisyenler altı asırlık, batılıların gıpta ile baktığı Osmanlıyı, ilkel bir tolum ve devlet olarak yaftalıyorlar.
Büyük padişahlarımızın bazılarını sübyancı olarak, bazılarını deli olarak; İkinci Abdulhamid Han gibi bir padişahı ise Yahudi ağzı ile «kızıl sultan» diye kin güden vasıflarla iftira ediyorlar. Halbuki bunlar tarihi bir aldatmacadır. Tarihimizin nasıl ve kimler tarafından yazıldığına da bir işarettir. Kendi tarihini bu kadar hor gören, küçümseyen, reddi miras da bulunan başka bir millet bulmak mümkün mü, bilmiyorum. Ancak bu noktada da batıyı taklit edip mazimize sahip çıkar isek daha iyi « batılı » oluruz kanaatindeyim!
Onun için tarih, yeniden; objektif ölçüler dikkate alınarak tekrar yazılmalıdır. Osmanlı Devleti’ni yeni nesle doğru bir şekilde öğretmenin yollarını vakit -daha- varken arayıp, gerekli tedbirleri almalıyız. Bu milletin geçmişini dar bir telâkkî ile ideolojilerin esiri haline getirmemeliyiz. Tarihimizin sadece 1923’ten;1071 ‘ten değil; beş bin yıllık tarihimizden başladığını (onbeşbin yıllık) göz önünde bulundurarak ve hatalarından ders çıkarıp güzelliklerini de günümüz şartlarına aksettirerek; mazi ile âti arasında bir köprü kurmalıyız. Bütün kıymetlerimizi muhafaza ederek, ondan korkmadan 21.yy.’a yeniden «O» ruhu tesis edip; muasır medeniyet seviyesine vasıl olmuş ülkeler arsındaki yerimizi alalım. Yönetilen değil, yöneten; yön verilen değil,yön veren;boyun eğen değil, zalimlere boyun eğdirip,mazlumların da hakkını gözeten bir devlet ülküsünü ve telâkkîsini hayata geçirelim.
Hâsılı; geçmişi geleceğe taşıyan;sahih geleneği, asrımızın müspetesinde derc ederek, tekâmülümüzü hayata geçirmek mecburiyetindeyiz. Yani Muhafazakâr Değişim’i içimize sindirerek «Gelecek Hayalini» tesise çalışalım.
Son olarak Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin vefat edeceği zaman oğlu Osman Gazi’ye hakiki bir insan hakları beyannamesi olan vasiyetnamesi ile yazımıza nihayet verelim :
« Allahü Teala’nın buyruğundan gayri iş işlemeyesin! Bilmediğini âlimlerden sorup anlayasın. İyice bilmeyince bir işe başlamayasın.Sana itaat edenleri hoş tutasın !Ve askerine hediye ve ihsanı eksik etmeyesin ! Zalim olma ! Âlemi adâletle şenlendir ! Cihadı terketmeyerek beni şâd et ! Âlimlere riâyet eyle ki devlet işleri nizam bulsun ! Nerede bir ilim ehli duyarsan ona rağbet,ikbal ve yumuşaklık göster !Askerine ve malına gurur getirip mü ‘minlerden uzaklaşma ! Bizim mesleğimiz Allah yolu ve maksadımız Allah’ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik dâvâsı değildir...Sana da bunlar yaraşır... Dâima herkese ihsanda bulun. Memleket işlerini noksansız gör ! »
Ey Türk Milleti: 27 Ocak 1299 tarihini unutma..!
Unutma ki, istikbalini ;ancak, o zaman inşa edebilirsin. İMZA : KÖŞE YAZISI