Özellikle yaşadığımız bu güzel coğrafyanın genel sorunları ile ilgilibazı makalelerimi yazarken, zaman zaman kendisinin tecrübe ve fikirlerine danışırım. O kişi, eski Aydın milletvekili, şimdiki ÇİÇEĞİ BURNUNDA Aydın Ak Parti İl Başkanı Sayın Ahmet ERTÜRK. Geçtiğimiz hafta bu görev kendisine verildiğinde ilk aklıma gelen, Didim’li köşe yazarı Ekrem BATUR’un yaklaşık üç ay önce facebookta paylaştığı ‘Ak Parti İl Başkanı Ahmet ERTÜRK olmuştur’ yorumu geldi aklıma. Öngörü müdür yoksa istihbarat mıdır orasını bilemem. Sayın ERTÜRK’ün bu önemli görevi layıkıyla yerine getireceğinden,Bürokrasi ile iktidar arasında önemli bir köprü olacağından, yaşadığımız bu güzel toprakların menfaatleri için layıkıyla hizmet edeceğinden hiç şüphem yok. Ahmet ERTÜRK’ün Ak Parti Eski Milletvekili ve teşkilat yapısını iyi bildiğinden bu görev için ‘tam isabet’ olduğunu düşünüyorum. * Geçtiğimiz aylarda özellikle Büyük Menderes nehrinin ıslahı ve üst sulama kanallarının tertemiz akması ve topraklarımızın zehrolmaması gerektiğini defalarca yazmıştım. Ancak bu konuyla ilgili şimdiye kadar bir sonuç alınamadı. Bizler Nazilli’nin köylerinde büyüdük. Yüzmeyi, verimli pamuk tarlalarının sulandığı Akçay sulama kanalında öğrendik. Deniz kenarına gidemediğimiz zamanlarda, kanal kıyılarındaki tarlalar plajımız, dut gölgesi plaj şemsiyemiz, verimli topraklar da deniz kumumuz olurdu. Traktörün iç lastiğinden can simidi yapar, akıntıya karşı yüzerdik. Gözlerimizi suda açıp su kaplumbağalarının yaradılış mucizesini seyrederdik tertemiz kanal suyunda. Nerde o eski günler? İç egenin berrak dağ sularıyla beslenip Nazilli ve Aydın ovasını bölüp geçen asil nehir BÜYÜK MENDERES artık kan ağlıyor. İnsanoğlunun bilinçsizce nehirlere bıraktığı endüstriyel, evsel ve termal atıklar yüzünden büyüklerimizin tabiriyle, geline benzetilen Ak Köpüklü Menderes, maalesef zehir nehri oldu. Geçtiğimiz günlerde bir dostum, alternatif bir bitki üzerinde çalıştığını söyledi ve benden, Nazilli veya Bozdoğan ovasından 20.000m2 arazi bulmamı rica etti. Tek şartı, bu arazinin temiz su ile sulanmasıydı. ‘Kolay’ dedim, onlarca arazi bulduk, bu araziler ya Büyük Menderes’ten sulanıyor, ya da Akçay’dan. ‘Menderes suyu olmaz’ dedi. Ya Akçay? Bölgede çiftçilik yapan bir büyüğümüz hemen itiraz etti, ‘Akçay suyu ile sulanan arazilere dikilen karpuzlar bile daha on günlükken balık çiftliklerinin atıkları yüzünden kök hastalığı buluyor, bu mantar hastalığı için toprağa attığımız ilacın haddi hesabı yok’ dedi. Yıkıldık… Boylu boyunca akan nehirlerimiz varken, artezyen suyu ile sulanan arazi aramaya koyulduk koskoca ovada. Bize ne oldu böyle arkadaş! Nedir bu vurdumduymazlık? Nedir bu hırs? Nedir bu zehirleme ve zehirlenme telaşı? Siz, sularımızı ve topraklarımızı zehirleyip de kaymak yiyenler, Hastanelerin onkoloji bölümlerini hiç mi ziyaret etmiyorsunuz? İnsaf ve vicdan damarlarınız alındı mı? Yeter artık öldürmeyin! Eğer para kazanma hırsının önemi, doğa ve insan sağlığının önüne geçmişse orada ne insanlık kalır ne de inanç… *** İşim ve hobilerim gereği çokça seyahat eden biriyim. Defalarca gittiğim Nevşehir’in çömlekçilikle ünlü Avonos ilçesine son gittiğimde gördüklerime inanamadım. Yıllar önce ilçenin ortasından geçen Kızılırmak nehri o kadar kirliydi ki, nehrin meşhur urgan köprüsünden‘urganlar koparsa çamura saplanırız’ korkusuyla zor geçerdik. O kirli nehirden eser kalmamış, Nehri doğduğu dere yataklarından başlayıp sona kadar ıslah etmişler. Atıkların atılmasını engelleyip berrak hale dönüşmesini sağlamışlar. Artık Avanos, çömlekçiliğin dışında bambaşka bir şeyiyle daha ünlü, İtalya’dan getirilen Venedik gondolları ile nehir turları düzenleniyor ilçede. Venedik’li Roberto değil de, Nevşehir’li Mehmet sürüyor gondolu.  Her gün,Avanos’un iki yakasını birleştiren urgan köprüden binlerce turist geçiyor. Bu turistler, nehir kıyısındaki salkım söğütlerin dibinde çaylarını yudumlarken tertemiz suda yüzen ördeklere simit ikram etmenin tadına varıyorlar. BİZLER NE YAPIYORUZ? BOSTANIMIZI DAHİ SULAYAMIYORUZ. Gelecekte dünyada su yüzünden savaşlar çıkacağı tahmin edilirken bizler değerli sularımızı kendi ellerimizle zehirliyor ya da zehirlenmesini seyretmemeliyiz. Ayrıca yeraltı sularına yüklenip, yeraltının da dengesini bozmamalıyız. *** Yazılarımda yaşadığımız coğrafyanın sorunlarını ‘çözüm önerileriyle birlikte’ dile getirmeye çalışıyorum. Çözüm ortada arkadaş! Adamlar Avanos’ta yapmış. Eskişehir’de de var benzeri. Model alalım. Engelleyelim sularımızı zehirleyenleri. Menderes nehri ve Akçay neden bir Kızılırmak olmasın?