“De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Elbette batıl yok olmaya mahkûmdur."” (İsrâ Suresi/8) *** Nihayet Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararının iptaline yönelik davaları reddeden Danıştay 10. Dairesinin kararını onayarak taraf olmaktan resmen çekildi. Bunun anlamı şudur: Türkiye'nin sözleşmeden çekilme kararı hukuken kesinleşti. Toplumun beklentileri ve hak yerini buldu. *** Hatırlayalım… İstanbul Sözleşmesi LGBT’nin propaganda aracına dönüşmüştü. LGBT taraftarları, İstanbul Sözleşmesi üzerinden Türkiye’de bir zemin bulmuşlardı. Unutulmasın… İstanbul Sözleşmesi esasen üçüncü dalga feminist hareketleri manifestosudur. Her ne kadar çeviride ‘aile’ diye geçtiyse de sözleşmede aileye dair derde şifa bir konu yok. Daha çok ‘birey’ kavramı var. Bireyin ağırlıklı olarak cinsel özgürlüğü üzerine bina edilmiş bir sözleşmeydi. Sözleşme, toplumun ahlaki değerlerini dikkate almıyordu. En önemlisi ‘LGBTİ bireylerinin’ özgürlüğünü sağlamaya dönüktü. *** Daha önce de birçok ülkede o meşum İstanbul Sözleşmesi reddedilmişti. Başta komşularımız Rusya ve Bulgaristan olmak üzere… Polonya ve son olarak İsrail parlamentosu da İstanbul Sözleşmesini reddetti. Son Danıştay kararıyla, Türkiye sözleşmeden çekilerek İstanbul Sözleşmesini resmî olarak red ettiğini ilan etmiş oldu. Kararla birlikte kadın, erkek ve aile kurtulmuş oldu. *** “Kadını şiddetten koruma” adı altında hazırlanan İstanbul Sözleşmesi’nin yıkıcı tesirine yönelik Anadolu Platformu bir rapor yayımladı. Raporda aile ve din olgusunun yok sayıldığı çok net olarak ifade edildi ve şöyle denildi: “İstanbul Sözleşmesi’nde, sadece kadına karşı şiddetin, aile içi şiddetin ve kadına karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik hükümler bulunmakta olup, ailenin devamlılığı ve ailenin korunmasına yönelik herhangi bir ifade veya hüküm bulunmamaktadır. Sözleşme’nin amacını düzenleyen hüküm incelendiğinde, Sözleşme’nin aileyi korumaya veya geliştirmeye yönelik hiçbir amacının bulunmadığı açıkça görülecektir.” Türkiye bundan kurtulmuş oldu. Dolayısıyla sözleşme kesin olarak kaldırıldı. Ama yetmez. Malumdur ki, 6284 sayılı kanun, bu sözleşmenin dayanağıydı. Bundan sebep 6284 sayılı kanunun tekrar gözden geçirilerek son duruma uygun hale getirilmelidir. *** Bu meşum sözleşme, iktidar sahiplerine ders olsun. Müşavirlerin hangi uluslararası sözleşmeyi imzalattıklarına vakıf olduktan sonra onay verilsin ki… Aileyi yok sayan… Türk ailesini temelden sarsan… “Partner” ilişkiler yumağı bir sözleşme… Müslüman Türk Milletine dayatılmasın. Vesselam.