İletişim kanalları çok yönlü olduğu halde o kadar yalnızlaşmaya başladık ki anlatamam hatta ve hatta yalnızlaşmamız o kadar normal bir şeymiş gibi ki sorgulamaz olduk. Etrafı gözlemlediğimde insanlar önceden etkileşim ve samimiyet içerisindeydi. Özel günlerde herkes birbiriyle beraber olur, bayramlarda el öpmeler, sarılmalar hep birlikte yemek yemeler ve bizi biz yapan aile ortamlarıydı. Telefon ya da internet kullanımı tabii bu kadar yaygın değildi, soğuk soğuk herkese atılan klişe SMS’ler ya da mesajlar yoktu.
İnsanoğlu iletişim konusundaki değişime çok çabuk ayak uyduruyor ve yaşanacak güzel anların hep başlamasına engel oluyor sebebi nedir bunu bilmiyorum. İletişimi kaybederek Mutlu olmayı beceremez hale geldik. Anı yaşamak diye bir şey var unutulan ve yaşanmayan. Eskiden fotoğraf makinalarımızla özenle film bitmesin diye en güzel kareyi yakalamayı çalışırken şimdi aynı fotoğrafı 30-40 kez çekiyoruz ki dönüp bir daha bakmamak üzere cebimizde kalıyor.
Zamanında birlikte yapılan her şeyde bir tat huzur ve mutluluk vardı. Şimdi insanlar karşıdan karşıya geçerken tanıdık birisi gelmesin diye kimsenin bilmediği yolları tercih etmeye başladı. Hatta öyle bir hal aldı ki yan komşu ile selamlaşma, yıllardır alışveriş yaptığın esnafa hayırlı işler dileme, cenazesi olana katılma ya da başsağlığı dileme, düğün cemiyet yapana hayırlı olsun demekten bile çekinir hale geldik. Bu kadar duygusuzlaşmanın sebebi COVID-19 belası mı? Bana göre değil. İnsanlar yalnızlaşmaya başladıkça mutlu olacaklarını zannetti ve benci olmaya başladı. Bir sohbet edildiğinde kendi sevinçleri ya da kendi dertlerini anlatmaktan ve karşısındakini dinlememekten başlıyor asıl konular. Hüznü paylaştığında hemen karşı atak oda bir şey mi asıl benim derdimi dinle demeler ya da bir şeye sevindiğinde bende şöyle bir şey yaşadım diyerek karşısındaki kişinin tüm duygularını öldürmesi artık insanları yalnızlığa itmeye başladı. Yalnızlık insana mahsus bir şey değil bunu güzellemeye gerek yok. Yalnızlık Allah’a mahsustur.
Aylardır beklediğimiz zamanlar,
Yıllardır hiç unutamadıklarımız,
Leyla ile Mecnun gibi sevmelerimiz,
İletişimi hiç kopartmamaya söz verdiğimiz insanlar,
Ne oldu da bunları unutur hale geldik…
İnsana özgü olan sevme, sayma, mutlu olma gibi kavramları hatırlamamız gerekiyor. Yolculuğa çıktığımızda o yörenin meşhur olan bir eşya veya yiyeceğini alarak gittiğimiz yere hediye olarak götürdüğümüzde verdiğimiz değer karşı tarafta yarattığı pozitif enerjiyi en basit bir iletişim olarak bile tekrar hatırlayabiliriz. Sosyal medyaya attığımız duygusuz fotolardan çok daha anlamlı olacaktır.
Kaliteli bir iletişim 2 kişi arasında olur. Yalnızken kendi kendine konuşmak dışında bir şey olmaz bu yüzden ilişkilerimizde artık kusur ve eksik aramayalım.