Bugün satırlarıma esprili bir fıkra ile başlamak istiyorum. Uluslararası bir konferansta ülke delegelerinin kimi, biz gelecekte Mars’a gideceğiz, kimisi biz Jüpiter’e, kimisi de Merkür’e gideceklerini açıklamışlar. Toplantıda bulunan Bizim TEMEL de çıkıp, Bizde inşallah, GÜNEŞ’e gideceğiz demiş.  Salonda bir uğultu kopmuş. Olur mu? öyle şey.. Diye karşı çıkmışlar. Güneş çok sıcak oraya nasıl gideceksiniz deyince, Temel soğukkanlı bir şekilde  “Biz sıcakta değil, akşamüstü serinlikte güneşe gideceğiz. Ha bu kadar basit”cevabını verince, ortalık, şaşkınlığa ve sesliğe bürünmüş. Yerel seçimler yaklaştıkça ittifaklar yeniden konuşulmaya başladı. CHP parti sözcüsü yaptığı açıklama ile yerel seçimlerde ittifak yapacak partiler asla başarılı olamayacak diyor. İster istemez, bu demece gülümsedim. “Bunca yaşanılan tecrübeden sonra, CHP için hiç mi kıssadan hisse almayacaksınız? diye düşünüp, her seçimde kendi başınızı yapamadınız.. Gelin başı yapmaya çalıştınız. Hiç değilse bu seçimde diğer partilerin ne yapacağını değil de,  Siz bırakın başkalarının ne yapacağını, TEMEL REİS gibi kendinizin ne yapacağınızı söyleyin desem, bilmem yanlış mı düşünmüş olurum? ** DÜNYA ADALET ARIYOR! Adalet, HAKKIN gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına geliyor. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir. İnsanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir. Adalet en yüce erdemlerden biridir. İnsanın ve devletin temel davranış kuralıdır. En iyi adalet yargı sonunda kavuşulan adalettir. O nedenle yargının bağımsızlığı adaletin tecellisi için çok ama çok önemlidir. Geçenlerde, yeni Adli Yıl açılışında Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ne dedi? "Adil, bağımsız, tarafsız ve dürüst hukukçuların varlığı, hukuk düzeninin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biridir. Kendi aklına güvenerek özgürce hareket edebilen, adalet ve vicdanına aykırı hiçbir tutum ve davranış sergilemeyen, bilgiyi ve doğruyu kendine rehber edinen, yüksek karakterli hukukçu nesiller yetiştirmemiz gerekir" demedi mi?  Şimdi size, Sunay Akın’ın düzenlediği, Adaletle ilgili  gerçek öyküsünüanlatmak istiyorum.. ** KRAL VE DEĞİRMENCİ! 1750 yılında, Alman Prusya Kralı Büyük II. Frederick, Berlin yakınlarındaki ormanda gezinirken, bir değirmenin bulunduğu alçak bir tepe hoşuna gider. Tepenin manzarası çok güzel, havası da oldukça ferahtır. "Yanındaki vezirlerine, adamlarına yazlık sarayı burada yapalım" der, Adamlarına emir verir "Değirmeni satın alın. Yıkın yerine saray yapın" der. Vezir ve adamları değirmenciye gider,  kralın bu isteğini iletirler. Değirmenci, değirmeni satmak istemez. Kral değirmenciyi huzuruna çağırtır. "Yanlış anladınız herhalde beyefendi, değirmeni ben satın almak istiyorum. Kaça satarsınız" diye sorar... "Yanlış anlamadım efendim. Adamlarınıza da söyledim. Değirmenim satılık değil" der, Değirmenci. KRAL" Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim" diye ısrar eder. Değirmenci yine direnir. "Sen koskoca Kralsın, paran çok. Git Almanya'nın istediğin yerinde saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım” cevabını verir. “Değirmenin bahçesinde dedemim, babamın mezarları var. Ben de ölünce yanlarına gömüleceğim. Burası bizim aile ocağımız. Satılık değil.." deyince  Sabrı tükenen ve sinirlenen Kral Frederick ayağa fırlar ve gürler.. "Sen benim Prusya Kralı Friedrick olduğumu bilmiyor musun be adam?" deyince, Değirmenci "Senin kral olduğunu biliyorum. Ama ben de bu değirmenin sahibi Sans Souci'yim." deyince, Kral öfkeden deli gibi olur. "Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın. Bakalım o zaman ne yapacaksın?"  Değirmenci hiç telaşa düşmez ve tarihe geçecek ve dünyanın her yerinde Adalet'in sloganı olacak o ünlü lafını söyler. "SEN KRALSIN AMA, BERLİN'DE HÂKİMLER VAR!." DER. KRAL BİLE ADALETTEN BÜYÜK DEĞİLDİR! Kral, kendi ıslah ettiği adalet sistemine ve o düzenin yargıçlarına, halkın nasıl güvendiğini ve mahkemelere kralın bile laf geçiremeyeceğine inandığını anlar ve adamlarına, aynı tarihe geçen şu sözünü söyler.. "HİÇBİR GÜÇ, HİÇBİR SİYASET, HİÇBİR İKTİDAR, KRAL BİLE OLSA ADALETTEN ÜSTÜN DEĞİLDİR. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz." Kral İkinci Friedrich bu yel değirmenini Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve sarayını hemen DEĞİRMENİN altına inşa ettirir. Değirmencinin ismini de, sarayının adına verir. "Sans Souci Sarayı.." (Google girer bakarsanız,bu muhteşem sarayı görürsünüz) Saray ve değirmen günümüzde hala bir "Adalet Simgesi" olarak, Almanya da o tepede arka arkaya duruyorlar. Ne güzel bir adalet ki.. Kralın arka bahçesinde bir değirmenci olabiliyor. Ne güzel bir ADALET Kİ, bir kralla, bir değirmenciyi komşu ve dost yapıyor.. Şimdi ise, dünya adalet arıyor. Ülkeler adalet arıyor. Ulusların yarısı refah içinde yaşarken insanların yarısı da adaletten yoksun açlık ve sefalet içinde kıvranıyor ölüyor. Ah..geçmişten ve yaşananlardan bir ders alsak, eminim o zaman kimse,adalet aramayacaktır.