Dünya mutfağından yemekler yapmayı seven bir aristokrat olarak geçtiğimiz hafta İtalya Mutfağı’ndan Baked Sausage Rigatoni’nin yanına Tapenade Soslu Crispy Orzo Salatası yaptım.
Benim kendisi zengin ve aristokrat ama ruhu fakir olan kızım Öyküm A101’den alınan uyduruk peynir ve domates yemeyi tercih etti.
Öte yandan yaptığım yemeği küçümseyip, “Yahu alt tarafı makarna yapmışsın. Bunun neresi zenginlik? Sen de bizdensin” diyenler oldu.
Evet haklısınız arkadaşlar bende sizin gibi makarna yiyorum ancak aramızdaki tek fark ben makarnayı İtalya’dan getiriyorum.
Bilmem anlatabildim mi?
*
“Bu hafta hangi ülkenin yemeğini yapsam?” diye düşünürken bir taraftan da gündemi takip ettim.
Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan’ın AK Parti’ye geçmesi gündemdeki yerini korurken, Didim’de bir gazetecinin yaptığı haber dikkatimi çekti.
*
Gazeteci arkadaş, Didim’in Denizköy Mahallesi’nde Türkiye’nin en genç ikinci muhtarı Bünyamin Karhan tarafından yaptırılan Taziye Evi’nin ruhsatsız olduğunu yazmış ve bunu sanki çok büyük bir haber yakalamış gibi de ballandırmış.
*
Denizköy Mahallesi 1986 yılında kuruldu.
Mahallede Elazığ ve Malatyalılar yaşıyor.
Bölge insanının örf, adet ve inançları gereği de 40 gün yas tutuluyor, taziye kabul ediliyor.
1986 yılında kurulan ve 2 bin 700 kişinin yaşadığı mahallede bir taziye evi ihtiyacı olduğu muhakkak.
Bu ihtiyacı gidermek için Muhtar Bünyamin Karhan kolları sıvamış ve kendi aralarında para toplamışlar.
Mahalle sakinlerinin topladıkları paranın yanı sıra, Didimli İş İnsanları da destek vermiş.
Bir çok yerde Taziye evlerini belediyelerin yaptığı gerçeği ortada olduğu için bu duruma kayıtsız kalmayan Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay da, belediyeye ait beton santralinden beton desteği vermiş.
Yani, muhtarın öncülüğünde halk, belediye, iş insanları el ele vermiş mahalleye bir taziye evi kazandırmak için harekete geçmiş.
Yasal prodüsürler gereği de tüm ruhsat başvuruları yapılmış.
*
Peki gazeteci arkadaş neden kafayı taziye evinin ruhsatına takmış?
Bu soruyu kendi kendime sorup araştırmaya başladığımda konunun kişisel olduğuna emin oldum.
*
Kamu yararına yapılan bu binanın yapılacağını duyan Aydın AK Parti Milletvekili Metin Yavuz, muhtara ulaşmış ve “Bunu biz yapalım” demiş.
Muhtar da teklifi kabul etmiş ancak Metin Yavuz, “Sen YİKOB’a bir yazı yaz hemen halledelim” demiş.
Yani Taziye Evi’ni Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, reklamını da Metin Yavuz yapacak.
*
Zaten tüm hazırlıkları yapmış olan Denizköy Halkı bunu kabul etmemiş.
Bu çok önemli olayın peşine düşen gazeteci arkadaş da binanın ruhsatsız olduğu haberini köpürttükçe köpürtmüş.
Oysa resmi rakamlara göre Türkiye’de camilerin yüzde 81’i ruhsatsız.
Didim’deki diğer taziye evlerinin ruhsatı var mı?
Cemevleri halen daha ibadethane olarak kabul edilmiyor ve kültür merkezi statüsünde işlem görüyor.
Bu konuda Didim ve Kuşadası Belediyesi Meclis Kararı alarak Cemevi’ni ibadethane olarak kabul etti.
Alevi nüfusun yoğun olduğu Didim’de bu konu haber yapılsa ve gündeme getirilse mesela daha faydalı olmaz mı?
*
Birilerinin kalemşörlüğünü yapan bu arkadaşın, ruhsat konusu üzerinden Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay’ı hedef aldığını anlamayan var mı?
Ruhsatsız kaçak otel yani ticarethane için yaz(a)mayan birinin ibadethane için yazmasını garipsedik mi?
*
Denizköy sakinleri öfkeli.
Haberlerin maksatlı olduğunda da hem fikirler.
Halk için habercilik yapması gerekenlerin kendilerinden ne kadar uzak olduklarının da farkındalar.
GÜNÜN TESPİTİ
“..stresin en büyük sebebi, gün içinde anlayışsız insanlarla yaptığınız tartışmalardır..” BEN
“..nefret ettiğiniz insanlarla iyi geçinme çabasına siz ‘medeniyet’ diyorsunuz, ben ‘sahtekarlık’ diyorum.. o yüzden iyi anlaşamıyoruz..” GÜNÜN SÖZÜ
“..ortamdaki en zeki kişi sensen, yanlış ortamdasın demektir..” KADINLAR&ERKEKLER
“..erkek adam ‘hata’ yapar ama asla ‘yamuk’ yapmaz..”