Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ‘ne göre sağlık, yalnızca hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, ruhen, bedenen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Yani sağlığın çok boyutlu ele alınması gereken bir kavram olduğunu görüyoruz. Beden ve ruh sağlığı bir bütündür. Ruh halimizi etkileyen her şey, beden sağlığımızı da etkiler.
Araştırmalar ruhsal bozuklukların fiziksel sağlığı, fiziksel bozuklukların da ruhsal sağlığı etkilediğini ve bunun bir döngü olduğunu göstermektedir. Doğru tutum ve gerekli tedavi ile bu döngü kırılabilir. Fiziksel ve ruhsal sağlık arasındaki dengeyi korumak bu yüzden çok önemlidir. Harvard Üniversitesinin yaptığı son araştırmalarda, vücuttaki ağrının depresyonu arttırdığını ve depresyon yaşayan kişilerinde fazla ağrılarının olduğunu ortaya konuldu. Kronik ağrısı olan kişiler ruhsal bozulmalara üç kat daha fazla yatkınken, depresyonu olan kişiler ise uzun süreli ağrılar geliştirmeye çok daha yatkındır.
Yapılan başka bir araştırmada ise, ruh halimize göre beslenme eğilimlerimiz büyük ölçüde değişir. Örneğin; kendinizi gergin hissettiğiniz anlarda karbonhidrat veya baharatlı besin ihtiyacınız arttığı için fast food yiyecekler yemek isteyebilirsiniz. Kendinizi kızgın hissettiğiniz anlarda bilinçdışı faktörlerle birlikte, size enerjileri sağlayacak kuruyemişe yönelebilirsiniz. Beğenilmeme kaygısının yaşanması anoreksiya ile tüm beden sağlığını bozabilir. Psikolojimizi bozan stres faktörlerin artmasıyla, depresyon, panik atak, fibromiyalji, psikosomatik dediğimiz ruhsal sıkıntılardan kaynaklı bedensel ağrı durumları, kronik yorgunluk, uykusuzluk gibi birçok ruhsal bozulmayı beraberinde getirebilir.

Bedenini ve kendini tanımak bu süreçte çok önemlidir. Farkındalığımız yüksek olduğunda ihtiyaçlarımıza yanıt verebiliriz. Vücudumuzda herhangi bir stres varsa ve kronik hale gelmişse, beyin kimyasallarımızda değişiklikler ortaya çıkıyor. Bu durum kalp hastalıkları, kronik hastalıklar gibi birçok hastalığı tetikleyebiliyor.
Kaygı, depresyon gibi ruhsal sıkıntılar; uykusuzluk, sindirim sistemi sorunları, sırt, kas ağrıları, yorgunluk gibi fiziksel sorunlara yol açabilir. Vücuttan salınan stres hormonları tansiyonumuzu yükseltir ve öfke, saldırganlık, korku ya da diğer olumsuz duyguları arttırabilir. Eğer vücuttaki hormonların kalıcı olarak yüksek düzeyde oluşu uzun bir süre devam ederse, bu beyin kimyasında değişikliklere neden olur.
Sigara ve sağlıksız beslenmeyle bağlantılı olumsuz psikolojik faktörler, kalp problemlerini ve felç riskini artırıyor. Aile ve işle ilgili stres, kalp hastalığına yakalanma veya kalp hastalığından ölme riskinin % 40 artırır.
Denge nasıl sağlayabiliriz?
Bedenimiz iyi olmadığında bazı sinyaller verir. Bu sinyalleri anlamak en temel adımdır. Çünkü bu sinyaller sizin bedeninizle iletişime geçme yolunuzdur. Duygularınızı dışa vurmak, sizi dinlendiren ve rahatlatan bir aktiviteler çok önemlidir. Egzersiz stresi azaltır, kan dolaşımını artırır ve bağışıklığınızı güçlendirir. Yeni hobiler edinmek, kitap okumak, seyahat etmek ve yürüyüş yapmak gibi en sevdiğiniz aktiviteleri gerçekleştirmek sizi stresten uzaklaşmanızı sağlayabilir. Ruh sağlığınız, beden sağlığınızı da formda tutmak için kritik bir rol oynamaktadır. Çoğu zaman pozitif düşünmeye çalışın. Negatif duygularınızla başa çıkabilmek için yeni yollar öğrenin, sağlıklı bir yaşam tarzına geçin. Bunlar genel sağlığınızı iyileştirecek ve yaşamda karşınıza çıkan güçlüklerle daha kolay baş etmenizi sağlayacaktır.