2021 yılında Germencik ilçesi Alangüllü köyünden başlayıp Hıdırbeyli köyüne doğru uzanan istikamette meydana gelen toprak yarılması ve göçükleri hem Aydın hem de Türkiye gündeminde uzun süre yer almıştı. 3-5 km uzunluğunda, 1-2 metre genişlik ve derinliğinde olan bu toprak yarılması ve göçükleri Alangüllü’de yer alan jeotermal santrale (JES) ait kuyudan başlamakta, Hıdırbeyli istikametine doğru devam eden jeotermal borular boyunca uzanmakta idi.
Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin görevlendirdiği araştırma ekibi Alangüllü ve Hıdırbeyli’deki incir ve zeytin bahçelerinde meydana gelen toprak yarılması ve göçüklerinin sebebini şipşak araştırma ile bölgede yapılan sulu tarıma bağladı.
Dokuz Eylül Üniversitesinden bilim adamları, yaptıkları araştırmada toprak yarılması ve göçüklerin sebebinin sulu tarıma bağlı yeraltı sularının çok fazla kullanılmasını büyük olasılık olarak açıklasalar da, bölgede çok fazla jeotermal kuyunun da olduğunu, bu durumun da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirttiler.
Toprak yarılması ve göçüklerinin meydana geldiği bahçelerin hepsinde incir ve zeytin tarımsal üretimi yapılmakta, sebze meyve dahil başka büyük boyutlu herhangi bir tarımsal ürün üretimi yapılmamakta. İncir ve zeytin tarımsal üretimi, sulu tarım üretimi yapılan ürünler arasında yer almamaktadır. Bu tarımsal ürünlerin üretiminde çok az miktarda su kullanılmakta. Yani bölgede araştırma yapan taraflarca iddia edildiği gibi yeraltı sularında azalma, topraklarda yarılma ve göçükleri yapacak boyutta kesinlikle sulu tarım yapılmamaktadır.
O nedenle Aydın Büyükşehir Belediyesinin görevlendirdiği araştırma ekibi ile Dokuz Eylül Üniversitesi bilim adamlarının incir ve zeytin bahçelerindeki toprak yarılması ve göçüklerinin sebebini yapılan sulu tarım sonrası bölgede yeraltı sularında meydana gelen azalmayı sebep olarak göstermeleri kesinlikle gerçeklikle örtüşmemektedir.
2010 yılı sonrası DSİ ve Adnan Menderes Üniversitesi tarafından Aydın’ın farklı bölgelerinde pek çok artezyen kuyu sularında yapılan ağır metal analiz çalışmalarında insan ve hayvan sağlığına zarar verecek düzeylerde, standartların çok üstünde Bor, Nitrit, Nitrat ve Amonyak ağır metal kirliliği saptanmıştır. Bu tespit Aydın’da yeraltı suları ile jeotermal kaynaklar arasında temas olduğunu, birbiri arasında geçişkenlik meydana geldiğini göstermektedir.
2022 yılında DSİ, Alangüllü ve Hıdırbeyli’de yer alan bazı artezyen kuyu sularında ağır metal analizi çalışması yaptı. Bu analiz sonuçlarına bakıldığında artezyen kuyu suları içinde pek çok ağır metal miktarı normal koşullara göre olması gereken seviyelerden yüzlerce-binlerce kat fazla miktarda bulundu. Ayrıca bu bölgedeki bazı artezyen kuyu sularından zaman zaman akan su sıcaklığında artışlar gözlemlendi. Tüm bu sonuçlar bölgedeki yeraltı suları ile jeotermal akışkanlar arasında temas olduğunu, aralarında geçişkenlik meydana geldiğini göstermektedir.
DSİ tarafından her yıl Büyük Menderes Master Planı hazırlanmakta, havzaya ait Hidrojeoloji verileri yayınlanma. Son beş yıllık Aydın Çevre Durum Raporuna baktığımızda: 2017 yılında Aydın’da 30 adet JES bulunmakta, bunlar tarafından yeraltından çekilen toplam yıllık jeotermal akışkan miktarı toplam yeraltı su rezervinden 91 hm3/yıl daha fazladır; 2018 yılında Aydın’da 35 adet JES mevcut olup bunlar tarafından yeraltından çekilen toplam yıllık jeotermal akışkan miktarı toplam yeraltı su rezervinden 174 hm3/yıl daha fazladır; 2019 yılında Aydın’da 35 adet JES mevcut olup bunlar tarafından yeraltından çekilen toplam yıllık jeotermal akışkan miktarı toplam yeraltı su rezervinden 174 hm3/yıl daha fazladır; 2020 yılında Aydın’da 35 adet JES mevcut olup bunlar tarafından yeraltından çekilen toplam yıllık jeotermal akışkan miktarı toplam yeraltı su rezervinden 174 hm3/yıl daha fazladır; 2021 yılında Aydın’da 39 adet JES mevcut olup bunlar tarafından yeraltından çekilen toplam yıllık jeotermal akışkan miktarı toplam yeraltı su rezervinden 72 hm3/yıl daha fazladır.
Sonuç olarak son beş yıllık süreçte Aydın’daki JES’ler tarafından yeraltından çekilen toplam jeotermal akışkan miktarı toplam yeraltı su rezervinden 685 hm3/yıl (685 milyon m3/L) daha fazla gerçekleşmiştir.
Tüm bunların anlamı ise şudur. Aydın’da topraklarda yarılma ve göçüklerin olduğu bölgede jeotermal kaynaklar ile yeraltı suları arasında geçişkenlik olduğu kesin olarak saptanmıştır. Bölgede yeraltı sularında azalma yapacak sulu tarım kesinlikle yapılmamaktadır. Bölgede yeraltı sularında azalma yapacak JES’ler dışında başka herhangi büyük endüstriyel tesis yoktur. Aydın’da yeraltından çekilen yıllık toplam jeotermal akışkan miktarı yıllık toplam yeraltı su rezervinden çok fazla olup Aydın’da yeraltı sularının hızlı bir şekilde azalmasına sebep olmaktadır. Türkiye’de küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenen illerin başında Aydın gelmekte. Son 50 yıllık sürece baktığımızda Büyük Menderes Havzasına düşen ortalama yağış miktarı hızla azalmış, havza kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu durum ise havzada hızla azalan yeraltı su kaynaklarının kendisini yenilemesini engellemektedir.
Aydın’da yeraltı su rezervlerinde hızlı bir şekilde azalmaya sebep olan JES’lerin, topraklarda sebep oldukları yarılma ve göçüklerin dışında, büyük ölçekli depremlerin ortaya çıkışına da sebep olması söz konusudur. Nitekim Deprem Araştırma Enstitüsü kayıtlarına baktığımızda Türkiye’de küçük ölçekli depremlerin en fazla meydana geldiği yerleşim yerinin Germencik olduğu görülmektedir.
Yeraltı suları, Aydın’nın su güvenliği ve geleceğinin sigortasıdır.
Ne yazık ki Aydın’ın yeraltı suları çalınıyor ve kirletiliyor, Aydın’ın altı boşaltılıyor, Aydın’ın geleceği garantili ve sigortalı şekilde topraklar yarılarak yerin altına gömülüyor.