Türkiye, dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinde bulunmaktadır.
Yurdumuzun yüzde 92’si, nüfusumuzun yüzde 95’i, büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98’i, barajlarımızın yüzde 93’ü deprem bölgesinde bulunmakta yada yaşamaktadır. Son 58 yıl içerisinde depremlerden 58.202 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 411.465 kadar bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Türkiye can kaybı açısından depremlerde dünyada 3’cü, etkilenen insan sayısı bakımından 8’ci sırada yer almaktadır. Türkiye coğrafyası Avrasya, Afrika ve Arap levhaları arasında küçük levhaların olmasıyla karakteristiktir. Ülkemizin üzerine oturduğu Anadolu levhası, Kızıldeniz’deki açılmadan dolayı kuzeye doğru hareket eden Arap levhası tarafından sıkıştırıldığı için, Anadolu levhası kuzey ve güneydeki fay hatları boyunca batıya doğru hareket halindedir. Batı Anadolu genişleme bölgesi, yılda ortalama 20 – 60 mm hızla açılma şeklinde deformasyon gösteren bir alandır.
Aydın, Batı Anadolu’da ve Büyük Menderes Grabeni içinde yer alan, kısmen sanayileşmiş bir tarım kenti olup, birinci derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Bölge bol kırıklı bir tektonik yapıya, dolayısıyla çok sayıda “sığ deprem” üretebilecek bir sismik potansiyele sahiptir. Kandilli Rasathanesi kataloğuna göre 2018 yılına kadar Büyük Menderes Grabeni boyunca, en az 3.0 büyüklüklü 1700, en az 4.0 büyüklüklü 168 depremin meydana geldiği görülür. Ayrıca en az 7.0 büyüklüğünde 1 deprem, en az 6.0 büyüklüğünde 13 deprem kayıtlara geçmiştir. Ortalama 2 ayda bir küçük depremlerin, 10,5 ayda bir en az 4.0 büyüklüğünde bir depremin meydana geldiği Aydın ili, deprem etkinliği ve hasar riski yüksek olasılıklı bir kenttir. Hesaplanan deprem dönüş periyotlarına göre, Aydın şehir merkezinden 80 km yarıçaplı bir alan içinde gelecekte 6.7 büyüklüğünde deprem olacağı öngörülmektedir. Aydın ilinin tarihteki yerleşimi, Kuzey ve Doğu istikametinde gerçekleşmiştir. Aydın’ın kuzeyindeki Tralles tarihi kentinin bulunduğu alan, kentin ilk yerleşim alanıdır. 1950’li yıllarda Denizli-İzmir çevre yolu açıldıktan sonra yerleşim, Menderes Bulvarı boyunca çevre yolu çevresinde, daha sonra Muğla yolu civarı boyunca devam etmiştir. Bugünkü durum ise yerleşim alanları, otoban yolunun güneyine sıçramış ve Menderes nehrine doğru devam etmektedir.
Aydın yöresinde zeminin altyapısını Menderes Masifi’ne ait gnays, mikaşist, granat şist ve fillitler oluşturur. Aydın ili yerleşim alanlarının jeolojik yapısı, genel olarak kuzey kesimlerinde kiltaşı, kumtaşı, çamurtaşı; güney kesimleri ise alüvyonal malzemeden oluşmuştur. Aydın-Denizli kara yolunun üst kesimlerinde iri malzemeler, alt kesimlerinde ise, daha çok ince malzemeler hakimdir.
Sürdürülebilir şehirlerin inşasında, risk değerlendirmesi ve yönetimi, önemli bir faktördür. Doğal ve insan kaynaklı tehlikeler arasında sismik risk, kentlerin sağlam ve güvenilir bir yaşama alanı olması ve bunun sürdürülebilirliği noktasında, temel tehditlerden biridir. Deprem kuşağında yer alan ülkelerde sağlıklı ve güvenilir, sağlam şehirleşmenin temel ilkesi, devlet otoritesiyle, depreme dayanıklı bina tasarımı merkezli bir imar planıyla yerleşim alanlarını inşa etmektir. Bu perspektiften öncelikle yapılması gerekenler, zemin tepki spektrumu analizi ve sismik tehlike analizi yöntemleriyle gerçekleştirilen kentsel yerleşim alanlarının deprem tehlike haritalarını, sıvılaşma tehlikesi haritalarını, yeraltı suyu haritalarını, heyelan tehlikesi haritalarını içeren “sismik mikrobölgeleme haritalarını”, güncel yaklaşımları ve teknolojileri kullanarak oluşturmaktır.
Mikrobölgeleme, deprem hasarlarını azaltmak için düzenli arazi kullanımını amaçlayan bir işlemdir. Arazilerin bir plan içerisinde düzenli olarak kullanımını gerçekleştirmek için mikrobölgeleme deprem etkisi karşısında jeolojik, jeofizik ve geoteknik faktörleri birleştirerek ekonomik, sosyal ve politik açıdan uyumlu ve kullanılabilir bölgelerin oluşturulması ile ilgilenir. O nedenle ancak bu güncel mikrobölgeleme haritaları ışığında, bina-zemin uyumunu dikkate alan, depreme dayanıklı yapı tasarımları geliştirmek ve şiddetli depremleri en az hasarla atlatabilen yapılar üretmek, kentsel dönüşüm ve zarar azaltma planlaması yapabilmek mümkün olacaktır.
Ege Üniversitesinden S.H.Uzunoğlu 2019 yılında Aydın İl merkezinde sismik mikrobölgeleme tez çalışması yaptı. Bu çalışma sonuçlarına göre Aydın ili merkezinde Denizli Bulvarının güneyinde kuzeye göre daha yüksek yeraltı su seviyelerin olduğu; daha yüksek sıvılaşma potansiyelinin olduğu; daha yumuşak bir zeminin olduğunu, yapılaşma için daha kötü bir zeminin olduğu saptanmıştır.
Bu bulgular gevşek zeminli Denizli Bulvarı güney bölgesinin, yüksek yer altı su seviyesiyle birlikte, düşük taşıma gücüne ve sıvılaşma problemlerine yol açacağını, zemin dayanımının olumsuz şekilde etkileneceğini göstermektedir.
Bu durum Aydın ili eski yerleşim yerleri zemininin daha sağlam olduğunu, inceleme bölgesinin kuzeyden güneye doğru indikçe, zeminin mühendislik özelliklerinin zayıfladığını göstermektedir. Bu tür zeminler, inşaat alanlarında parsel bazlı özel mühendislik incelemelerin gerekli olduğu, zemin mukavemetini iyileştirme çalışmalarının yapı tasarımıyla birlikte değerlendirilmesinin ihmal edilemez bir önlem olduğu alanlardır. Bu alanlarda gerekli önlemler alınmaz, zemine uygun inceleme ve yapı tasarımları yapılmazsa, inceleme alanının güney kısmı, kuzeyine oranla, deprem sarsıntısını daha çok hissedecek ve olası hasar artabilecektir. Gelecekte Aydın’da olası bir depremde, “en kötü şekilde etkilenecek bölgeler”, yer sarsıntısı haritasında Denizli Bulvarının güneyi olarak tanımlanmıştır. Aytepe mesire alanından başlayıp, Adnan Menderes üniversitesi, Forum Aydın, Denizli Bulvarı, Aydın Ticaret Odası İlkokulu ve Aydın Efekent pazaryerini kapsayan belli bir bant genişliğine sahip yay olarak tanımlanan bölgeler, yer sarsıntısının “orta şiddette” hissedileceği lokasyonlardır. 1. Jandarma Eğitim Taburu, Tralleis Antik Kenti, Bey Cami, Hacı Softaoğlu Cami, Adnan Menderes Üniversitesi Rektörlüğe uzanan L şeklindeki bölge olarak tanımlanan bölgeler ise, deprem tehlikesinden göreli olarak “daha az etkilenecek” lokasyonlardır.
Sonuç olarak, birinci derece deprem bölgesinde bulunan Aydın ili şehir planlamalarında, zemin etüdlerinin güncel yaklaşım ve yöntemlerle yapılması, acil ve önemli bir zorunluluk haline gelmiştir. Ayrıca aynı bölge içinde farklı dinamik özelliklerine ve değişen oranlarda sismik tehlikelere sahip alt bölgelerin varlığı; doğru tanımlanmış zemin özellikleri ve gerçeğe yakın sismik tehlike analizleri ışığında, yapılacak yapıların tasarımlarının gerçekleştirilmesi noktasında, Aydın ili yerel yönetimlerin daha kararlı ve duyarlı davranması gerekmektedir.