Hazret-i İbrahim –aleyhisselâm “Allah, bana bir oğul verirse, onu kurban edeceğim!” demişti. İşte bu sözü sebebiyle imtihana tâbî tutulmuştu. İbrahim -aleyhisselâm-, Rabbinden gelen ilâhî emir üzerine Hacer Vâlidemiz’e, oğlu İsmail’i yıkamasını ve güzel kokular sürmesini; onu bir dostuna götüreceğini söyledi. Hazret-i İsmail’e de yanına bir ip ve bıçak almasını tembih etti ve; “–Oğlum, Allah rızâsı için kurban keseceğim!” dedi. Mina’ya doğru yol almaya başladılar. Bu sırada şeytan, insan kılığında Hacer Vâlidemiz’in yanına geldi ve O’na; “–İbrahim, oğlunu nereye götürüyor biliyor musun?” dedi. O da; “–Dostuna götürüyor.” cevabını verdi. Şeytan; “–Hayır, kesmeye götürüyor…” dedi. Hacer Vâlidemiz; “–O, oğlunu çok sever!” diye mukabele etti. Şeytan devamla; “–Allah emrettiği için boğazlayacakmış!” deyince Hacer Vâlidemiz; “–Eğer Allah -celle celâlühû- emretti ise güzel bir şeydir. Tevekkül ederiz.” dedi. Şeytan, Hacer Vâlidemiz’i aldatamayınca İsmail -aleyhisselâm-’ın yanına gitti. Bu sefer de O’na sordu: “–Baban seni nereye götürüyor biliyor musun?” İsmail -aleyhisselâm-; “–Rabbi’nin emrini îfâya..” dedi. Şeytan; “–Biliyorsun ki, seni kesmeye götürüyor!” diyerek vesvese vermeye çalıştı. Bunun üzerine Hazret-i İsmail; “–Defol mel’un! Biz, Rabbimiz’in emrini seve seve yerine getiririz!” şeklinde mukabele ile şeytanı kovdu. Onu taşladı. Şeytan İsmail -aleyhisselâm-’ı da kandıramamıştı. Bu sefer İbrahim -aleyhisselâm-’a döndü; “–Ey ihtiyar! Oğlunu nereye götürüyorsun? Şeytan seni rüyada kandırmış! O rüyalar şeytânîdir.” dedi. İbrahim -aleyhisselâm-; “–Sen şeytansın! Hemen yanımızdan uzaklaş!” dedi. Eline yedişer tane taş aldı ve şeytanı üç ayrı yerde taşladı. İbrahim -aleyhisselâm- oğlu Hazret-i İsmail’e bu işin hakikatini anlattı; “–Ey oğlum, rüyamda seni kurban etmekle emrolundum.” dedi. İsmail -aleyhisselâm-; “–Babacığım, bunu sana Allah mı emretti?” diye sordu. İbrahim -aleyhisselâm-; “–Evet!” dedi. Bunun üzerine İsmail -aleyhisselâm-; “–Babacığım! Sen emrolunduğun şeyi yap! İnşâallah beni sabredenlerden bulacaksın!” dedi. Canını fedâ etmeye hazır olduğunu bildirdi. O sırada İsmail -aleyhisselâm-, henüz yedi veya on üç yaşlarındaydı. Rivâyete göre Cebrâil -aleyhisselâm-’ın heyecanlandığı ve yetişmekte sıkıntı çektiği üç yerden biri, İbrahim -aleyhisselâm-’ın Hazret-i İsmail’i kurban etmek üzere bıçağı boğazına dayadığı an oldu. O an Cebrâil -aleyhisselâm- bıçağı köreltti. Teslîmiyetleri dolayısıyla, Hak katından ilâhî bir lütuf olarak kendilerine cennetten getirdiği koçun kurban edileceğini bildirdi. Böylece içli tekbirler arasında o koçu kurban ettiler. Hazreti İbrahim aleyhisselâm ve Hazreti İsmail aleyhisselâmı kandıramayan şeytanın bugün kandırdığı insanlaşmış şeytanlar kurbanı sorguluyor. Be zındıklar siz kurbanı sorgulayacağınıza önce insanlığını sorgulayın.