Sanırım önce trafikten başlayacağız. Kuyucak Belediyesinin Beşeylül Mahallesi girişindeki kavşağa yaptırmış olduğu trafik ışıklarının akşam üzeri yaz güneşinde özellikle Kuyucak’tan Nazilli istikametine giderken renklerinin fark edilmediği, bu nedenle yeni çıkan ledli trafik ışıkları ile değiştirilmesinin muhtemel trafik kazalarını önleyebileceği konusunda halkımızdan talepler var. Ülkemizde günde ortalama 3300 trafik kazası yaşandığı,18 kişinin bu kazalarda hayatını kaybettiği ve 840 kişinin yaralandığı ve zaman içinde bu yaralılardan önemli bir bölümünün engelli hale geldiği gerçeğinden hareketle bu talebi Kuyucak Belediye Başkanımız sayın Metin Ertürk’ün dikkatine sunuyorum.
Yine ateş çemberinin içinde bulunan ve yapılan bir takım hatalı politikalarla savunma gücünün zayıfladığını adeta cennet vatanımın işgale hazır hale geldiğini düşündüğüm bu günlerde katıksız Kuvvacı bölgemizin en güçlü araştırmacı yazarlarından Sabahattin Burhan Hocamın 02 Ağustos 2019 Cuma günü öğle saatlerinde gerçekleştirmiş olduğu ziyaretin şahsımı ziyadesiyle onurlandırdığını ,bu ziyaret nedeniyle 3 cilt “Yörük Ali Efe”, “Çakırcalı Mehmet Efe”, 2 cilt “Çete Ayşe”,”Toygar Esintileri”, “Çiftlikli Çete Kübra Efe” ve yazmış olduğu daha bir çok eserle 100 yıl önce gerçekleşen Yunan İşgali sırasında bölgemizde yaşanan zulümleri oldukça akıcı bir dille anlatan üstad Sabahattin Burhan’a teşekkür borçlu olduğumun bilinmesini isterim.
Kendi çocuklarımdan biliyorum. Çocuklarımız Ana sınıfında ne öğrenirlerse, hangi alışkanlıkları edinirlerse olgunluk çağına varana kadar bu alışkanlıkları sürdürüyorlar. Nerde gördüm hatırlamıyorum, geçenlerde bir anaokulunun girişinde miki fare ve benzeri resimler gördüm. Eğitimci değilim ancak eğitimcilerle sık sık bir araya gelen bir gazeteci olarak bu konuda fikrimi beyan etmeden geçmem çok zor. Zira Ulu Önder Atatürk’ün şu sözünün gerçekleşebilmesi için; ”Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Çocuklarımızın miki fare ve benzerlerinin değerleriyle değil, Nasrettin Hoca gibi, Hacivat Karagöz, Dede Korkut, Lokman Hekim, Mimar Sinan gibi kendi kültürümüze ait değerlerle yetişmelerinin gerektiğini düşünüyorum.
Okul Öncesi eğitim için devlet kendi kitaplarını okullara gönderiyor ancak dışarıdan alınan destek eğitim kitapları için bu konuda neşriyat hazırlayan yayın evlerinin çocuklarımızı öz kültürümüze döndürecek kitaplar hazırlamaları gerektiğine inanıyorum. Dünyanın en netameli coğrafyasında yabancı kültürüyle yetişecek çocuklarımız kutsal vatan topraklarımıza ne kadar sahip çıkabilir? Tartışılması gereken bir konu. Şahsen vatansever Okul Öncesi öğretmenlerimizin eğitime yeni başlayan çocuklarımızın kendi öz kültürümüze uygun bir eğitimle yetişmeleri konusunda yeterli hassasiyeti göstereceklerine yürekten inanıyorum. Zira çocuklarımıza temeli okul öncesi öğretmenlerimiz atıyorlar.
Bu arada okul öncesi ders kitaplarını hazırlayan Milli Eğitim Bakanlığı görevlilerinin de eğitim ve öğretime yeni başlayan çocuklarımıza temel bilgiler verilirken bu bilgilerin öz kültürümüze uygun milli bilgiler içeren kitaplar hazırlamaları gerektiği konusunda yeterince hassas davranmalarını beklemek hakkımızdır diye düşünüyorum. Mesela Okul Öncesi çocuklarımız için Google Teyze’de Miki-Fare Boyama Kitapları gördüm. Bizim çocuklarımız bu kitaplar yerine Nasrettin Hoca, Hacivat Karagöz, Mimar Sinan, Lokman Hekim, Dede Korkut ve benzerlerinin boyama kitaplarında ders işleyerek hafızalarına Miki-Fare yerine öz değerlerimizi yerleştirebilirler. Tabii önce bu konuda yayınevlerinin, neşriyatçıların bu kitapları ve benzerlerini okul öncesi çocuklarımız için hazırlamaları gerekiyor.
Okuma konusuna gelince Türkiye kitap okumada 86'ncı sırada. Ülkemizde kitap okuma oranı yüzde 0.1. Düşünün yüzde 1 bile değil. Türkiye’de 1000 kişiden 1 kişi kitap okuyor. Allah’tan gazete okuma konusunda iyi durumda sayılırız. Yüzde 20’lik gazete okuma oranıyla nerdeyse Avrupa’da bu konuda en önde biz varız. Ancak yeterli olduğunu düşünemiyorum. Şayet kitap okumada da yüzde 20 oranını yakalayabilirsek Türk halkı olarak yaşam kalitemizi daha da yukarılara taşıyabileceğimize yürekten inanıyorum. Mesela yerel idareler ya da devlet kurumları ayda 2 yada 3 kitap özeti getiren okurlar arasında düzenlenecek yarışmada oldukça hatırı sayılır hediyeler vererek halkımızı okuma konusunda şevke getirebilir. Şimdi aynı masada oturan 3 arkadaş ellerinde birer akıllı telefonla sohbet ediyorlar. Bu arada adına Kıraathane dediğimiz aslında tembelhane görevi gören Kahvehanelerimizde de birer kütüphane gibi kitap bulundurmaları da sağlanabilir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk; ”Çalışmadan,yorulmadan,öğrenmeden rahat yaşama yollarını aramayı alışkanlık haline getiren milletler, önce haysiyetlerini, sonra da istiklallerini kaybetmeye mahkumdurlar.” Demiş.. Bu söz aklıma geldikçe millet olarak ahvalimiz geliyor aklıma. Sanki bizi anlatmış Gazi Atatürk. Çalışmayı sevmiyoruz. Çalışacağız ama masa başı ehven iş olacak. Biraz gazete okuyoruz ama yaşadığımız beldedeki halk kütüphanesinden haberimiz yok. Sadece kütüphaneden değil tarihimizden de haberimiz yok. Hiç bir konuda merakımız yok. Öğrenmeyi kesinlikle istemiyoruz. Varsa yoksa akıllı telefonlar. Şahsi fikrimi sorarsanız arkadaşlar, Türk Halkının akıllı telefonlardan bir an önce kurtulması gerektiğini düşünüyorum. İnanın ülkemiz insanları için böylesi daha faydalı olacak
Oysa okumak isteyenler için sadece bölgemizde yaşananlar için yazılmış çok güzel kitaplar var. Burnumuzun dibinde Nazilli’de 100 yıl önce işgal sırasında yaşananları çok akıcı bir dille anlatabilen işinin ustası yazarlarımız var. Şahsen Ege’de yaşayan ve okuma yazması olan herkesin Üstat Sabahattin Burhan’ın yazmış olduğu 3 cilt “Yörük Ali Efe” kitapları ile araştırmacı Yazar İbrahim Kiraz’ın yazmış olduğu 4 cilt “Demirci Mehmet Efe” kitaplarını okumasının elzem olduğunu düşünüyorum. Bunları okuyan zaten aynı yazarların başka kitapları ile bölgemizdeki diğer şair ve yazarların araştırmasına girecektir diye düşünüyorum.
İnancım odur ki Arkadaşlar; Allah korusun Atalarımızın söylediği gibi düşman uyumuyor, her santimi şehit kanlarıyla sulanmış aziz vatan topraklarımız işgalin yüzüncü yılında ya da devamı yıllarda yeniden bir işgal girişimi ile karşılaşırsa sorumlusu elinde imkan varken okumayan, öğrenmeyen, araştırmayanlardır diye düşünüyorum.
Selam ve Saygılarımla.