Son günlerde siyasette yaşanan atışmaları ve söylemleri gördükçe Aydın’daki hizmet eksikliğini görmeye daha çok odaklanmak istiyorum. Çünkü farklı şehirlere gittikçe, “Neden bu hizmetler, bu çalışmalar, bu projeler Aydın’da yok?” diye sormadan edemiyorum.
Siirt’in yüzde 85 oranında doğalgaza kavuşması ve bu oranın 2026’da yüzde 95’e çıkarılmasının hedeflenmesi mi desem, yoksa bir yıllık asfalt ihale maliyetinden daha ucuza kendi asfalt plenti ve taş kırma tesisini kurmuş olması mı desem…
Ne desem bilemiyorum.
Ama şunu net söyleyebilirim: Aydın’da vatandaş artık tartışmalardan, polemiklerden ve siyasi kamplaşmalardan yorulmuş durumda. Çünkü hayat şartları her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Artık sabah işe gitmek için evinden çıkan bir Aydınlı, güne stresle başlıyor. Yollar köstebek yuvasını andırıyor, trafik çileye dönüşmüş durumda. Bozuk ekonomi ayrı dert, geçim sıkıntısı ayrı bir yük. Hava kirliliği ise cabası.
Akşam eve dönüş de sabahı aratmıyor. Aynı bozuk yollar, aynı trafik, aynı stres…
İnsanların yollarda konforu kalmadı, şehirde huzuru kalmadı. Sosyal yaşam sınırlı, kültürel etkinlikler yetersiz, sportif yaşam ise birkaç başlıkla geçiştiriliyor.
Oysa Aydın, sahip olduğu potansiyele rağmen sıradanlaşan bir şehir görüntüsü veriyor.
Tam da bu noktada, herkesin hafızasını tazelemesi gerekiyor.
31 Mart gecesi sandıklar kapandığında, hemen hemen seçilen tüm belediye başkanları aynı cümleyi kurmadı mı?
“Biz parti rozetlerini çıkardık. Oy veren de vermeyen de herkesin belediye başkanı olacağız.”
İşte bugün, o sözlerin yeniden hatırlanma zamanıdır.
14 Ağustos’ta Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun CHP’den AK Parti’ye geçmesi, elbette siyasetin doğal akışı içinde değerlendirilebilir. Ancak bu konunun sürekli gündemde tutulması, şehirde yaşanan gerçek sorunların üzerini örtmekten başka bir işe yaramıyor.
Bu tartışmalar ne bozuk yolları düzeltiyor, ne trafiği rahatlatıyor, ne de vatandaşın mutfağındaki yangını söndürüyor.
Siyasette nihai karar merci sandıktır. Vatandaş, kimin ne yaptığını, kimin hizmet ürettiğini, kimin bahane ürettiğini günü geldiğinde sandıkta zaten değerlendirir.
Bugün yapılması gereken; siyasi kimlikler üzerinden tartışmak değil, verilen sözlerin gereğini yerine getirmektir.
Aydın’ın artık kavgaya değil, hizmete ihtiyacı var.
Ulaşımdan altyapıya, sosyal hayattan kültürel ve sportif yaşama kadar şehrin her alanında somut adımlar bekleniyor.
Gençlerin şehirde kalmak isteyeceği, esnafın nefes alacağı, vatandaşın yolda, parkta, sokakta huzur bulacağı bir Aydın beklentisi her geçen gün büyüyor.
Siyaset, vatandaşın hayatını kolaylaştırdığı sürece anlamlıdır.
Aksi halde sadece gürültü üretir.
Aydınlı artık gürültü değil, çözüm istiyor.
Tartışmaların değil, icraatların konuşulduğu bir şehir istiyor.
Kısaca; 31 Mart gecesi verilen sözler unutulmasın, rozetler gerçekten çıkarılsın ve Aydın için artık laf değil, hizmet konuşulsun