Belediyelerin görevleri öncelikle halkın zorunlu ihtiyaçları olan su, imar, ulaşım ve kanalizasyon gibi çevre ve çevre sağlığı, kentsel alt yapı; temizlik ve katı atık; itfaiye, zabıta, acil yardım, kurtarma ve ambulans; defin ve mezarlık işlerini yapar. Ayrıca şehir içi trafik; ağaçlandırma, konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, park ve yeşil alanlar, sosyal hizmet ve yardım, mesleki beceri kazandırma; evlendirme, kentin ekonomik gelişmesi için yeni imar alanlarının açılması, istihdam yaratmak için gerekli plan ve projelerin desteklenmesi, yeni işletmelerin kurulması ve diğer istihdam alanlarının açılması için öncü girişimlerde bulunması ve bu tür girişimleri desteklemesi suretiyle ticaretin geliştirilmesi, kentin ekonomik alt yapısının güçlendirilmesi gibi hizmetleri yapar ya da yaptırır.
Belediyelerin görevleri gerek belediyeler kanunun da ve gerekse yerel ihtiyaçlar gereği bu hususlardan ibarettir. Bu hizmetleri sağlıklı yapabilmesi içinde LİYAKAT SAHİBİ kadrolar kurmak ve çalıştırmak zorundadır. Tabi ki, ilk liyakat sahibi olması gereken kişi belediye başkanı ve yardımcı ekibi olmalı, şayet bu kadrolarda liyakat yok ise diğerlerinin liyakatı hiçbir anlam ifade etmiyor.
Şimdi gelelim yazının başlığında yer alan “ Nazilli Belediyesinde neler oluyor?” meselesine; Nazilli de, bu günlerde halka kapıları kapatılmış bir başkanlık makamı ve ulaşılması mümkün olmayan bir başkan söz konusu. Belediye başkanı özel sekreterini randevu için aradığınızda öncelikle sizi sorguya çekiyor, haddini aşarak olmadık sorular soruyor ve soruların ardı arkası kesilmiyor… Sonra da verilen cevap başkan çok doludur, görüşmeniz mümkün değildir. Evet verilen cevap aynen bu.
Belediye hizmetlerine baktığınızda, genellikle İsabeyli-Dallıca yolu çok yoğun kullanılan ara yollardan biri olması nedeniyle çakır-çukurlardan gidilmiyor, araçlarda alt takım diye bir şey kalmıyor. Çevre temizliğine baktığınızda refüjlerde ve yol kenarlarından otlardan geçilmiyor. Örneğin İsabeyli mahallesine adeta üvey evlat muamelesi yapılıyor, İsabeyli deresi pislik içinde şehrin her noktasında kokmaya başladı, dere kenarları piknikçilerin pisliklerinden geçilmiyor, her şey dere kenarına atılıyor ve insanların suyun başında oturup dosdoğru bir düzenlemenin olmaması nedeniyle herkes kafasına göre takılıp, pisliğini bırakıp gidiyor, işin cabası Yeşildere mahallesindeki prina tesisi kokusu günün her saati mevcut ve suyun aktığı zamanlarda da belli günlerde prinanın pislikleri dereye akıtılıyor, arayan yok, soran yok.
Evet, makamlar hiç kimseye baki değil, bugün varsınız, yarın yoksunuz. Halka kapısını kapatanların sonunu hepimiz çok iyi biliyoruz, halkın tokatı başka hiçbir tokata benzemez. Hukuksuz, keyfi yönetimlerin ve yöneticilerin sonu malum… gerçeklerden kaçarak, oldu bittilerle sonuç elde edemezsiniz. Unutmayın o makamlar halkındır. Halktan kaçanlardan, makamları babasının malıymış gibi kullananlardan hukuksuzluk ve keyfilik içine girenlerden halk mutlaka hesap sorar.