Hukuk devletinde yaşayan toplumlarda genel olarak bütün toplum bireylerine yüklenen bazı görevler, kamu erki kullanılmak suretiyle, belli görevliler marifetiyle yürütülürler. Toplumdaki bütün bireyler adına yürütülen bu görevler, birer kamu görevidir; bu görevleri ifa eden kişiler kamu görevlileridir. Kamu görevinin ifası sırasında, bu görevin yerine getirilebilmesi için, bu göreve bağımlı olarak bir erk kullanılmaktadır. Bu erke, kamu gücü denir. Bu güç, görevini yerine getirebilmesi için, göreviyle bağlantılı olarak, kamu görevlisine tanınmış bir yetkidir. Dolayısıyla, kamu gücü; aslî olmayıp; türemiş bir yetkidir. Toplumdaki bütün bireyler adına yürütülen bir faaliyetin icrasına kamu hukuku usûlüne göre iştirak eden herkes, kamu görevlisidir. Kamu görevlisi statüsünün kazanılabilmesi için, kamu faaliyetinin yürütümüne kamu hukuku usûlüne göre, Anayasa’daki ifadeyle (1982 Any., m.128), “genel idare esaslarına göre” iştirak etmek gerekir. Kamu gücü kullanılarak, yasaların vermiş olduğu yetki sınırları dışına çıkılmak suretiyle gerçek yada tüzel kişilerin mağduriyetlerine yada kamu zararına neden olma suçu görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır. Görevi kötüye kullanma suçu ile kamu idaresinin disiplinli, dürüst ve etkin şekilde, hukuken belirlenen sınırlar çerçevesinde işlemesini sağlamak suretiyle kamu faaliyetlerinin gerek eşitlik gerek liyakat ilkeleri açısından adaletli şekilde yürütüldüğü hususunda, toplumun kamu idaresine duyduğu güven ve inanç korunmaktadır. Her kamu görevi kamu yararına olan bir hedefin elde edilmesine yönelik olup, görevin gereklerine aykırı davranılması, görevin yapılmaması veya geç yapılması halinde kamu yararına ulaşılamaması veya geç ulaşılması söz konusu olacağından, esas olarak bu suçun kamu yararını koruduğu da söylenebilir. Aynı zamanda kamu görevlisinin görevini yaparken kişilere ve kamuya zarar vermesinin önlenmek istendiği de dikkate alındığında, kamu otorite ve kuvvetini elinde bulunduranlara karşı kişiler ve kamu idaresinin ekonomik varlığının da ikincil olarak korunduğu söylenebilir (Handan Yokuş Sevuk). Kamu görevlisinin, “görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek”, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlaması halinde TCK m. 257/2’den ceza sorumluluğu doğar. Kamu görevlisinin görevinin gerektirdiği davranışı yapmaması veya geç yapması halinde ihmali hareketle görevi kötüye kullanma suçunu işlediğinden söz edilir . Görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için kamu görevlisi olan failin görevinin gereklerini aykırı davranmak suretiyle ya da ihmal veya gecikme göstererek yerine getirmemesi yeterli olmayıp, bu hareketlerin sonucunda kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanması gerekmektedir. Suçun oluşması için görevin gereklerini yerine getirmemenin, kişilerin mağduriyetine neden olması gerekir. Maddede geçen kişilerin mağduriyetine neden olma, gerçek ve tüzel kişilerin mağduriyeti olarak anlaşılmalıdır. Mağduriyet kavramı, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararla sınırlı olmayıp, bireysel hakların ihlali sonucunu doğuran her türlü davranışı ifade eder. Peki, üst amirinin verdiği emri hukuksuzca yerine getiren kamu görevlisinin durumu nasıl olacak? Kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareketinin amirinin emrinden kaynaklanması, söz konusu fiili hukuka uygun hale getirmeyecektir. Zira bilindiği gibi, Anayasa’nın 137. maddesinin 2. Fıkrası ile TCK’nın 24. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, konusu suç teşkil eden emirler hiçbir surette yerine getirilmez; aksi takdirde hem emri veren hem de emri yerine getiren sorumlu olur. Bu nedenle, kamu görevlisinin, amirinin emrine dayanarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi halinde, hem emri veren amir hem de emri yerine getiren kamu görevlisi, görevin gereklerine aykırı hareket etme suçundan dolayı sorumlu tutulacaklardır.(Güneş Okuyucu-Ergün) Bu sebeple kamu görevini ifa edenlerin yetki sınırları kanunlarla belirlenmiştir, hiçbir kamu görevlisinin yada kamu görevi ifade eden kişinin keyfi olarak kanun dışı hareket etmesi yada işlem yapması mümkün değildir. Şayet bu sınırlarının dışına çıkılması halinde kamu gücünün istismarını ve görevin kötü kullanılmasını önlemek için TCK.mad.257 ihdas edilmiştir. YAŞAR İLBAY