Savaş sebebiyle Türkiye’de yaşayan Suriyeliler, son zamanlarda yine tartışma mevzuu edilmektedir… Suriyelilere “Niçin buralarda eğleniyorlar da gidip ülkelerinde savaşmıyorlar, güçlü kuvvetli insanlar ortalıkta dolaşıyor, bugün ülkesini satan yarın bizi satar, savaştan korktukları için kaçtılar” gibi suçlamalar yöneltmektedir… Ülkemize gelen muhacir konumundaki misafirlerin elbette misafirliğe sığmayan davranış gösterenleri olacaktır… Vardır da… Ancak bu, mültecileri/muhacirleri işgal ordularının öncü kuvvetleri gibi gösterilmesi anlamına gelmez. Gelmemeli de… Bu gibi düşünce ve fiiller, karışıklık çıkartarak ülkemizi içte ve dışta zor duruma düşürme amacı taşımaktadır. *** Kışkırtmaya alet edilen yanlış bilinenlerin başında “VERGİLERİMİZLE MAAŞA BAĞLANDILAR”… Bu iddiaların asılsız olduğunu, belirli mihrakların halkı galeyana getirmek için devamlı gündeme getirildiğini ifade eden Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, twitter hesabından şu açıklamayı yapmıştı: “Kızılay@KIZILAYKART aracılığı ile geliri olmayan sivillere destek vermektedir. Bu desteğin tamamı Avrupa Birliği’nden gelmektedir. Bütçemizden çıkmadığı gibi ekonomimize de döviz katkısı olarak girmektedir.Bu destek suç oranlarını azaltmaktadır” *** Biz Türkler, misafirperverliğimiz ile övünürüz, değil mi? Haksız da değiliz… İşte, bazı yabancı seyyahların gözünden biz Türklerin misafirperverliği… "Türkleri tanıyan birisinin gözüne çarpan en güzel temel özelliklerden biri, onların misafirperverlikleridir. Bunu onların yaşadığı her yerde, herhangi bir paşadan dağ başında çadırda yaşayan Yörük Türkmen’ine kadar herkeste gördüm, hem de hiçbir karşılık beklemeden…" (Sir Charles Fellows) "Hiçbir zaman Türkler kadar misafirperver birileriyle karşılaşmadım. Her yanında Müslüman zarafet ve nezaketiyle halk, yabancıya kucak açar, Türk aleyhtarı yazarlar bile bu meziyetlerini teslim ederlerdi. En yoksul köyde bile 'misafir evi' denen bir ev bulunmaktadır." (J. H. A.Ubicini) “Türklerin hayır eserlerinin hayvanlara mahsus olanları bile mevcuttur. Her tarafta hayrat türü eserlerden geçilmez. Zengin Müslüman-Türkler bol bol sadaka verirler. Zaruretler ve ihtiyaçlarını dile getirmekten kaçınanları arayıp bulur, bilhassa onlara yardımdan büyük keyif alırlar.” (de Thevenot) “Fakir çobanlar dağ başlarında yolcuya yiyecek-içecek ikram eder, karşılık olarak onlardan herhangi bir şey talep etmezlerdi. Hatta Osmanlı köyünde yolcuya daha fazla ikram edilir, şehir ve kasabada ise bu ikram tam teşkilatlı yapılırdı.” (Kont Marsigli) “Türkler bol hayır yaparlar, hiçbir zaman bir kere bile olsa din farklılığına ve de kişinin geçmişine bakmazlar. Hayvanlara ve bitkilere mahsus hayrat da yaparlar. Mahallenin zengini, o mahallede ihtiyaç sahiplerinin hepsini himaye eder.”(Comte de Bonneval) *** Ama görünen o ki değerlerimizi yitireli bayağı olmuş… Artık, Muhacir/ Ensar ruhundan bahsetmiyorum bile… Bu değerlerimiz, mazide kalmış hatıralar gibi… Halbuki sadece biz Suriyelileri misafir etmedik ki… -Ki Suriyeliler, Osmanlı bakiyesi…- Tıpkı Balkanlar’daki… Kafkaslar’daki … Irak’taki kardeşlerimiz gibi… *** “İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü”nün resmî verilerine göre cumhuriyet tarihi boyunca tam 2.097.077 (iki milyon doksan yedi bin yetmiş yedi) Osmanlı bakiyesi kardeşimiz bu topraklara sığınmış ve vatandaşlık hakkı elde etmişlerdir. *** Türkiye’yi savaşın tarafı olmakla suçlayıp kahvehane muhabbetlerinde vatan kurtaranlar şunu bilmelidirler ki; Özgür Suriye Ordusu’nun yanında yer almasaydık birileri o topraklarda ameliyat yaparken biz de onları uzaktan izlemek zorunda kalabilirdik.. Bugün ülkemizi ve oralarda yaşayan Türkmen kardeşlerimizi tehdit eden nice gayrimeşru yapılanmalara karşı söz sahibi olmamız imkansızlaşırdı. Türkiye,Osmanlı bakiyesi Suriyeli kardeşlerimize Ensar ruhu ile sahip çıkmış, yaşadığımız büyük badirelerden de o mazlumların duasıyla selametle çıkmıştır. Sadece bu bile mazlum Suriyelilere sahip çıkmak için yeterli bir sebep olarak yetmez mi?.. *** Hülâsâ: Mülteciler üzerinden tefrika çıkartmak, istiklalimize vurulacak bir darbedir.