Cumartesi günü sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İktidarı döneminde sanırım 5. kez Aydın’a geldi.  Aydın’a son olarak 3 yıl önce gelmişti. Anketlerde AK Parti’nin dip yaptığı iddia edilen bir süreçte, soğuk bir kış gününde partili-partisiz herkes Aydın’daki bu kalabalığı konuşuyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aydın’da kendini kucaklayan kalabalığı görünce sanırım çok mutlu olmuştur. Aydın’dan mutlu ayrılmıştır.  AK Parti, 3 Kasım 2002 yılında yapılan genel seçimlerde aldığı yüzde 34 oyla iktidar olmuştu. İlk kez Aydın’a geldiğinde bile böyle bir kalabalık toplamamıştı. Cumhurbaşkanının, konuşma metnine girmek istemiyorum. Bitti denen AK Parti’nin Aydın’da hala milletin umudu olduğunu gördüm. Muhalefet partilerinin, Sayın Cumhurbaşkanının şahsına yapılan ağır saldırılara, milletin değerlerine hakaret etmesine vatandaşın prim vermediğini bu kalabalıkla gördüm.  Milletin, muhalefetten kendilerinden iktidar olduklarında neler yapacağını beklediğini sezdim. Özellikle terör konusunda kararlı davranış sergilemeleri bekliyor. Muhalefet partileri masa başında siyaset yapmaktan vazgeçmeli. Masa başında hükümet yıkıp, hükümet kurmaktan vazgeçmeli. Millet bunları yemiyor, istemiyor.  AK Parti’nin sahaya inerek, sıkmadık el çalmadık kapı kalmayacak politikasını muhalefet görmeli. Bundan ders almalı. Milletin değerlerini gelişi güzel saldırmamalı, bunun kendilerini ayakta tutamayacağını, iktidar yapamayacağını görmeli, anlamalı. Sayın Cumhurbaşkanı, Demokrasi şehidimiz dediği Adnan Menderes’in memleketi Aydın’da Yerel iktidar olmayı çok istedi. Aydın’a hizmet yağdıracağım dese de; Aydın halkı, yönetim yanlışlarından dolayı BU FIRSATI AK PARTİ’YE VERMEDİ.  20 yıl sonra Aydın, Sayın Cumhurbaşkanını coşkulu bir kalabalıkla ağırlanmasının mutluluğunu yaşadığını düşünüyorum.  Bu miting Türkiye’de çok konuşulur. AK Parti teşkilatları bu mitingle sınıfı geçmiş. Aydın il ve ilçe teşkilatlarının başarılı bir çalışma sonucunda başarıya ulaştığını, coşkulu kalabalıkla Cumhurbaşkanın Aydın’dan mutlu ayrıldığını, düşünüyorum. AK Parti Nazilli İlçe Başkanı Av. Mustafa Abak’ın sadece Nazilli ve köylerinden saat 13.05 itibari ile özel araçlar hariç. 154 aracın Aydın’a miting alanına gittiği ifade etmesi bu çalışma sonucudur. Aydın mitingi, AK Parti teşkilatlarının üzerine aldığı görevi eksiz yapmanın disiplinli çalışmanın ürünü. Bu kalabalık, miting ile AK Parti’nin hala milletin umudu olduğunu gördük. **  TERÖRE KARŞI; KARARLI VE ADALETLİ OLMALIYIZ! Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, HDP Milletvekili SEMRA GÜZEL’İN terörist sevgilisi ile birlikte resim çektirmesini şiddetle eleştirip; “TBMM ÇATISI ALTINA GİRMEKLE TERÖRİST SIFATINIZ KAYBOLMAZ” dedi.  Ağzına sağlık Sayın Bakanım. Hatta bu vekilin PKK kamplarına gittiğinin, resimleri de yayınlandı.  Çok üzüntü verici olay. Bu durum karşısında bazı parti liderlerinin suskunluğu anlamak mümkün değil. Üzücü bir durum.  Bugün bunu yapıyoruz. Dün ise, İMRALI’DA CANİNİN masada karşısına oturan yine biz değil miydik.. HDP ile mücadelede adeta çifte standart uyguluyoruz. Bunlar bize yakışmıyor. HDP’ye pirim veriyoruz. BİZİM İÇ ÇEKİŞMELERİMİZDEN YARARLANIP, BÖLÜCÜLÜK YAPIYORLAR. Neden, bunun farkına varamıyoruz. Asıl tehlike burada. Çok çok dikkatli olmalıyız.  Hatırlarsınız. Zamanında Abdullah Öcalan’a “Sayın demek” yasaktı, suçtu.  Ne yazık ki son seçimlerde kardeşini televizyona çıkarıp, mesajını yayınlama noktasına geldik. Neden bunları yapıyoruz? Terörle mücadele. Adaletli ve kararlı olmalıyız. Ancak, böyle terörü yok ederiz. **  TERÖRLE MÜCADELEDE, ÇİFTE STANDART OLMAZ! FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’de terörist değil mi? 15 Temmuz’da devleti ele geçirmeye kalkıştı. T.C. Hükümetini yıkmaya çalıştı.  Teröristin, küçüğü büyüğü, az tehlikelisi çok tehlikeli, diye bir ayrımı olmaz. Terörist teröristtir. Hepsinin hedefi devletimizi yıkmak, milli birliğimizi yok etmek değil mi? Peki. Geçmişte Fetullah Gülen’le resim çektirenler yok mu?  Amerika’ya yanına ziyarete gidenler, elini-ayağını öpenler yok mu? Yüzlercesi binlercesi var. Herkeste bunu biliyor. Bunlar boy boy gazetelerde yayınlanmadı mı? Bunlar için ne işlem yapıldı?  Peki bu ziyareti yapanlar, Sayın Bakanın dediği gibi masumiyet mi kazanıyor?  Böyle bir anlayış olabilir mi? Terörü, bu anlayışla yenebilir miyiz? Bunlar için ne işlem yapıldı. Çifte standart bir anlayışla, terörü bertaraf edemeyiz. Terörle, ayrım yapmadan topyekûn mücadele edilmesi gerekmiyor mu?  HDP, bir terör kaynağı ise teröristleri içinde barındırıyorsa herkes kendisine HDP ile ilişkilerine çeki düzen vermesi gerekmiyor mu? HDP’ye verilecek taviz dün olduğu gibi bugünde milli birliğimizden verilen taviz olur, unutmayın. O zamanda, HERGÜN GELEN ŞEHİTLERİMİZİN VEBALİNDEN KİMSE, KENDİNİ KURTARAMAZ. ** GÜNÜMÜZ SİYASET ‘DİP’ YAPTI! Türk siyasetinde ayakta kalmak her babayiğidin harcı değil.  Bizdeki kadar ALİ CENGİZ ve BİZANS oyunlarının sergilendiği siyaset ortamı nerede görülür? Hangi ülkede yaşanır, bilmiyorum? Kavga, iftira, hakaret, ne isterseniz fazlasıyla mevcut. Siyaset hizmet alanı olmaktan çıktı. Bunun son örneğini de maalesef hükümetin sözcüsü gibi hareket eden partisi adına bir şey üretemeyen MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli verdi.  Ne diyor? Sayın Bahçeli; her zaman olduğu gibi yine hükümet sözcüsü gibi CHP’ye çatıyor. Diyor ki; “CHP, BAĞ BAĞIŞLAR GİBİ SOKAĞA ÇIKMAYACAĞIZ DİYOR. GEÇİNİZ, BU BEYLİK LAFLARI BEYLER. DÖKÜLSENİZ NE YAZAR? DÖKÜLMESENİZ NE ÇIKAR? SOKAKTA GELECEK ARAYANLAR BUNA BİN PİŞMAN OLUR” diyor.  Bu provokatif demeçler, böyle milleti geren, ayrıştıran demeçler bize ne kazandırır bilmiyorum?  Böyle bir demeç veren başka parti lideri de yok. Sayın Bahçeli’nin hayali suçlu yaratma tahrikleri ne işe yarar bilmiyorum.  Sayın Bahçeli, partisinin eridiğinin farkına bile değil. Her milliyetçi, ALPASLAN TÜRKEŞ’İN MHP’sini arıyor. İster istemez aklıma, YALANCI KABADAYI fıkrası geldi.  Kısaca anlatayım; - Her gün içip içip, köy meydanına gelen minyon tipli genç; meydanın ortasında, “VARMI.. ULAN, BANA YAN BAKAN” diye nara atarmış,  Herkes deli bela, şeytana uymayayım anlayışla, için için gülümseyip, bu gence ses çıkarmaz, karşılık vermezmiş.. Yine bir gün içip meydana gelen genç aynı narayı atar. O anda kahvede oturan yine içkili olan 2 METRE BOYUNDAKİ BABAYİĞİT BİR GENCİN ZORUNA GİDER.  Oturduğu yerden kalkar, gencin yanına gidip, gencin omuzuna dokunur. “BANA BAK, SEN NE DİYORSUN? BİRDAHA SÖYLESENE” der. Yanında duran, 2 metre boyunda ÇINAR AĞACI GİBİ duran adamı ayaklarından başına kadar süzer, sonra da,  VARMI ABİME YAN BAKAN diye, olanca kuvveti ile narayı atar..”  Bizde işler hep böyle oluyor. Kanat altına sığınanlar böyle efelik yapmayı çok sever.  Anlayana, kıssadan hisse diyorum.