Kıymetli okurlarım merhaba. Sohbetimize bu defa, en son söyleyeceklerimi hemen sizlerle paylaşarak başlamak istiyorum. Ben ekoturizm genel müdürlüğünün daha fazla zaman kaybedilmeden kurulmasının Türkiye için elzem olduğunu düşünüyorum. Ancak teklifim Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulması yönünde. Sebebine gelince, kurulmasını teklif ettiğim genel müdürlüğün taşra teşkilatlarında büyük değişiklikler yapılmasına gerek kalmayacağını düşünüyorum. Herhalde en önemlisi de, Türkiye’nin ekoturizm kaynaklarının, bir hesaplama yapmadım, ancak tahminime göre yüzde 80-90’ı Tarım ve Orman Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sorumluluğundaki alanlarıdır. Azda olsa Kültür ve Turizm Bakanlığına ait alanlar da olabilir. Üç bakanlık arasında kurulacak eşgüdümle, yeni genel müdürlük, sıkıntıya mahal vermeden kuruluşunu tekemmül ettirecektir. Genel Müdürlükte ısrarcı değilim. Biliyorsunuz ağaçlandırma, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünün bünyesinden alınıp Orman Genel Müdürlüğünde güçlendirilmiş bir daire başkanlığına dönüştürüldü. Ben bir silvikültücü olarak bunu istermiydim; hayır. Zararlı mı olmuştur? Bu soruya da cevabım; hayır. Teferruata girmiyorum. Fakat ekoturizmin ülkelerin bütçesine hergeçen yıl yüzde 40’lara varan bir artışla katkıya devam etmesi, ülkemizin kaynak zenginliği, bana gereklerini yaparsak ekotrurizmde güzel günlerin bizi beklediğini söylüyor. İki teklifimi özetleyerek aşağıda yazdım. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere yetkili ve etkili makam ve mevkilerdeki yöneticilerimizin takdirlerine arz ediyorum. 1.     Teklifim: Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde, mümkün olan en kısa zamanda EKOTURİZM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ kurulmalıdır. Yeni Genel Müdürlük, OGM sorumluluğundaki 1591 mesire yeri-kent ormanı, Rekreasyon ve Ekoturizm İşletme Sınıfı olarak ayrılan 117.521,8 hektar alan ve Türkiye’de halen tefrik-tescili yapılmış rekreasyon ve ekoturizme tahsisli/tahsissiz bütün korunan alanların sevk ve idaresiyle görevlendirilmelidir.   2.     Teklifm: 1. Teklifim olur bulmazsa, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bünyesinde, güçlendirilmiş EKOTURİZM DAİRE BAŞKANLIĞI kurulmalıdır. Yeni Daire Başkanlığı, OGM sorumluluğundaki 1591 mesire yeri-kent ormanı, Rekreasyon ve Ekoturizm İşletme Sınıfı olarak ayrılan 117.521,8 hektar alan ve Türkiye’de halen tefrik-tescili yapılmış rekreasyon ve ekoturizme tahsisli/tahsissiz bütün korunan alanların sevk ve idaresiyle görevlendirilmelidir. Bugünkü yazımızda biraz turizm, biraz ormancılık, sonra da biraz ekoturizm konuşup konuyu yukarıda kısa özetini sunduğum temennimle bitirmek istiyorum. Bu makalem, inşaallah sıkılmadan okuyacağınız ve istifade ettim diyebileceğiniz bir yazı olur. Turizm disiplini ve sektöründe hemen herkesin dilinden hiç düşürmedikleri iki kavramdır “rekreasyon” ve “turizm”. Bu kavramları gördüğünüz hemen her yazıda ilaveten “serbest zaman” ve “boş zaman” kavramları karşınıza çıkar. İzninizle biraz, bu kavramları irdelemek isterim. Her birey, gününün bir kısmını yaşamsal mecburiyetlerini yapmak; örneğin yemek-içmek, tuvalete gitmek, ev işleri yapmak, ibadet etmek, uyumak, okula/kursa gitmek, özetle kaliteli bir yaşamın gerektirdiği parayı kazanmak ve emeklilik yıllarında ihtiyaç duyacağı maaşı hak etmek için iş hatta işlerde çalışırken geçirmektedir. Güniçi yaşamsal mecburiyetler için harcanan zamandan geriye kalan zamanı serbest zaman olarak değerlendiriyorum. Fakat serbest zamanda insanlar yine de serbest değildir. Sosyal sorumluluklarının (akraba-hısım, eş-dost, hasta, taziye ziyareti, çocuklarları kreşe, okula bırakma, ödevlerinde yardımcı olma ya da ebeveyn ve diğer büyüklerle ilgilenme, onların bakımını ve özellikle dışarı iş ve işlemlerini yapmak, sevgi ve huzur evlerini ziyaret gibi) tamamını serbest zamanlarında yapmaktadırlar. Boş zaman (Bu zamanda, hoşa giden eylemler yapıldığından “hoş zaman”denmesini öneriyorum.), insanın sadece rahatlamak-eğlenmek-dinlenmek-bedenen ve ruhen yenilenmek için serbest zaman içinde kendine ayırdığı özel zamanlardır. Mesela güniçinde, sözgelimi sabahları saat 06:00-07:00 arası ya da akşam 18:00-19:00 arasını boş (hoş) zamanımız olarak ayırıp, müsait olduğunda yürüyüş yapabiliriz. Haftanın belli gün ve saatlerinde yüzmeye gidebiliriz yahut halı sahada maç yapabiliriz. Yine seçeceğiniz bir zamanda pul koleksiyonumuzla zaman geçirebilir, hobi (hoş) bahçesinizde çalışabiliriz. Türk insanı bu tip eylemlerini çoğunlukla hafta sonu, dini ve milli bayram tatilleri ile yıllık izinde olduğu günlere ertelemekte; çoğunlukla da yapamadığı için spordan uzak yaşamaktadır. İşte boş (hoş) zamanda yapılan aktiviteleri (örneğin piknik, ata binme, rafting yapma, kayak yapma, balonla uçma dahil ne yaparsanız yapınız), günübirlik yaptıysanız buna rekreasyon diyoruz. Rekreasyonu evinizin içinde veya bahçesinde de yapabilirsiniz ya da yaşadığınzı yerden uzağa seyahat edip oradaki rekreasyon alanında/alanlarında da yapmanız mümkündür. Ben seyahat etmeden evde veya yaşanılan yer sınırları dahilinde yapılan rekreasyon tipi için “seyahatsiz rekreasyon”, ikamet ettiğiniz örneğin İncirliova’dan (10 km) ya da Yenihisar’dan (123 km) ayrılıp Aydın Gençlik Merkezinde sportif faaliyetlerde bulunup aynı gün evinize geri dönerek yaptığınız rekreasyon için “seyahatli rekreasyon” kavramının kullanılmasını teklif ediyorum. Bakalım bu teklifim ne kadar değerlendirlecek, bekleyip göreceğiz. Aydın’a gittiğiniz gün eve dönmeyip Davutlar Milli Parkına gitseniz ve oradaki çadır kamp yerinde bir aile çadırı alıp iki gün orada kalsanız, doğa yürüyüşü yapsanız, denizde yüzseniz, tekne kiralayıp denize açılsanız olta ile balık tutsanız, teknede pişirip yeseniz ve akşama da İncirliova ya da Yenihisar’daki evinize dönseniz, yaptıklarınız bu defa turizm olmaktadır. Boş (hoş) zamanın uzunluğu ve bu zamanda yapılan etkinlikler insandan insana değişmektedir. Değişmeyen ortak istek, serbest bir zamanı hoş zamana çeviren, hoşunuza giden aktivitelerle geçirme, eğlenme-dinlenme ve bedenen-ruhen yenilenme arzu ve isteğidir. Nerdeyse ortak diyebileceğim tercih ise, kahır ekseriyetle bu faailiyetler için mekân olarak doğanın seçilmesidir. İnsanlar yine büyük çoğunlukla doğa olarak da ağaçlık alanları ya da ormanları işaret etmektedir. İlk fırsatta doğaya kaçmak için neler vermeyiz değil mi? Stresle baş etmenin birden çok yolu-yöntemi var; ancak insanlar öncelikle rekreasyon ve turizm yapmayı seçiyorlar. Bunun için gereken ne? Yaşam kalitesini yükselten ekonomik güç ve boş (hoş) zaman. Bu çağın insanı için boş (hoş) zaman sıkıntısı, kanımca yok. Sorun serbest zamanları kullanmayı bilmemek. Şimdi birer cümleyle rekreasyon ve turizm konuları işlenirken kullanılan diğer kavrmaları özetleyip asıl konumuz Türkiye’de Ekoturizm Genel Müdürlüğüne ihtiyacımız var mı? sorusunun yanıtını aramaya başlayalım. 2004 yılında SDÜ Orman Fakültesi yayını olarak basılan “Silvikültürün Temel Esasları“ kitabımızın 12. sayfasında ormanı şöyle tanımlamışız; «Kendine özgü bir iklim ve toprak şartları oluşturabilecek kadar genişlikte bir alanı kaplayan ağaçların, ağaççıkların, çalıların, otsu bitkilerin, mantarların, toprak üstü ve altında yaşayan diğer makro ve mikro fauna ve flora elemanlarının, canlı ve cansız yaşama alanlarıylabirlikte kurdukları bir sosyal birim veya ilişkiler bütünlüğüne orman denir.» Uygulamalı orman ekoloğu (silvikültürcü) ve ekoturizm uzmanı değerlendirmelerime göre ekoturizm bir turizm türü değildir. Dünden bugüne değişim gösteren turizm anlayışlarından birisidir ve üç temel ilkeye göre deneyimlenen çeşitli turistik eylemlerden oluşur. İlkeleri: 1- Doğa temelli turizm (Ağırlıklı Olarak Doğada İlkesi), 2- Ağırlıklı olarak doğayı, yerel kültürü ve kullanılan diğer bütün kaynakları koruyarak turizm (Koruyamayacaksan Dokunma İlkesi) ve 3- Girdilerin öncelik ve çoğunlukla yerelde kalmasını sağlayan turizm (Kazanç Önceklikle ve Çoğunlukla Yerelde İlkesi). Ekoturizm Anlayışıyla Deneyimlenen Turizm Türleri: 1- Doğa Turizmi, 2- Macera Turizmi, 3- Kırsal Turizm, 4- Miras (Tarihi-Kültürel-Doğal) Turizmi, 5- Kırsal Turizm, 6- Etkinlik (Nostaljik Mekan Sunumu-Toplantı- Festival- Sergi-Yarışma vd etkinlikler) Turizmi ve 7- Kaplıca ve Sağlık Turizmi Milli parkları ve tabiat parklarını ziyaretinizi (doğa turizmi), daimi yaşadığınız yerden sadece boş (hoş) zamanınızı değerlendirmek, eğlenmek, dinlenmek; iki kelimeyle, “ruhen-bedenen yenilenmek” için yapmış, akşama tekrar devamlı yaşadığınız yere dönmüşseniz, yaptığınız bu eylemin adı “orman rekreasyonu”dur. Akşam daimi yaşadığınız yere dönmeyip, herhangi bir yerde en az bir gece geçirip, ertesi veya başka günlerde evinize geri dönerseniz, bu defa yaptığınız faaliyet, “orman ekoturizmi” olur. Türkiye’deki pekçok mesleğin yasası maalesef hâlâ yok. Fakat Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği hakkında çıkarılan 5531 SY 08 Temmuz 2006’dan beri yürürlükte olup, Orman Mühendislerine verilen hak ve sorumlulukların sınırları bu yasayla çizilmiş bulunmaktadır. Bunlardan orman rekreasyonu ve orman ekoturizmine ,ilişkin konuların belirtildiği 4. Maddenin a fıkrasının 10., 11. ve 12. bentleri, özgün ifadelerle aşağıda verilmiştir: MADDE 4- Mesleğin konuları uzmanlık alanlarına göre aşağıda gösterilmiştir:
a) Orman mühendislerinin faaliyet konuları şunlardır: 10) Orman alanlarında av ve yaban hayvanlarının çoğaltılması, envanter çalışmaları ile orman ekosistemleriyle doğrudan ya da dolaylı habitat bağlantısı olan yaban hayvanlarına ilişkin olarak avlak, koruma alanı ve rezerv alanı tefriki, plânlaması, tesisi, yönetimi işlerini yapmak. 11) Orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, etüt, envanter, plânlama ve projelendirme çalışmalarını yapmak. 12) Millî parklar, orman içi dinlenme ve mesire yerleri ile orman içi rekreasyon alanlarının tespit, tefrik, envanter ve düzenlenmesi, rekreasyon yönetimi ve işletmeciliği, uzun devreli gelişme plânı çalışmaları, ağaç röleve plânları yapmak.» Bu amir hükümler belirtmektedir ki, orman rekreasyonu ve orman ekoturizmi alanlarında sorumluluk almaya yetkili meslek, Orman Mühendisliğidir. Rekreasyon Yönetimi ve Turizmin diğer alanları dahil hiçbir meslek sahibi orman ekosistemlerinde rekreasyon ve turizmle ilgili herhangi bir çalışmayı tek başına yapamaz. Fakat Orman Mühendisi yapar. Peki bu durum, yasa var ve yürürlükte, dolayısıyla hukuki. Ancak bilimsel mi? Ben bir bilim insanıyım. Kesinlikle hayır. Neden mi? Misal, kısmetmiş öncülük ettik ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesinde 2014 yılından beri, Giresun Üniversitesinde 2018’den beri; İzmir’de Ekoturizm, Giresun’da Ekoturizm Rehberliği Yüksek Lisans Programlarını açtık ve her ikisi de aktiftir. Keza Giresun’da açtığımız programın ardından Şırnak Üniversitesinde ve Necmettin Erbakan Üniversitesinde de Ekoturizm Rehberliği Yüksek Lisans Programları açıldı ve onlar da aktiftir. Bu programlara orman mühendisliği, yaban hayatı ekolojisi ve yönetimi, peyzaj mimarlığı ve coğrafya bölümlerinden de öğrenci alınmaktadır. Ayrıca Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Online Sertifika Programlarından birisi de “Ekoturizm Uzmanlığı Sertifika Programı”dır. Altmış yaşını doldurmak üzere olduğum günlerde, Temmuz-Ağustos 2020 döneminde şahsen ben de bu sertifika programına katıldım ve “Ekoturizm Uzmanı” ünvanı aldım. Önmüzdeki yıl kısmetse Ekoturizm Doktora Progamının Giresun Üniversitesinde açılmasını ümit ediyoruz. Sözün kısası, ekoturizm alanında bu gelişmeler olurken orman rekreasyonu ve orman ekoturizmi alanlarında lisansüstü öğrenim görmüş bu insanlarımızdan faydalanmayı düşünmek hata mıdır? Doğrusu ne? diyecekseniz yazımın ikinci bölümünde bana göre ne olduğunu anlatacağım…