İçinde bulunduğumuz bu Anadolu toprakları, Birliğin, bütünlüğün ve aile geleneğinin bizlere ATALARIMIZDAN kalan bir mirasıdır. O bakımdan bu topraklarda yaşayan her bir yetişkinin sorumluluğu diğer toplumlara nazaran daha fazladır. Çünkü bizim topraklarımız, Mevlana’nın hoşgörüsüyle, Veysel’in aşkıyla, Karacaoğlan’ın naralarıyla yoğrulmuştur. Gün geçmiyor ki intihar olaylarının ardı arkası kesilmiyor. Daha iki gün önce üniversiteli bir kız evladı, kimi kaynaklara göre yemek parası olmadığı için, kimi kaynaklara göre de psikolojik sebeplerle yüzme bilmediği halde kara kışta denize atlayarak intihar ediyor. Hepimiz kahrolduk. Bu talihsiz olayda suçlu aramaktan çok her fert kendi sorumluluğunu bilmelidir. Sosyal devlet, sosyal belediyecilik, sosyal üniversite sistemimiz, bu evladımızın canını kurtarmaya maalesef yetmemiştir. Nur ol Sibel… Bu topraklar ve üzerinde yaşayan bizler başaramadık! Başaramadık seni hayatta tutmaya. Seni dinlemedi belki yakınındakiler, hep olacaksın sandılar belki. Kimi kaynaklar aç olduğun için gittiğini söylüyor. Eğer öyleyse ülkemde insanlık kuma gömmüştür zaten kendini. Öyle ya da böyle gittin ya evlat, ben utanıyorum… Sibel sessizce gitmedi belki ama kendini feda etti yavrucak. İki gündür öğrencileri yemek yesin diye maaşını bağışlayan fedakar hocaları fark ettirdi bize. Kendi işyerlerinde parası olmayan öğrencilere ‘ misafirinizim’ deyip istediğiniz yemeği yiyebilirsiniz diyen esnaflar tanıdık sayende, Bir belediyenin de sembolik olarak 1 TL karşılığında öğrencilere çorba satışı kampanyasının ilham kaynağı oldu gidişin.   *** Üniversite öğrencilerinin en büyük sorunu hiç şüphesiz PARASIZLIKTIR. Yıllarca üniversite öğrencileriyle çalıştım. Gün geçtikçe vahşi kapitalizm gerek ülkemizi gerekse global dünyayı kör girdabına almışken ondan etkilenmemesi ne mümkün tazecik evlatların. Attığın her adım para, barınma para, aidat para, yediğin para, içtiğin para, kitap para, yol para, telefon para, internet para, giyecek para… Para para para…. Ya aileden gelen para??? Aile dişinden tırnağından biriktirip evladım okusun diye gönderdiği para yetiyor mu sanıyorsunuz? Çoğumuz zaman zaman eleştirsek te üniversite öğrencilerinin yanlış tutumlarını, Acaba toplum olarak onların yaşam geçmişlerine ne kattığımızı da düşünmeden edemiyor insan. Onlar bizim de evlatlarımız. Üç-beş öğrenci birleşip ödersiniz diyerek, durulmayacak evlere fahiş fiyatlara kiraya veren insan, Açık söylüyorum, İNSAFI VE VİCDANI OLMAYAN insandır. Öğrencilerin de hataları yok mu, suiistimal etmiyor mu bazıları yapılan iyilikleri? Tabii ki ediyorlar ama tek çözüm eğitim! Eğitim, prensipli ve bilinçli yapılmalıdır. Ülkemizdeki okullarda sosyokültürel ve psikokültürel ağırlıklı dersler artırılmalıdır. Almanya’da bir çocuk doğunca, Alman devleti, biyolojik anne ve babayı kontrol altına alıyor.  Çocuğun Alman kimliği taşıdığını ve bu çocuğun bakımından yetişmesine, okumasından çalışmasına kadar devlet olarak gerektiğinde ben müdahil olacağım diyor.  Hatta ve hatta, ileride çocuğun hangi mesleği yapacağını, siz değil ben karar veririm diyor.  Öğrenci küçük yaşta, danışman öğretmenler denetiminde şirketlerde staj yapıyor, kafalarındaki meslek grubunu belirliyor ve yönlendiriliyor. İşte sosyal devletçilik böyle olmalıdır.  Öğrenciler cep harçlıklarını çalışarak, kendileri çıkarıyorlar. Özellikle üniversite öğrencilerinin hemen hemen hepsi çalışıyorlar. Bizdeki gibi okul bitip iş hayatına geçince sudan çıkmış balık misali, bocalamıyorlar. Sibel gibi intihar etmiyor, canlarına kıymadan önce de hesabımda 1 TL var, iş de bulamadım’ diye paylaşımlar yapmıyor hiçbiri. Sibel sen gittin ama belki bizi kendimize getirdin. Tüm insanlığa çağrımdır. Birlik olma zamanıdır. Birlik olmayı başaramayan ülkelerin düştüğü durumları hepiniz biliyorsunuz. Biz evlatlarımızı baş tacı etmeliyiz. Onlar da genç beyinleriyle ülkeyi! Sağlıcakla…