Üç beş gün önce Hatay Milletvekili kendisine 24 bin kişinin baş vuruda bulunarak, iş istediğini televizyonlardan açıkladı. Siyasilerin gözünü hırs bürümüş. Sayın vekil bunu nasıl gördü hayret ediyorum. Koltuklarını kaybetme korkusundan ülke gerçeklerini göz ardı etmekten geri kalmıyorlar. Milletvekili, Hatay’da işsizlik oranının yüzde 37’lere ulaştığını ifade edip; “Biz hala siyasi kavga peşindeyiz” dedi. İster istemez Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi aklıma geldi. Gençliğe hitabesinde ne diyor, Atatürk? “Ülke yönetiminde söz sahibi olanlar GAFLET, DELALET ve hatta İHANET içinde olabilirler” demiyor mu? Günümüz Türkiye’sini Atatürk’ün bu sözü ile bağdaştırdığım da örtüştüğünü üzülerek görüyorum. Uyanın diyorum siyasi iradeye… Ülke kuşatılıyor. İşsizlik almış başını gidiyor, ahlak çökmüş, çökmek üzere ne yazık ki bunları ne gören var, ne de duyan. Yazık ediyorsunuz ülkemize, bunu unutmayın! ** OTURUM NEYİ DEĞİŞTİRECEK? Bu yazımı Pazar günü yazıyorum saat 15.00. 6 saat sonra sayın Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu televizyonlarda karşılıklı oturup İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtlayacaklar. Kimse kavga, atışma beklemesin. Her ikisi de İstanbul için projelerini açıklayacaklar. Her ikisi de babacan tavırlı sevecen pozitif insanlar. Millet hangisinin inandırıcı olduğuna bakacak. Bu nedenle iki Başkan Adayı, topluma gülücük ve sempati dağıtacak. Eğer bu yerel seçim olmayıp genel seçim olsaydı. Bu ikilinin yerine Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu olsaydı siz o zaman seyrederdiniz cümbüşü. Zaten öyle olsaydı bir araya gelmeleri mümkün değildi. Siz esas Pazartesi’den sonra gazetelerde şaha kalkacak haberlere bir bakın. Kimi İmamoğlu’na kimi Yıldırım’a puanlar verecek, şans verip puanlar dağıtacak. Gecenin galibi şuydu, buydu diye ahkam kesecekler. Bana göre seçim devletin tüm imkanları ile millet arasında geçecek. Galibini sorarsanız herkese göre farklı olacak. ** NEYİ KINIYORSUN KARDEŞİM? Aslında geride kalan, yaşanan bir konuyu temcit pilavı gibi tekrar konuşmak istemem. Nazilli Belediyespor kongresi öncesi taraftarlarda ve yöneticilerde gergin bir hava oluşmuştu. Bazı gurupların, kongreye geleceği ihbarını alan yetkililer kongre salonunda ve sosyal tesis çevresinde güvenlik tedbirlerinin alındığını öğrendim. Kongreye ilgide fazlaydı. 5 maddelik kongrenin dilek ve temenniler bölümünde malum olduğu üzere, kulüple ilgili düşünce ve dilekler konuşulur ne var ki, konuşmacılar basına çatarak, basını devamlı tahrik ederek konuştular. Belki de hedeflerinde olay çıkarmak vardı. Ancak herkes aklı selimdi. Bu arada basın mensupları kendilerine sataşan konuşmacıya karşı söz istediler. Hangi genel kurulda konuşmacı sataşıyor diye karşısındakine söz verilir. Böyle bir şey olur mu? Ayrıca bu kişi üye olmayan bir gazeteci olursa, bu mümkün olmaz. Bende gereğini yaptım söz vermedim. Bu gazeteci bana söz vermediğim için, “Sizi kınıyorum” dedi. Sadece gülümsedim. Bırakın benden özür dilemesini herkes görevini bilsin, onu yapsın o yeter. Biz nede olsa abiyiz.