14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimleri geride kaldı. Henüz Cumhurbaşkanı belirlenemedi. 28 Mayıs'ı dört gözle bekliyoruz. Karacasu'da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu ve milletvekili seçimlerinde CHP birinci parti çıktı. Kemal Kılıçdaroğlu 5 bin 946(Yüzde 47), oy alırken Recep Tayyip Erdoğan 5 bin 689(Yüzde 45) oy aldı. Milletvekiliği seçimlerinde ise CHP 4 bin 489, AK Parti 4 bin 211, MHP bin 199, İYİ Parti bin 424 oy aldı. Gördüğünüz gibi ilk iki arasında fark öyle fazla değil.
**
Son dönemde AK Parti'nin kalesi olarak görülen Kuyucak (Yüzde 49) ve Buharkent (Yüzde 50) sonuçlarına baktığımızda Kemal Kılıçdaroğlu'na Karacasu'dan daha fazla oy çıktığını görüyoruz. İki dönem CHP iktidarı yaşamış diğer ilçeler gibi AK Parti'nin kalesi tanımlaması yapılamayacak Karacasu'nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kuyucak ve Buharkent'in gerisinde kalması neyin göstergesidir. İlçe siyasetine kafa yoranların incelemesi gereken bir konu.
**
Her ne kadar Karacasu'da Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu ve CHP'ye Türkiye ortalamasının üzerinde oy çıkmış olsa da Kuyucak ve Buharkent'le karşılaştırdığımızda Karacasu'nun geride kaldığını görüyoruz. Ben bunu CHP ve İYİ Parti teşkilatlarının yeterli çalışmamasına bağlıyorum. Karacasu'da (yüzde 36) CHP'nin milletvekiliği seçimlerindeki oy oranının, Kuyucak'ın (Yüzde 37) gerisinde kaldığını da hatırlatmak gerek. Kuyucak Belediye Başkanı Metin Ertürk'ün milletvekili adayı gösterilmemesi de bir etken olsa da Karacasu'da daha fazla çalışılsa rahat bir şekilde oy oranı artardı.
*
MHP'li Karacasu Belediyesinde tartışmalı bir şekilde başkan değişimi yaşandı. Hakkında özel hayat ve kamu zararı iddiaları ortaya saçıldı. Ülkü Ocakları Başkanlığı yaptığı dönemde belediyede koordinatör olarak görevlendirilen ve yine belediye farklı birimde çalışan Asena Birim Başkanıyla adı aşk iddialarına karışan ülkücü başkan işten atıldı. Sonra yeni gelen belediye başkanı işe geri aldı, benzer bir iddia ile yine işten atıldı. MHP Eski İlçe Başkanı belediye kazanılır kazanılmaz işe alındı, koordinatör yapıldı, koordinatörlükten alındı. AK Parti Gençlik Kolları Başkanı belediyeye alındı, alakasız bir şekilde kütüphaneye görevlendirildi. Kütüphane zaman zaman kapalı olmasıyla gündeme geldi. Bir sürü iddia ortaya atıldı. Hibeler şunlar bunlar. Hiçbir açıklama yapılmadı. Gençlik Kolları Başkanlığından alındı, kendi isteği ile istifa ettiği söylendi ve son zamanda bir değişiklik olmadıysa belediyede çalışmaya devam ediyor. AK Partili yönetici belediyeye alındı. Halk Eğitime görevlendirildi ve daha bir sürü konu. Pek çok işe ihtiyacı olan kişi vardı. Bir kısmı alındı çıkarıldı. Seçimden önce belediye başkanının fotoğraflarını çekmesi için anlaştığı kişi belediyeye kazanılınca işe alındı. Eşi de işe alındı. Bazıları MHP'ye, Ülkü Ocaklarına gönül verir oldu. İlçe genelinde ve camia içinde huzursuzluğa neden oldu, bazı işe alınanlar ve alınmayanlar. MHP İlçe Başkanı, alkollü yakalanan eski Ülkü Ocakları Başkanı için emniyete gitti. Arabasını yanlış yere koyduğu için polislerden uyarı aldı. Sonra polislerle tartıştı. Polisler hakaret ve tehdit iddiasıyla kendisinden şikayetçi oldu. Mahkeme devam ediyor.
Ülkü Ocakları ilçe yönetimi yaptığı bir faaliyette konuyla alakası olmayan esnafla karşı karşıya geldi. Gibi gibi konular...
**
Karacasu'da 2015'te bin 947 oy olan MHP'nin oyu 2018'de bin 47'ye düşmüştü. MHP bu seçimde bin 199 oy alarak az da olsa oyunu artırdı. MHP bu seçimde yüzde 9 oranında oy aldı. AK Partiden kopan seçmen MHP'ye gitmiş olabilir diyebilirsiniz ama AK Parti de oyunu artırmış. Zafer'e bir dünya oy çıkmış. İYİ Parti'nin oyu düşmüş. Vs. Vs. Vs. Genel neyse Karacasu'da da durum o. Ama yerelde yaşananların genel seçimlere etki etmediğine bir örnek olabilir mi? Ya da başka şeyler. CHP'li Belediye de özellikle işe alımlarda her ne kadar şimdiki kadar olmasa da göze batan tartışmalı kararlar almış bu da o zamanlar dile getirilmişti. Belki de seçimi kaybetmelerinde etkenlerden biri olmuştu. Değişmiyor mu bazı şeyler ve o zaman eleştirenler göreve gelince daha fazlasını mı yapıyor? İş vatandaşa düşüyor.
*
Zafer Partisi ilçede hiçbir çalışma yapmadan hatta teşkilatı bile olmadan 245 oy aldı. Bir ara MHP'de aktif yönetici olan bir kişi, Zafer Partisini ilçede yönetim oluşturması için görevlendirilmişti. Sonra bu kişi bir anda MHP'nin parti yöneticileri ve üyelerinin seçim çalışmasında objektiflere yansıdı. Yani önce Zafer'e gitti sonra geri döndü. Onun çalışmaları etkili oldu mu bilemiyoruz ama Zafer'in neredeyse hiçbir çalışma yapmadan iyi bir oy aldığını söyleyebiliriz
*
Daha Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmadan yerel seçimler için ümitlenenler var. Daha erken, durun. Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan kazanırsa ve AK Parti ilçede iyi bir aday çıkarırsa belediye seçimleri çekişmeli geçer. Yine MHP'ye bırakılır mı, bırakılabilir durumları var ama AK Parti'ye bırakılırsa millet ittifakının adayını zorlar. Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığını kazanırsa Çerçioğlu faktörüyle de CHP ciddi avantaj sağlar. Bu yüzden teşkilatların genel seçimler bitmeden ve burada başarı sağlamak için çalışmadan yereli düşünmelerine anlam vermek zor.
**
19 Mayıs akşamı Karacasu Belediyesi fener alayı düzenledi. O kadar yıldır takip ediyorum, katılımı hiç bu kadar az görmedim. Çok sayıda belediye personeli olsa da, parti teşkilatları destek verse de kalabalık sağlanamadı. Kaymakam ve daire amirlerinin katılmaması da dikkatimi çekti. Acaba dedim 14 Mayıs gecesi Kılıçdaroğlu, Erdoğan'dan daha fazla oy alsaydı daha fazla kurum amiri görür müydük fener alayında. CHP teşkilatlarında katılım olmaması da ayrı bir konu. Kurtuluşa giden ateşin yakıldığı bir günde halkın coşkusuna ortak olmayacaksınız da neden varsınız. O parti bu parti demesinler. Davet etmedilerse bile vatandaş olarak gel yerini al orada. Yarın bir gün belediyeyi kazandığınızda bu etkinlikleri düzenlediklerinde katılırsan bu da samimi durmaz, gösterişten öteye geçmez. Önemli olan iktidarda değilken gösterdiğin duruştur. Son olarak Kaymakam ve kurum müdürlerinin de o gece orada olmaları gerekirdi. Tıpkı bir gün sonra obeziteye karşı farkındalık yürüyüşünde oldukları gibi.
**
"Hiçbir kul'a "nasılsa benimle aynı görüşte, benim ideolojimden, benim felsefemden" deyip yanlışlarını görmezden gelecek şekilde bağlanmamak gerekir.
En büyük denetleme ve 'hizaya getirme' gücü halktır."
demiştim 2019'daki seçimlerinden sonra.
**
Bizden sonrası tufan, biz gidersek şöyle olur böyle olur diye korku pompalayanlar bu ülkeyi ve bu ülkenin halkını küçük görüyorlar. Neredeyse kendilerinin varlığını dinin varlığı için bir güvence olarak gösterme hadsizliğine düşme noktasına gelenler dine saygısızlık yapmıyorlar mı? Bin 400 yıldır var olan bu dinin varlığı hiçbir bir fani iktidarın varlığına bağlı değildir.
*
Değişimle birlikte kendini değişmez sanarak bulutların üzerinde görüp böbürlenenler de kendilerine çeki düzen verirler. Sonra daha güçlü bir şekilde yeniden yönetime talip olurlar. Değişim geliştirir.