Egoist - Tolstoy'un "kimse kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir bilmelisin. küçümsediğin her şey için gün gelir önemsediğin bir bedel ödersin." diye seslendiği kişidir.
Fazlasıyla öfkeli, kindar ve kibirli olan egoistlerin konuşmaları genellikle “ben” kelimesi ile başlar. “ben istiyorum, ben yapıyorum, ben iyiyim, ben böyle düşünüyorum” cümlelerinin ardı arkası gelmez. Egosunun etkisiyle önce arzuları söner, sonra istek ve sevgi azalır. Egolu insanın İlişkileri bir anda ortalığı kaplayan toz dumandan nefes alamadığı bir alana dönüşür ve kaçmanın planlarını düşünmeye başlar. Gerçekte (özünde) hiçbir anlamı ve önemi olmayan bir eylemdir aslında EGO... öyle ki, gereksizliğini ve anlamsızlığını anlatmaya, ifade etmeye yetecek sıfat/tanım hiçbir lisanda mevcut değil. Ego, Latinceden gelen bir kelime. Anlam olarak 'benlik', 'bencillik' ve 'ben' gibi ifadeleri karşılıyor. Ego, Sigmund Freud'la özdeşleşen bir psikanaliz terimi. İnsanın kişisel özelliklerini koruyarak bilinçaltı isteklerinden bazılarına izin verme hali aslında.
Egolu kurmuş olduğu ben merkezli dünyasında kimseyi sevmez, başka insanları görmez, başkaları hakkında konuşmaya gelemez, kendi dışındaki bütün insanları iyi olarak anlatmaz.
Yani kabaca yazmam gerekirse ego sonsuzmuş gibi görünen bir savaş hissi. İşin trajikomik tarafı, galip ve mağlup da yoktur bu ego savaşında. İnsanlığın varoluşundan beri yoktu, bugün de yok, yarın da olmayacak. Egoist bireyler, olabildiğince gururlu, öfkeli, kindar ve kibirlidirler. Benzersiz olduklarına inanırlar. Derneklerde, kahvehanelerde, iş yerlerinde günlük hayatımızda öyle çok karşılaşılır ki bunlarla, olan bitene aptal aptal bakarız. Her şeyi biliyormuş gibi davranırlar esasen egosuna yenilmiş ve farkında bile değildirler en acısı da bu olsa gerek.
Kendini diğer insanlardan üstün gören egoistler, yalnızlığa itilirler. Kusursuz varlıklar olduklarına inanan bu insanlar merhametten bihaber ve kişisel anlamda gelişimden uzaktır. Kişiyi gerçek ve mantıktan uzak tutan fazla ego, bencillik, kibir ve ukalalık ile insanı yalnızca kendisinin inandığı bir masalda yaşamaya mahkum eder. Unutma kaderin üstüne bir kader var, mutlu olmaya çalış. Anladığın zannettiğin dünyanın, karanlığında yol alma zamanı. Belki de farkında olmadan, yepyeni bir hayatın ortasına doğru. Hepsinin hiç, her şeyin bir olduğunu sezene kadar. Ukala ve kendini her zaman daha iyisine layık bulma. Mutluluk nefes almak demektir.
Kağıtla kalın, kalemle kalın, insanlığınızla kalın...