Buğday ithalatında balayı biterse makalemi 13 Aralık 2017’de bu köşede yazdım. Yazımdan bir bölümü hatırlatmayalım. Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Eren Günhan Ulusoy yaptığı açıklamada”Türkiye’nin buğday ithal etme suçlusu biziz. Doğru, suçumuzu üstleniyoruz uncular olarak. Çünkü öyle bir ihracat artışı yakaladık ki, bu Türkiye’nin tarımsal artış hızının bizi yakalama şansı yok. Ben o hammadde açığını ithalatla kapatıyorum” demişti.
Yine bu satırların yazarı 18 Nisan 2020 tarihli yazısına başlık olarak pandeminin de etkisiyle yükselen ithal buğday fiyatlarını işaret ederek buğday ithalatında balayı bitti başlığını koymuştu. O günlerde uyarmıştım. Hükümet ve un sanayicisine seslenmiştim. Buğday ithalatında dışarıdan ucuz buğday getirme dönemi bitti. Üreticilerin buğday üretirken kullandıkları girdilerdeki yüksek fiyatlar düşürülür, desteklemeler artırılır, ürününe iyi bir fiyat verilirse, Türkiye’nin ihtiyacı olan buğdayı, bugün değilse bile yarın üretebilir. Kuşkusuz yarına dair gerçekçi bir öngörünüz varsa.
O yazının üstünden iki yıldan fazla geçti.
Buğday, 2020 yılının ilk çeyreğinden itibaren küresel ölçekte yükselmeye başlaması, 2021’de yükselişini sürdürmesi ve 2022 yılı şubatında da dünyanın en büyük buğday ihracatçılarından olan Rusya ve Ukrayna’nın savaşa girmeleri, lojistikte yaşanmaya başlayan sıkıntılar hükümetin ve un sanayicilerinin, “param var. Dünyanın her yerinden buğday alırım” mantığının ne kadar öngörüden uzak olduğu gerçeğini ortaya çıkardı.
Buğday üretiminde en çok üretim ve ihracat yapan Rusya ve Ukrayna arasında savaş devam ediyor. Yine en büyük buğday ihracatçısı olan Hindistan iç piyasayı dengelemek için buğday ihracatına sınır getirdi. Buğdayda, küresel piyasalarda pandemi nedeniyle yaşanan daha yüksek talep, enerji ve gübre fiyatlarındaki olağanüstü fiyat artışlarının çiftçiye getirdiği maliyetlerin yanı sıra iklim değişkeliğine bağlı olarak kuraklık sel gibi nedenlerden ötürü üretiminin düşmesi, dünyanın bir gıda krizinin içine girdiği görüşünü genel kabule dönüştürüyor.
Dünya Buğdayın stratejik bir ürün olduğunu yeniden hatırladığı günümüzde, buğday üretimiz ne durumda? TÜİK, 2021 yılı buğday üretiminin 17 milyon 650 bin ton olduğunu açıklandı. Aynı yıl 9,8 milyon ton buğday ithal edilmesi ve bunun 7,5 milyonunun ihracatta kullanılması, yaklaşık 2 milyon ton ihracattan artan buğdayın, 20 milyon ton civarındaki olan ülke buğday tüketimindeki açıkta iç piyasada kullanıldığını savunanlardan biride benim.
Buğday üretiminin2021 yılı için, ister TÜİK’in 17 milyon 650 bin ton isterseniz matematik olarak basit bir hesaplamayla bulunabilen 15 milyon ton olsun. Buğday üretiminde ve tüketiminde yakın ve uzak dönemde artmaya devam edeceği gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzun bilinmesi gerekiyor.
Tarım ve özelinde buğday için, stratejik ürün olması gerçeğini görerek, günübirlik, ithalatı önceleyen, üretmeyi maliyetli bulan politikalar yerine, iyi planlanmış, sürdürülebilir ve üreticiye ekime özendirecek bir modeli uygulama zorunluluğu, sizce de artık iyice dayatmıyor mu?
Hükümetin tarımda yaptığı desteklemeleri elbette yok saymıyorum. Yeterli olmasa bile buğday üretene kg başına prim ve mazot gübre desteği veriliyor. Üreticiye verilen bu destekler enflasyon canavarı karşısında yeterli olmuyor. TÜİK kasım ayı için, üreticinin üretirken oluşan maliyet anlamına gelen ÜFE (üretici fiyat endeksi) geçen yılın aralık ayına göre yüzde 136,2 artış gösterdiğini açıkladı Kasım ayında yüzde 85,4 olan enflasyonu da bu rakama eklerseniz geçen yıla göre yaşamını yüzde 221,06 hayat pahalılığıyla üretmeye çalışan çiftçilerin durumundan bahsettiğim anlaşılmalı. Yine buğday ekilebilecek alanları OSB’leri kurmak, otoyollarını verimli arazilerden geçirme gibi yanlışlarının sürdüğünü de unutmayalım.
Türkiye’de buğday üreticisi geçinemiyor. Bu nedenle üretmeden epeydir buğday ekiminden vazgeçmeye başladı. Buğday ekim alanlarındaki düşüş, üreticinin kazanmayı umduğu başka ürünlere yöneldiğini de gösteriyor. TÜİK rakamlarına göre,2018-2019’da 7,3 milyon,2019-2020’de 6.8 milyon ve2020-2021’de 6,7 milyon ha azaldı. Buğdayı yeterince üretemeyince son üç yılda ekmek fiyat yaklaşık beş kat artması (1.25-5 TL) dar gelirli ailelerin geçim sıkıntısını daha da artırdı. Hükümet TMO aracılığıyla üreticiden aldığı buğdayı un sanayicisine vermesi un sanayicisinde fırıncılara ucuz un vermesini istemesi olumlu ancak gerçekçi bir çözüm olamadı. Pandemi döneminde birçok sektör durgunluk yaşarken un sanayicilerinin ihracatta rekorlar kırması elbette sevindirici. Bu ihracat rekorları ağırlıklı olarak dışarıdan getirilen buğdayla gerçekleştiriliyor olması yeterli üretimimiz olmaması nedeniyle anlaşılır bir durum. Ancak hasat döneminde fiyatların üreticiyi memnun edecek düzeyde seyretmemesinde dışarıdan ithal buğdayın kısmen de olsa payı olduğunu düşünüyorum. Böyle düşünmemin nedeni üreticinin vadesi gelen borçların ödeme zorunluluğu ve depolama sorunu nedeniyle malını bir an önce satmak zorunda kalması. Hükümetin yapması gerekenlerin yanı sıra un sanayicilerinin de bir parça buğday üreticileri için elini taşın altına koyması gerekiyor. Nasıl mı?
Un sanayicisi hammaddesi temininde ucuz fiyatla buğday almak ister. Bulduğu yerden de alır. Geçmişte dünya buğday fiyatlarının yüksek olmadığı, yurtiçi piyasanın yüksek olduğu dönemler oldu. Un sanayicileri bu dönemlerde hükümetten dahilde işleme rejimi kapsamında buğday ithalinde gümrük vergisi indirimi aldığı biliniyor. Hükümetin neredeyse bir dediğini iki etmediği un sanayicileri gösterdikleri performansla bunları hak etmiş olabilirler. Anlıyorum. Anlamakla birlikte, onların da bu topraklarda buğday üretenlere destekleme gibi bir ödevleri olduğunu düşünüyorum.
Bu yılın ocak ayında un sektörünün en bilinen markası Söke Un’u sektörün diğer ünlü bir markası Ulusoy Un satın aldı. Ulusoy Un’un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy şirketinin yönetim kurulu başkanlığının yanı sıra Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu(TUSAF) ve Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği Avrasya Başkanlığı’nı da yapıyor. Öncelikle yerli bir firmanın Söke Un’u satın almasından dolayı memnun olduğumu belirtir, kendilerine bölgemiz çiftçisine hayırlı olmasını dilerim…