Bir önceki yazımda söylediğim gibi kamp yapmayı seven bir aile olarak bu yaz tatil planımızı Ada Camping’de planlamıştık ve söz verdiğim gibi bu tatilin izlenimlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçen yıl eylül ayında ilk Ada Camping deneyimini yaşamıştık. Gerçekten her ayrıntısı düşünülmüş, rahat ve huzurlu bir tatil geçirmiş bir sonraki yıl daha uzun bir süre burada vakit geçirmeyi kararlaştırmıştık. Geçen yıl olağan bir kaç eksiklik dışında kampın tüm fiziki şartları rahat ve huzurlu bir tatil için imkan sağlıyordu. Girişte resepsiyonda kaydınızı yaptırdıktan sonra otoparka aracınızı çekip eşyalarınızı kamp alanına taşıyan görevli aracıyla gelene kadar bekliyorsunuz. Bu görevliler alan içinde çok koordineli bir şekilde çalışıyor ve eşyaları size el değdirmeden kamp alanınıza taşıyorlar. Ayrıca bu görevli arkadaşların insanlarla iletişimi kuvvetli ve sizde buraya gelerek çok doğru bir karar verdim hissi uyandırıyorlar. Bu konuda kendilerini tebrik ediyorum. Kamp yapacağınız alana eşyalarınız taşındıktan sonra seçtiğiniz alana göre yerleşim işini yapıyorsunuz. Kamp 3 alana bölünmüş durumda. En ön sırada VİP çadırlar var. İçinde yatak, buzdolabı, eşya dolabı gibi gerekli malzemeleri bulunduran bu çadırlar hem konum hem de içerik olarak kampın en değerli alanı. Bu VİP çadırların arkasında Standart çadırlar bulunuyor. Bu standart çadırlar sadece çadır olarak sunuluyorlar. Yatak, dolap gibi diğer eşyaları siz temin ediyorsunuz. Bu standart çadırların arkasında ise kendi çadırınızı kurabileceğiniz alanlar var. Burada siz sadece alanı kiralıyorsunuz, gerisi size ait. Kampta elektrik, soyunma kabini, sıcak suyu olan duşlar mevcut. Ayrıca girişte bir market ve Halk Ege Et mağazası bulunuyor. Sebze ve meyve dışında pek çok ihtiyacınızı buradan makul fiyatla temin edebiliyorsunuz.
Söylediğim gibi geçen sene eylül ayında buraya gittiğimizde tüm bu olanaklar makul düzeyde yeterli ve burada tatil yapması keyifliydi. Tuvalet ve duşlar her an tertemizdi. Geçen yıl ki harika deneyimden sonra bu yıl temmuz ayında bir hafta burada kamp yapmaya karar verdikten sonra yaşadıklarıma gelecek olursak birçok hayal kırıklığı ve pişmanlığı beraberinde getrdi. Kampa girdiğimizde ilk göze çarpan şey ağaçların budanıp direk gibi bırakıldığıydı. Ağaç gölgesinde hamak keyfi yapmak için satın aldığımız hamak anında boşa düşmüştü. Çünkü gölgesi olan bir ağaç bulmak neredeyse imkansızdı. Gölgesi olanlar zaten doluydu. Allah’tan kendi gölgeliğimiz var diyerek gölgesi olmayan 4 ağaç arasında yerimizi seçtik ve çadırlarımızı kurduk. Ama bir aksilik vardı. Aydın’ın en sıcak günlerini yaşadığı bu günlerde denizin kıyısında, ağaçların gölgesinde bir esinti olur umudumuz vardı. Ama kampta yapılan hayati değişiklik bu hayalimizi de elimizden aldı gitti. Geçen yıl belli sıralarda düzenlenmiş çadırlar arasında koridorlar vardı. En arkadan bile baksanız denizi görebileceğiniz, ve denizden gelen esintinin ulaşabileceği koridorlardı bunlar. Ama kapitalist sistem rağbet gören Ada Camping’deki çadırları büyütme yoluna gitmiş. Bunu da anlayabilirim ama o çadırları boş bulduğun her alana dağınık ve düzensiz olarak dizmeyi, arka alanla denizin tüm bağlantısını koparmayı kim akıl ettiyse tebrik ediyorum kendisini. Altta kalanın canı çıksın anlayışı, parayı veren düdüğü çalar mantığıyla yapılan bu düzensiz çadır düzeni arka tarafı hava alamaz duruma getirmiş. Çünkü tüm sıcağa rağmen deniz kıyısına gittiğinizde esen bir rüzgar varken bu rüzgar öndeki çadırlardan arkaya geçemiyor. Uzun sürede orada kalacak ve uzun yoldan gelenler vantilatör alarak bu sorunu aşmayı başardı. Biz ise 2. Günde vantilatör almak, yada paramızın yanması pahasına buradan kaçmak arasında düşünmeye başladık.
Daha çok para kazanmak adına çadır alanından çadır tiyatrosuna döndürülen kamp alanında bizim bulunduğumuz bölümde herkes gündüzleri kaçacak yerler arıyordu. Bizde bu uygulamayı makul bulup, ikinci günden sonra çareyi Ada Camping’de geçirmemekte bulduk. Daha çok para kazanmanın yolu daha çok çadırdan geçiyor elbette, ama daha çok çadır daha çok insan demek. Daha çok insan demekse temizliğe daha fazla ihtiyaç demek. Kalabalık kamp alanında geçen yıl ki temizlik, günün belli saatlerinde yetersiz kalıyor. Görevliler bunun için canla başla çalışıyorlar bunu görebiliyorsunuz ama çadırları çoğaltmayı düşünen arkadaş, artan insan sayısıyla orantılı olarak görevli sayısını da çoğaltmak gerektiği ayrıntısını atlamış olmalı. Sonuç olarak biz gündüzleri kamp dışına kaçarak bu tatili erken bitirmek zorunda kaldık. Erken çıkış yaparsanız paranızın yarısını iade alabiliyorsunuz, ben yanacağıma param yansın diyerek kaçacak yer kalmayınca kamptan komple kaçmaya karar verdik ve bir gün önceden çıkış yaptık. Geçen yıldan beri sürekli övgüyle anlattığım Ada Camping’i anılarımızdaki tozlu sayfalara kaldırarak önümüzdeki sene yeni bir kamp alanı bulmak için araştırmalara şimdiden başladık. Burnumuzun dibindeki bu harika ortamı basit bir kaç hata yüzünden bu hale getiren yetkili arkadaşa saygılarımı sunuyorum. Eminim ki bu hatalar en kısa sürede düzeltilecek ve bu harika düşünülmüş ve uygulanmış Ada Camping alanı kamp severler için daha uygun fiziki şartlara kavuşturulacaktır. O zamana kadar kendimize yeni bir yuva bulmak zorunda kalacağız. Tavsiyelerinizi bekliyorum…