Merhabalar!
Hayat, çoğu zaman kontrol edemeyeceğimiz olaylarla doludur. Ani kayıplar, sağlık sorunları, ekonomik krizler, ilişkisel çatışmalar gibi. Bu tür zorluklar karşısında bazı insanlar daha çabuk toparlanırken, bazıları uzun süre etkilenebilir. Bu farkın altında yatan en önemli kavramlardan biri “psikolojik sağlamlık”tır. Psikolojik sağlamlık, bireyin zorlayıcı yaşam olayları karşısında esneklik gösterebilmesi, duygusal dengeyi koruyabilmesi ve yaşananlardan güçlenerek çıkabilme kapasitesidir. Psikolojik sağlamlık doğuştan gelen bir özellik değildir. Elbette bireysel mizaç özelliklerinin etkisi vardır ancak sağlamlık geliştirilebilir, öğrenilebilir ve pekiştirilebilir bir yetidir. Özellikle günümüzün hızla değişen, belirsizliklerle dolu dünyasında bu beceriyi geliştirmek, ruh sağlığımızın temel dayanaklarından biridir. Peki nasıl psikolojik sağlamlık geliştirebiliriz?

-Gerçekçiliği Kaybetmeden Umutlu Olmak;
Psikolojik olarak sağlam bireyler, yaşanan olumsuzlukları inkâr etmezler; durumun gerçekliğini kabul ederler ancak bu kabul, onları karamsarlığa sürüklemez. Umut, sağlamlığın temel taşıdır. Umut, iyimserlikten farklı olarak, aktif bir çaba içerir. “Her şey çok güzel olacak” demek değil, “Her şey kolay olmayabilir ama elimden geleni yapacağım” diyebilmektir aslında.

-Duygularla Sağlıklı İlişki Kurmak;
Zor zamanlarda en sık yaptığımız şey duyguları bastırmak ya da yok saymaktır. Ancak bastırılan her duygu, bir şekilde kendini ifade etmenin yolunu bulur – çoğu zaman beden diliyle ya da ilişkilerimiz üzerinden. Sağlam bireyler duygularını tanır, onları yargılamadan kabul eder ve ihtiyaç duyduklarında destek almaktan çekinmezler. Duyguları ifade etmek, zayıflık değil, tam tersine duygusal olgunluğun göstergesidir.

-Anlam Arayışı ve Değer Odaklı Yaşam;
Zor bir deneyimin içinden geçerken, “Neden ben?” sorusu kaçınılmazdır. Ancak bu sorunun bir tık ötesi, daha iyileştirici bir alan sunar: “Bütün bunlardan ne öğrenebilirim?”, “Bu yaşadığımın benim için anlamı ne olabilir?” Anlam arayışı, insanı sadece hayatta tutmakla kalmaz; aynı zamanda içsel bir büyüme sağlar. Bu bağlamda değer odaklı yaşamak – yani neyin gerçekten önemli olduğunu fark etmek ve buna uygun davranmak – sağlamlığı artıran önemli bir faktördür.

-Sosyal Destek Ağları;
İnsan, sosyal bir varlıktır. Dayanıklılığımızı tek başımıza inşa etmek zorunda değiliz. Aile, dostlar, iş arkadaşları ya da bir uzmanın desteği; hepsi, zorluklar karşısında yeniden ayağa kalkabilme kapasitemizi güçlendirir. Duygusal olarak güvende hissettiğimiz ilişkiler, psikolojik sağlamlığın adeta zeminini oluşturur.

-Kontrol Alanını Tanımak;
Her şeyi kontrol edemeyiz; bu, insan olmanın sınırıdır. Ancak kontrol edebildiğimiz alanları fark etmek ve bu alanlara odaklanmak, çaresizlik hissini azaltır. Bugün kendim için ne yapabilirim? Hangi adımı atmak bana iyi gelir? gibi sorular, bireyi edilgenlikten etkenliğe taşır ve psikolojik dayanıklılığı pekiştirir.

-Kendine Şefkatle Yaklaşmak;
Birçok kişi zor dönemlerde kendine karşı oldukça acımasız davranır. Hatalar büyütülür, duygular küçümsenir, yetersizlik duygusu derinleşir. Oysa psikolojik sağlamlık, kendine karşı da şefkatli olmayı içerir. Bir arkadaşınıza nasıl destek oluyorsanız, kendinize de aynı anlayışı göstermek iyileştiricidir. Unutmayın: Acıyı yok etmek mümkün olmayabilir ama acının içinden geçerken kendimize eşlik edebiliriz.

Psikolojik sağlamlık, krizleri yok saymak değil, onlarla sağlıklı bir ilişki kurmayı öğrenmektir. Yaşanan her zorluk, aynı zamanda kişisel büyüme için bir fırsat olabilir. Güçlü olmak, her zaman ayakta kalmak demek değildir; bazen diz çöküp ağladıktan sonra tekrar kalkabilmektir. Bu becerileri geliştirmek, hem kendimize hem çevremize daha iyi bir yaşam sunmanın ilk adımıdır.