Cennet vatanımız bu günlerde hain terör örgütleri tarafından yakılan ormanlar ve doğal afetler gibi üzücü ve zorlu bir süreçten geçiyor. Türk milleti olarak gündelik yaşantımızda özellikle futbol, siyaset ve bazı konularda ayrı düştüğümüz oluyor fakat yaşanan afetler veya terör saldırılarında tek yürek olduğumuzu görmek bir nebze olsun bizlere moral kaynağı oluyor. Günlük konularda bazen konuşmalarda bazen birbirimizi anlamak istemiyoruz ve ufak tefek kavgalar, küsmeler yaşıyoruz ama zor durumda olduğunu öğrenirsek ilk yine de biz koşuyoruz. Kızgınlıklar unutuluyor merhamet duygusu ön plana çıkıyor. Aslında özümüzde merhametli, samimi ve vicdanlı bir toplumuz ama bunu anca ülke olarak başımıza olumsuz bir durum geldiğinde hatırlıyoruz.
Bir trafik kazası gördüğünde koşarak gidenler, yanan ormanlara var gücüyle koşanlar, sel felaketinde bir kişiyi kurtarmak için korkusuzca suya atlayanlar, deprem de 98 cm boyuyla bile yardıma koşan bir milletiz. Bu yüzden Türk milleti olarak bizleri bölemeyeceklerini bir kere daha görmüş oluyorlar.
Pandemi süreciyle birlikte Ülkemizde yaşanmış ve yaşanmakta olan deprem, sel, çığ ve yangın gibi birçok doğal afet ve terör saldırıları nedeniyle hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, tedavi altında bulunanlara şifalar diliyor, ailelerine başsağlığı temennilerimi iletiyorum. Bu zorlu süreçleri gerek yaşanan bölgelere giderek gerekse televizyon karşısında izlerken en çok dikkatimi çeken milletimizin birlik ve beraberlik içerisinde dayanışması. Farklı memleketlerden ve etnik kökenlerden afet veya terör saldırısı olan bölgelere gelerek günlerce uykusuz kalmalarına rağmen canla başla bir yaşama dokunmak adına mücadele etmelerini ve birbirimize kenetlendiğimizi görmek çok gururlandırıyor. Cennet vatanımızda terör örgütleri tarafından çıkarılan yangınları ciğerlerimiz yanarak gördük.
Bu yangınlara sebep olanlar, sebep olanlara seyirci kalanlar her kimse, dilerim cenazelerini yıkayacak bir tas sudan bile mahrum kalsınlar! O güzelim yem yeşil ağaçlar, ormanın asıl sahibi hayvanlar, yerleşim yerlerine yakın olan evler, yangını söndürmek isterken hayatını kaybedenler. Türk milleti olarak çok üzüldük kimi televizyon karşısında kimi de bu bölgelere giderek gördükleri manzara karşısında gözyaşını tutamadı. Bir doğasever olarak içim kan ağladı.
Bölgemizde çıkan yangın haberlerini duyar duymaz mensubu olmaktan şeref duyduğum ‘ Nazilli Ülkü Ocakları’ başkanımız ile hızlı bir görüşme gerçekleştirdim. Bu görüşme gidelim mi gitmeyelim mi diye değil acilen toparlanarak hangi malzemeler gerekli olur ve kaç kişi gitmemiz gerektiğini hızlı bir şekilde konuştuk yönetim grubumuza yazdık. 5 kişi görüşmeden kısa bir süre sonra hareket etti. Gönül esasına dayalı hiçbir karşılık beklemeden Atalay Vinç sahibi Ahmet Can Durmuş’a ait iş makinesi Vidanjörü hemen hazır ederek 20 ton su ile peşimizden 3 kişi ile birlikte hareket etti. Öncü ekipteki araçta ilk önce yangın yerine vardığımızda bölgedeki durumun ciddiyetini gördük. Ben daha önce birkaç defa yangın olayı ile karşılaşmıştım. Birde meslek gereği Üniversite ve mesleki sertifika aldığımız zamanlarda ileri yangın kursları almıştım. Bu yüzden diğer arkadaşlarıma göre biraz daha tecrübeliydim. Ama bu önemli değildi çünkü oraya gittiğim ekip arkadaşlarımın hepsi sanki yıllardır yangınla mücadele etmiş bir ekip gibiydi. Hemen ikişer kişilik badi sistemi yaparak elimizdeki tırmık, kürek ve sularla yangına müdahale etmeye başladık. Bizlerin müdahalesini gören yöre halkı ve çevre köylerden yardıma gelen herkes bizlerden aldıkları cesaretle hemen bizlere katılarak yangının belki de en kritik noktası olan bölümü söndürdük. Araziyi bilmediğimiz için yapısı da kimi yer kayalık, kimi yer dik, kimi yerde uçurum olduğu için biraz zorlandık ama kim kiminle badi ise onunla birlikte yan yana müdahale ettik. Bu zorlu şartlarda kimimiz kilolu, kimimiz ağır işleri yapmakta zorlanan, kimimizin boyu kısa kimimiz zayıf olmasına rağmen, yanan yerlerin en uç noktasına kadar hortum çekti, kürek, tırmık ve sularla müdahale etmek için ‘Ya Allah’ diyerek en zor bölgelere kadar durmadan yorulmadan çıktı. Normal bir vakitte çıktığımız bölgelere gitmiş olsaydık eminim ki ekip olarak para verseler dahi cesaret edipte çıkmaz veya inemezdik. Allah'ım bizlere öyle bir güç verdi ki çıkılmaz, girilmez, inilmez denen her eri karış karış söndürdük ve Vidanjörün içinde bulunan 20 ton su ile soğutma çalışması yaparak o yanan yeri güvenli bölge haline getirdik. Nazilli Ülkü Ocakları olarak birçok etkinlikler düzenledik, yardımlar düzenledik ama ilk defa bir felakette yan yana birlikte mücadele verdik. Hazreti İbrahim (a.s.) yakan ateşe su taşıyan karınca misali gücümüzün yettiği yere kadar mücadele ettik. Bu ekipte sanayi esnafı, memur, öğretmen, özel şirkette çalışan veya esnaf olan vardı. Mesele memleketimiz, vatanımız ve milletimiz olunca ölümü bile göze alarak korkusuzca giden bu ülkenin sigortası Ülkücülerdi.
İlk yangının söndürme çalışmaları sabah bitmesine rağmen sadece bir duş alacak kadar vakit ile uyumadan kimi ekmek teknesini açmak için dükkânına gitti kimi de mesaisine başlamak için ofisine gitti. Gün boyu akşam uyumanın hesabını yaparken bir yangın haberi daha duyunca sanki hiç yorgun ve uykusuz değilmiş gibi tekrar hazırlanarak yangın yerine müdahale etmek için tekrar hazır oldu. Yangına karşı Cesaret ve müdahale konusunda korkusuzca üstüne giden ekip yangına müdahale eden itfaiye ve Orman işletme personelinin en önemli yardımcıları oldular. Hatta onların yorgunluklarını görerek siz dinlenin bundan sonrası bizde diyerek bizzat yanan yerleri hortum çekerek söndürdü. Ateşe su taşıyan karıncalar misali bayrağına, vatanına ve milletine zarar gelmesin diye gözünü kırpmadan en önde koşanlar Nazilli Ülkü Ocaklarıydı. Bölgemizde çıkan tüm yangın yerlerine Aydın Ülkü Ocakları ve ilçe Ocaklarımız su, gıda, kıyafet ve yangında kullanılacak teknik malzemeler ile birlikte gitmiştir. Yüce Türk milleti olarak destansı Kurtuluş Savaşı zaferini kazanan milletin torunları bu ateşi de söndürerek hain terör örgütünü bir kere daha mağlup etti.
Sosyal medya da asılsız ve yanlış bilgiler okumak yerine olayın yaşandığı bölgeye giderek bizzat gerçekleri he gördük hem de imkânlarımız ve tüm gücümüzle söndürme çalışmalarına katıldık. Bu sırada bazıları çiğdem çitleyip mesnetsiz yorum yaparken kimimiz çıktığı dağdan aşağı yuvarlandı, kimimizin ayağı yandı kimimizin de beli incildi hatta bir arkadaşımızsa müdahale etmeye giderken yüz üstü düştü ama hemen kalkarak yoluna devam etti. Sabah dizinin parçalandığı söyledi. Millet olarak Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Roman, Alevi, Sünni olarak el ele sırt sırta verdiğimizde Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti olarak her şeyin üstesinden geleceğimizden asla ve asla hiçbir şüphem yok. Ülkemizi hiç bir zaman yalnız bırakmayan Gardaşımız iki devlet bir millet olduğumuz Azerbaycan dan gelen ekiplere, Olayların en başından beri bizleri destekleyen ve yardımlarını esirgemeyen Aydın Ülkü Ocakları il başkanım Sayın Tayfun Şan'a, Nazilli Ülkü Ocakları başkanım Hüseyin Arıkan ve uykusuz yorgun ve bitkinliğe rağmen en önde duran Nazilli Ülkü Ocaklarının kıymetli yöneticilerine, bizler aracılığıyla Yangın bölgesine erzak, su, malzeme gönderen ve dualarını esirgemeyen çok kıymetli Nazilli halkına, teknik malzeme konusunda bizlere destek olan Nazilli Orman İşletme Müdürlüğüne sonsuz teşekkür ederim. Allah'ım birlik ve beraberliğimizi bozmasın. Yüce Allah Ülkemizi, devletimizi ve milletimizi her türlü felaketlerden korusun.
“Tüm ağaçlarımızı yaksalar da Fidan dikecek toprağımız vardır topraklarımız susuz kalsa da hamdolsun sulayacak kanımız vardır.” Selam Olsun Şan’lı Ülkü Ocaklarına
Selam Olsun Gardaşımız Can Azerbaycan'a
Ormanlar tekrar yeşerecek
Hayvanlar tekrar çoğalacak
Evler tekrar yapılacak
Ama Yapılan KAHPELİK hiçbir zaman unutulmayacak.