Valla ben söylemiyorum,hepimizin sahibi, yerleri ve gökleri altı günde yaratan, ağlatan ve güldüren, öldüren ve dirilten, sonsuz şefkat, rahmet ve merhamet sahibi, dağlar kadar günahımız olsa da affeden ve affetmeyi çok seven Yüce Yaradan, Kutsal Kitabımız Kuran-ı Kerim'de söylüyor. Hepsi bu kadarla kalsa iyi takip eden başka Ayet-i Kerime'lerde, "Siz onlara uymadığınız sürece,onlar asla size dost olmazlar." devam ediyor. "Onlara uyarsanız artık onlardansınız". "Allah'tan ve Peygamberden size dost ve yardımcı yoktur." diyor. Bir başka Ayet-i Kerime'de ise "Allah'ın emirlerini bile bile yapmamak, Allah'a ve Peygamber'e karşı savaş açmak demektir." diyor. Yeterince açık değil mi Arkadaşlar bu ayetler. Araya ayrıca bir tercüman gerekiyor mu? Bence gerekmiyor. Ancak bu güne kadar bizi yönetenlere bakıyorum, gerçekten bizim dostlarımız mı, yoksa Yüce Yaradan'ın düşmanlarından kendilerine dostlar mı edindiler. Önceki yazılarımı okuduktan sonra bu satırları okuyan Arkadaşlarımız beni belki ırkçı sanabilirler. Şahsen insanların doğdukları yerleri, ailelerini, kabilelerini, ırklarını seçme şansları olmadığının bilincindeyim. Ama dinlerini seçebilirler. İnandıkları dinde samimi oldukları ve davranışlarını da inançlarına uygun ayarladıkları sürece sorun yok. Sorun inançlarda samimiyetsizlikten kaynaklanıyor genellikle. Çünkü özellikle yönetenlerin söyledikleri ile uygulamaları tezat teşkil ediyor. Hala ABD ile çalışmak ve dostluğunu sürdürmek isteyen çok Sayın Yöneticiler ABD'nin 40 yıldır PKK'yı beslediğini bilmiyorlar mı? Ki 40 yıldır PKK'yı gizliden destekleyen ABD artık bunu Suriye'de açıktan yapıyor ve karşımızda silahlı bir güç hazırlıyor. Yani Türk Ordusu'nun karşısında Conilerin çok fazla şansı olmadığını biliyor onun yerine vekaleten karşımıza PKK'yı çıkarıyor. Peki bu şer örgütü 1984 yılından bu yana bizim 50 bin canımızı almadı mı? Peki bu şer örgütünün uğruna baş koyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devletine ekonomik faturası nedir bunun hesabını yapan var mı dır? Evet hiç bir rakam teröre kurban verdiğimiz canların birinin bile bedeli olamaz ancak Devletler de bütçeyle halkının refah seviyelerini belirliyorlar ve yapmış olduğum küçük bir araştırma sonunda PKK'nın devletimize maliyetinin 421 Milyar Dolar olduğunu öğrendim. Anladığım bunlar resmi rakamlar,şahsen bu maliyetin 500 milyar dolardan aşağı olmadığına inanıyorum. Yani ABD, ve AB ülkeleri 40 yıldır bu şer örgütünü desteklemeseydi bu gün bu 500 milyar dolar devletimizin kasasında olabilirdi. Geçtik Gümrük Birliği'ne geldik. Sayın eski Başbakanlardan Tansu Çiller döneminde 1995 yılında AB ile imzalamış olduğumuz Gümrük Birliği anlaşmasından zararımız ne kadar dersiniz. O konudaki araştırmalarda bu zararın 300 milyar dolardan aşağı olmadığını gösteriyor.Yani 1995'ten bu yana Arkadaşlar AB'ye gireceğiz diye imzalamış olduğumuz Gümrük Birliği anlaşması ne yazık ki Türk Devleti'nin ve Türk Halkının aleyhine çalışıyor. Demem o ki ben ne Gümrük Birliğini ne de Avrupa Birliği'ni istemiyorum. Benim halkımın mutlu olması için AB'ye girmeden de oradaki değerler benim yurdumda uygulanabilir. En çok aradığımız nedir Sosyal Devlet anlayışı. Bu gün AB'de uygulanan Sosyal Devlet Uygulamalarını Türkiye'de uygulamak için ille de o birliğe katılmak gerekmiyor diye düşünüyorum.Bizi yönetenler samimiyse bize karşı aynı değerleri ülkemizde de uygulayabilirler. Görünen o ki ABD dostumuz değil,dostumuz olsaydı 35 yıldır benim vatanımı bölmeye çalışan bebek katillerine dostluk göstermezdi. AB dostumuz değil,dostumuz olsaydı aynı şer örgütüne yıllardır destek vermezdi. NATO ülkelerinin kaç tanesi dostumuz bilen var mı? İçlerinden bir tanesini sayabilir misiniz.? Sayamazsınız zira PKK denen şer örgütünün içinde hemen her NATO ülkesinden terörist var. Diyeceğim o ki ayağımıza kurşun sıkmanın bir anlamı yok ülke olarak. Sözünü etmiş olduğumuz ülkelerin hiç biri kafalarından Ortaçağdaki Haçlı düşüncesini atabilmiş değil. Bu saatten sonra bize dost olacaklarını düşünmek gaflet olur. O halde bizim, düşmanlarımızla birlik olmaya çalışacağımız yerde, kendi soydaşlarımızla,din kardeşlerimizle birlik olmaya çalışsak daha isabetli olur diye düşünüyorum. Mesela PKK'yı bu güne kadar sadece ABD beslemedi,PKK yıllardır Rus yapımı Kaleşnikof marka silahlar kullanıyordu. Üstelik PKK'nın Moskova'da irtibat bürosu da bulunuyor. Yani her santimi Şehit Kanlarıyla sulanmış bu kutsal vatan topraklarımızı bölmek için 40 yıldır bizimle boğuşan PKK, Rusya tarafından da destekleniyor. Yani zarar Türkiye'ye ait olunca yedi düvel karşımızda saf tutmaktan çekinmiyor. İşte tam bu nedenle ülkemizi yöneten sayın ve muhterem yöneticiler emperyal güçlerden medet ummak yerine öncelikli olarak komşularımızla bir araya gelmeli ve komşularımızla bir güç birliği oluşturmalıyız. Üstelik bu birliktelik Türk İslam Birliği'nin de çekirdeğini oluşturur. Madem tüm komşular İslam Ülkesiyiz, Hadis-i Şerif'te birleşmemizi emrediyor. "Birlikte rahmet,ayrılıkta azap vardır." diyor. Bu gün İslam Dünyası Peygamber Efendimiz zamanında olmayan,hepsi sonradan icat olan mezhep çekişmeleri yüzünden bir arada olamadığı için  Haçlı-Siyon İttifakının zulmü altında inlemektedir. Hangi mezhepten olursa olsun neticede hepsi Müslüman değil mi. İnançlarınızda samimi iseniz mezhep farklılığı küçük bir ayrıntıdır. Yarın hepimiz Hakkın huzurunda hesap vereceğiz, yüce Yaradan Ayet-i Kerime'de "Kullarımın kusurlarını gizleyerek benim yanıma gelirsen,ben de senin kusurlarını gizlerim." buyuruyor. Ama bakıyorum özellikle son zamanlarda her kes birbirinin kusurlarını arayıp, rakiplerinin kusurlarını kullanarak siyaset yapmaya çalışıyor. Bırakın kusur araştırmayı özellikle son dönemde karşıdaki rakibe iftira atmak siyaset olmuş. Oysa "İftira"nın ne kadar büyük günah olduğunu her kes bilir. Hep iftira atıp,hem de nasıl vicdanen rahat olabiliyorlar çok merak ediyorum doğrusu. Bu arada 2003 yılında TBMM'de oylanan 1 Mart Tezkeresi hepimizin malumudur. Şayet tezkere meclisten geçseydi bu gün Güneydoğu ve Doğu topraklarımızda belki 100 bin ABD askeri ile burun buruna olacaktık.Ve büyük ihtimalle İsrail'e yaranmak için Coniler Güneydoğu ve Doğu topraklarımızı Karadeniz'e kadar bizden koparıp İsrail'e vermek için bizim askerlerimizle savaşıyor olacaklardı. Bilindiği gibi Büyük Ortadoğu Projesi Suriye topraklarında Fırat'ın Doğusu'ndan kuzeye doğru Karadeniz'e kadar uzanmaktadır. Amerika tüm gücünü İsrail'in geleceği ve güvenliği için harcamaktadır. ABD gerekirse bu uğurda savaş çıkarmaya bile hazırdır. Temeli 1896'da ABD Temsilciler Meclisi'nde "Anadolu Federe Devletleri" olarak atılan,ve 1'inci Dünya Savaşı sonunda Sevr ile nerdeyse hayata geçen, ancak Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde Türk Milleti'nin tokatıyla akamete uğrayan Emperyalist Planların 1991 yılından bu tarafa şekil değiştirmiş hali olan görünüşte Büyük Ortadoğu Projesi aslında Büyük İsrail Projesi'ni İslam Dünyası'nda engelleyebilecek yegane güç Türk Ordusu ve Türk Halkı'dır Arkadaşlar. Emperyalistlerin anlayamadığı tek şey Türk Milleti'ni esir edemiyecekleri gerçeğidir. Dünyada simgesi Bozkurt olan Türk Milleti ölür belki ama asla esir olmaz. Çünkü bizim için en büyük makam ve mevki "Şehadet" makamıdır. Hayata sadece para penceresinden bakan gözler elbette bunu anlayamazlar. Diyeceğim odur ki Arkadaşlar biz 1 Mart Tezkeresi ile Conileri yurdumuza sokmadık diye sevinirken,ayrıca ülkemizde bulunan İncirlik ve Erhaç Hava Üslerinin kapatılmasını isterken asıl kötü haber Diyarbakır Havaalanından geldi. Diyarbakır Hava Üssü'nde hatırı sayılır derecede siz deyin 10 bin ben diyeyim 20 bin ABD Askerinin yuvalandığı,bölgede olası operasyonlar için hazır bekletildiği haberleri artık televizyon haberlerinde görülmeye başlandı. Acaba Devlet Büyüklerimiz düşman askerlerinin her santimi Şehit Kanlarıyla sulanmış Kutsal Vatan Topraklarındaki mevcudiyetlerinden haberdar mıdır.? Haberleri varsa nasıl bir tedbir düşünürler.? Selam ve Saygılarımla... İMZA : KÖŞE YAZISI