Zor zamanlar yaşamak bu ülkenin makus talihidir. Şanlı Türk milletinin tarihi, zaferler ve başarılarla olduğu kadar, çöküşler ve sıkıntılarla da doludur. 600 yıl boyunca hükmettiğimiz toprakları yavaş yavaş terk etmek zorunda kaldık. Dünyayı yeniden şekillendiren güçlerin şımarık çocuk Amerika’yı dünyanın başına bela etme planlarının önündeki en büyük engellerden biriydi Osmanlı. Zaten hiç bir zaman sevmediler, sevemezlerdi bizi. Kültürümüz, inancımız hiçbir şeyimiz onlara uymuyordu. En ağırlarına giden şey ise, en çok hükmetmek istedikleri, en çok arzuladıkları topraklar bizimdi ve savaşarak bizden alamıyorlardı. Her pis planın yapıcısı İngilizlerdir. Her zulümün, her hilenin altında onlar vardır, ama ne yaparsanız yapın asla onları bulamazsınız. İngilizlerin yeni oyuncağı Amerika’nın var edilmesinin de en büyük sebeplerinden biri, tarihi boyunca kanla yoğurulmuş Orta Doğu’daki kana ellerini bulaştırmadan orada oynatacakları kuklayı kendi elleriyle var ettiler. Herkes kuklanın büyüsüne kapılıp onu seyrederken, kimse oynatıcısını bilmeyecekti. Bu plan maalesef büyük ölçüde işledi. Yavaş yavaş ısıtılan kazanı, Sırp prensi öldürüldü diye devirip çıkardıkları Birinici Dünya Savaşı’nda zaten kendi iç meseleleri ile boğuşan Osmanlı’yı dahil edip Almanlar’ın koynuna soktular. Osmanlı savaştığı bir çok cephede başarılı olsa da hepimize daha ilk okulda öğretildiği üzere, Almanlar yenildiği için biz de yenik sayıldık. Ne güzel bir masal değil mi? Almanlar kaybetti diye yenik sayıldığımız savaşın ardından ülkemizin her bir karışı işgal edildi. Yenilen Almanlar’a kimse dokunmazken, bize son darbeyi indirmek için birlik olup geldiler. Ama yapılan tüm hesapları, düşünülen tüm senaryoları alt üst edecek biri vardı onların gelişini izleyen. Daha ilk geldikleri anda, “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” diyerek, yaptıkları planları başlarına yıkacak bir Türk buldular bu topraklarda. Tüm hayatını vakfettiği milletinden özgürlüğünü alacakların aklına şaşacak bir lider. Ben olaya hep şu pencereden bakarım. Eğer Birinci Dünya Savaşı’na girmeseydik, bugün Atatük’ümüz olmayacaktı. En fazla cephelerde savaşmış bir Kumandan Mustafa Kemal olarak yazacaktı tarih kitapları. Her şerde bir hayır vardır sözü burada da anlam buluyor işte. Geldikleri gibi gitmeleri için yaptığı planlar, kurduğu millet ordusu, yokluk ve yoksulluğun bağrındaki Anadolu İnsanı’nı ayağa kaldıran bu lider, o muhteşem ilk sözünü yıllar süren bir mücadeleden sonra şöyle tamamladı; “Efendiler! YArın Cumhuriyeti kuruyoruz.”
Bu sözün söylenişinin bugün 100. Yıl dönümü. Bize bahşedilmiş bu büyük armağanın kıymetini ne kadar bildiğimiz tartışılır belki, ancak bu armağanın gölgesinde, bu armağanın nimetleriyle yaşamaya devam ediyoruz. Birgün yeni bir Mustafa Kemal aramamak, bir daha “Geldikleri gibi giderler” demek zorunda kalmayacak, ve yine o muhteşem adamın söylediği gibi “İlelebet Payidar Kalacak” Cumhuriyet’in 2. Yüzyılına giriyoruz. Yapmadıklarımız, eksik bıraktıklarımız ve tamamlamak zorunda olduklarımız var. Daha ileride olabilmek için bazen oturup dinlenmek gerek. Ben umuyorum ki yüz yıllık Cumhuriyetin kuruluş yorgunluğunu atlattığımız dinlenme sürecimizin sonuna geldik. İlelebet payidar kalacak Cumhuriyetin 2. Yüzyılı bizlerin elinde şekil bulacak. Bu değere sahip çıkmak dedelerimize ödeyeceğimiz borç, torunlarımıza bırakacağımız mirastır. YAŞASIN CUMHURİYET!!!