İnsanlara sorsak bu hayatta en kıymetli şey ne diye muhtemelen alacağımız cevap genellikle aynıdır.  Çoğu sahip olduğu maddi varlıkları sayacaktır. Evim, arabam, bankada ki hesabım, mücevherlerim vs. gibi verilecek çok örnek var. Belki de herkesin sahip olduğu elimizden bırakmadığımız cep telefonlarımız, sosyal medya hesaplarımız hani onlardan hiç kafayı kaldırmıyoruz ya her şeyimiz orada ya gezdiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz, oynadığımız ve güldüğümüz. Oysaki o eski zaman da cep telefonu yoktu, bilgisayar yoktu insanlar hayatlarını bu kadar ulu orta göz önüne dökerek yaşamıyordu.  O eski zamanlarda utanmak vardı, edep vardı, adap vardı. O eski zamanlarda olmayan insanlara ayıp olacak diye itina edilirdi kimse imrenmesin günah olur diye düşünülür ona göre hareket edilirdi. Anne ve babalarımız bizi bu şekilde uyararak büyüttüler ne yazık ki biz çocuklarımızı böyle büyütemedik. Şimdi ki zaman da en kıymetli olan şeylerde bunlar telefonlarımız, bilgisayarlarımız ve sosyal medya hesaplarımız hatta sanal ortam da oynanan oyunlar bile çok kıymetli vazgeçilmez oldu. Ama bilmiyoruz ki en değerli şey ZAMAN gidince bir daha gelmiyor. Bu kadar hoyratça, bu kadar acımasızca gereksiz yere harcamasak daha güzel işler yaparak kaliteli zaman geçirsek. Sevdiklerimize zaman ayırsak telefondan, bilgisayar dan veya televizyon da ardı arkası bitmeyen dizi kirliliğinden artan zamanları değil de mesela doya doya tadını çıkaracağımız her anından zevk alarak kahvelerimizi ya da çaylarımızı yudumlarken sevdiğimiz insanlarla sohbet etsek daha güzel olmaz mı? Veya kahvemizi yudumlarken güzel bir kitap okusak hatta bittiği zaman o kitabı çevremizdeki insanlara tavsiye edip okuma alışkanlığı  kazandırsak. Belki de çok daha faydalı oluruz hem kendimize hem diğer insanlara hem de zamana iyilik yapmış oluruz boşa geçen bir zaman olmaz. ZAMAN o kadar değerli ki kimin için, ne için yaşadığımıza ve kime hediye ettiğimize DİKKAT edelim.