Devletlü büyüklerimizden bazılarının seçim öncesi ve sonrası konuşmuş oldukları cümleler kafamı karıştırdığı için bu satırları yazmak zorunda kaldım Arkadaşlar. Hatırlarsanız 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinden bir süre önce Almanya’ya giden bir grup milletvekilinin sözcüsü “Almanya’da eyalet sistemini inceledik” demişti. Bir başka devlet büyüğümüz “Vali ile belediye başkanı aynı kişi olmalı.” Demişti. Seçimden sonra ise Sayın Dr. Devlet Bahçeli İstanbul’un kaybedilmesi üzerine “Biz büyükşehir belediye başkanını seçelim, ilçe belediye başkanlarını o seçsin.” demişti. Bilindiği gibi Arkadaşlar Vali ile Belediye Başkanı ancak eyalet sistemlerinde aynı kişi olur. Ayrıca orada vali yada belediye başkanını halk seçer, geri kalanını o halleder. Bütün bu söylemlerden sevgili devlet büyüklerimizin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere bırakmış olduğu üniter devlet yapısını eyalete bölmek gibi bir niyetleri olduğu konusunda endişelerim olduğu için bu satırları karalıyorum. Bilindiği gibi 2003 yılında 1 Mart Irak Tezkeresi’nin TBMM’de ret edilmesi üzerine ABD ülkemizde kendi çıkarlarını korumak için bizi Başkanlık sistemine geçirmeye çalışıyordu. Bu konuda daha önce yazmıştım. Aynı şekilde 40 yıldır PKK terör örgütü de sözde Kürdistan, aslında İsrail projesinin gerçekleşmesi için Güneydoğu Anadolu Bölgemizde özerk bir yapı hayali kuruyordu. Bunun için 50 bin canımızı aldı, bunun için Kutsal Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin maliyesini 2 trilyon dolar zarara soktu. Bilindiği gibi belki halkları aynı düşünmeyebilir ama devlet yöneticilerinin hemen tamamı hala kafalarından Haçlı düşüncesini atamamış olan tüm AB ya da NATO ülkeleri 40 yıldır başımıza bela olan bu PKK’yı desteklemiyor mu? ABD, Rusya, İsrail, Güney Kıbrıs, Ermenistan vs. yedi düvelin PKK’yı desteklediğini dünya alem biliyor. Konu tarihte iz bırakmış Türk Milleti’ne düşmanlık olunca neredeyse tüm ülkeler hemen bir araya geliyorlar. İktidar mensuplarının eyalet sistemi istemelerini bir yere kadar anlıyorum da,oturduğu koltuğun altında 1980 öncesi 5500 tane Ülkücü Şehidin kanı olan, 1980 sonrası PKK tarafından şehit edilen daha binlerce Şehidin kanı olan, tüm Dünya Türklüğü’nün merkezi konumunda olan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin adeta PKK’nın taleplerini yani özerkliği çağrıştıran eyalet sistemine kapı açacak taleplerde bulunuyor olmasını eminim benim gibi hiçbir Ülkücü de kabul edemez. Elbette Sayın Bahçeli’de istediğini düşünebilir, isteyebilir, ancak MHP Genel Başkanlık koltuğu sıradan bir genel başkanlık koltuğu  değildir. Sayın Bahçeli o koltukta otururken dokuz defa düşünüp, bir defa konuşmalı. Yoksa partisinde kalan az sayıda Ülkücü Kardeşimi de kaçırır partiden. Şahsen Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin “Büyükşehir belediye başkanını biz seçelim, ilçe belediye başkanlarını o seçsin.” söylemi beni yürekten yaraladı. Ben biliyorum ki Aydın’da ki Ülkücü Vatan için Millet için ne düşünüyorsa Kars’taki Ülkücü kardeşim de, Edirne’deki Ülkücü kardeşim de, Mersin’deki Ülkücü kardeşimde aynı şeyleri ister,aynı şeyleri düşünür. Sayın Bahçeli’nin yukarıda ifade ettiğim sözlerinin her karışı Şehit kanlarıyla sulanmış Kutsal Vatan Topraklarının bağrında yatan Vatanın birliği ve bütünlüğü için can veren Şehitlerimizin kemiklerini sızlattığına inanıyorum. İşte bu yüzdendir ki, kim ki sorumluluk makamında oturmaktadır dokuz defa düşünüp, bir defa konuşmak zorundadır. Ayrıca 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri göstermiştir ki Türk Halkı Başkanlık Sistemini istemiyor, Türk Halkı Demokratik Parlamenter Sistem ile yönetilmekten yana. Halka rağmen başkanlık sistemini getirmek isteyebilirsiniz, halka rağmen ABD ya da PKK’nın istediği Eyalet Sistemine geçebilirsiniz. Ama nereye kadar? Arkadaşlar Türkiye ile Almanya’nın coğrafi konumu aynı değil. Türkiye Almanya’ya göre belki 100 kat daha tehlikeli bir bölgede. Bakın etrafımıza her yanımız kan ve gözyaşı. Akıllı olmazsak,uyanık olmazsak bizi de Ortadoğu ülkelerine benzetecekler. Dünyada 3 kıt’ayı birbirine bağlayan Türkiye’den başka ülke yok. Ve Türkiye Dünyanın en önemli ülkesi. “Türkiye, Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülke.” dediler yıllar önce. Bu arada Arkadaşlar halkından hiçbir şeyi gizlemeyen, gizli ajandası, halkın üzerinde gizli hesabı olmayan yöneticilerle devlet-millet işbirliği ile ülkemiz her türlü güçlüğün üstesinden gelebilecek güçtedir. Buna inanıyorum. Bu nedenle Sayın Bahçeli’nin karşı çıktığı Sayın Cumhurbaşkanımızın “Türkiye İttifakı” sözünü çok önemsiyorum. Zira biz içeride seçimlerle, iç meselelerle uğraşırken çevremizde bize karşı  Yunanistan, ABD, Güney Kıbrıs Cumhuriyeti, İsrail, Mısır, Filistin, Ürdün ve Türk’e düşman daha niceleri tarafından belki de yüz ayrı cephe açıldı. Hepsinin ortak noktası Türk Düşmanlığı arkadaşlar. Hesap edemedikleri tek şey, Ergenekon’du, Balyoz’du, Kumpas’tı, Feto’ydu 800 binlik ordumuzun sayısını belki 350 binlere kadar düşürdüler, ancak Türk Milleti hala Ordu-Millettir ve Türk Milleti’nin en büyük makamı hala Şehadettir. Birde Sevgili Devlet Yöneticilerimizden halkı ayrıştırıcı nefret dili ve söylemlerini bir an önce terk etmelerini istiyorum. Türk Milleti 12 Eylül 1980 öncesine dönmek istemiyor. Şayet dönmek zorunda bırakılırsa hiç kimse istediğini alamaz. Mahkeme kararları ile sabittir ki 12 Eylül öncesi ülkemizi karıştıran Gladyo yapılanması sayesinde aynı silah sabahtan bir grubun elinde patlıyor, aynı gün öğleden sonra karşı grubun elinde patlıyor. Lütfen halkın arasına kin ve nefret tohumları ekmeden önce iyi düşünelim. Türkiye’de yaşayan insanların kendi içinde kavga etmesi ancak Türkiye düşmanlarının işine yarar. Ayrıca başka ülkeler uzayda tatil yapmanın yollarını ararken benim halkımın arasına nifak tohumları ekmek Türk Milleti’ne yapılan en büyük haksızlıktır. Aziz Milletimden istirhamım ise egosunu aşamamış yöneticilerin nefret söylemlerini sağduyu ile karşılamalarıdır. Zira Ankara Çubuk’ta görüldü ki 100-150 kişilik içi nefret dolu bir grup CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin etrafını çevirmiş. Öfkesi aklının önüne geçmiş bir kadıncağızda çıkmış avazı çıktığı kadar bağırıyor “Yakııın… Evi yakıııınn..” Bilmiyor ki İslamiyette yakarak öldürmek en büyük günahlardan.  Ne demişler söylenecek söz çok ta, ceremeye verilecek para yok. Selam ve Saygılarımla...