Son zamanlarda, her şeyi hızlı tükettiğimizden bahseder olduk. Parayı, eşyayı, zamanı… Bunların yanına birde dostlukları ve arkadaşlıkları ekledik. “Bitti artık. Tükettik saf ve temiz duygularımızı!” diye dert yandık.  İşin aslı öyle değil biliyor musunuz?  Maddi konuların tükenme ve tüketilme hızını bilemem ama manevi konular hala tükenmediler.  Nasıl mı? Buyurun konuşalım.  Mesela size dostlarımdan bahsedeyim. Tükenmediklerini size ispat edeyim.  Öncelikle benim dostlarımın yaşı, mesleği, makamı yoktur. Kimseyi sınıflandırmaya ihtiyaç duymazlar. Sadece yüreklerinin sesini dinlerler. Çünkü benim dostlarımın her şeyden önce kalpleri güzeldir. Yürekten konuşmayı tercih ederler. İhtiyaçları yoktur zaten ağız dolusu laflar etmeye. Onlar, ağızlarını sadece kahkahayla doldurmayı severler; boş sözcüklerle değil! Benim dostlarım, sohbete başlandığında saatlerine bakmazlar. Sadece gözlerinize bakarlar. Sizi daha iyi anlayabilmek için. Saatlerce konuşup, dertleşip, gülebilirsiniz onlarla. Yanlarında olmanın verdiği güven kadar güzel olamaz hiçbir şey. Seslerini duymak bile huzur verir insana.  Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “Milyon Kere Ayten” isimli şiirini hatırlar mısınız?  Şair, “Ama yağma yok Ayten’i size bırakmam” diyor. İşte bende, dostlarımı bu kadar anlattıktan sonra, “Ama yağma yok bu kadar güzel dostları size bırakmam” diyorum.  Diyorum çünkü, sizin de en az benimki kadar güzel dostlarınız var eminim.  Ne tükendiler ne de tükettik onları. Tükenmiş olsaydı saf ve temiz duygularımız bu şekilde bahsedemezdik dostlarımızdan. Sadece ihtiyacımız olan, sol yanımıza biraz kulak vermek. Çünkü hepimizin dostları tam orada saklı duruyorlar.  Dert yandığımız konu hızlı tükenen dostluklar değil, beklettiğimiz dostluklardır.  Şimdi hızlı olun işte!  Hemen telefonunuzu alın elinize ve duyun dostlarınızın güç veren seslerini… Sevgiyle ve dostlarınızla kalın…