Mersin, mütevazi, hoş görülü ve çalışkan kişiliğiyle tanınıyor. Başarılı siyaset ve spor adamı Mersin ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. ‘Size Dair’ adlı köşemizin 31’inci konuğu olan Mersin, kendisine dair bilinmeyenleri ve özel yaşantısını gazetemizin muhabiri Mehmet Kavas’a samimi bir dille anlattı.
*Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
Aydın’da 1978 yılında doğdum. İlkokuldan yüksek lisansa kadar eğitimimi Aydın’da tamamladım. İşletme mezunuyum. Muhasebe ve denetim konusunda master yaptım. Muhasebe mesleğim, ailemden kalan bir meslek. Ben de onların yolunda bu mesleği icra etmeye çalışıyorum. Evliyim, bir kız çocuğum var. CHP İl Yönetimi’nde görev aldıktan sonra 2018 yılında CHP Efeler İlçe Başkanlığı’na seçildim ve bu görevime halen devam ediyorum. Bunun yanında 2014 yılından bu yana Aydın Büyükşehir Belediyespor Kulübü’nün başkanlık görevini yürütüyorum. Kulübün kurucu başkanıyım. Bu görevimi herhangi bir ücret karşılığında yapmıyorum, fahri olarak yapıyorum. Spor kulübü başkanlığım, profesyonel bir işim değil. Tamamen ilgim ve sevgimden dolayı yapıyorum. Sporun içerisinden gelmiş bir insanım. 18 yıl Türk futboluna hakem olarak hizmet ettim. Türkiye’nin hemen hemen tüm şehirlerinde maç yönettim. Aydınspor 1923’te yöneticilik yaptım. Aydın Tenis Kulübü’nde disiplin kurulu başkanıyım. Ferdi lisanslı bir bisiklet sporcusuyum. İyi seviyede İngilizce biliyorum.
*Hayatınızda bir dönüm noktası var mı? Gerek hayatınızda gerek kariyerinizde size etki eden bir kişi var mı?
Hayatımın birçok dönüm noktası var. Eşim Eylem Mersin ile tanışmam hayatımın dönüm noktalarından biridir. Kızım İdil Pelin Mersin bir dönüm noktam. Siyasete girmem bir dönüm noktası. Her konuda fırsat eşitliğini sonuna kadar savunuyorum. Tüm eşitsizliklere, adaletsizliklere tepki gösteriyorum. Bu durumlar da benim siyasete girmem de önemli bir etken oldu. Ayrıca Diyarbakır İl Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, şehit olmadan üç-dört gün önce Diyarbakır’a maç yönetmeye gitmiştim. Gaffar Okkan otele gelmişti ve kendisiyle tanışmıştım. Diyarbakır’da kendisine inanılmaz bir sevgi ve destek vardı. Bunu maçtan önce Diyarbakır’ı gezdiğimde şahit oldum. Gaffar Okkan’ı tanımam, vakit geçirmem ve kendisine olan sevgiye şahit olmam benim hayatıma bakış açımı etkileyen durumlardan bir tanesi diyebilirim. Bu arada Diyarbakır halkını çok seviyorum. Çok sıcakkanlılar ve sevecenler. Televizyonda yansıtıldığı gibi ya da anlatıldığı gibi değil. Diyarbakır halkı çok misafirperver, çok hoşgörülü. Hayatıma etki eden kişi ise çok sevdiğim arkadaşım, kendi ailemden de gördüğüm Ömer Altuntaş. Ömer Altuntaş ile yaklaşık 40 yıldır dostluğumuz var. Dostluk, arkadaşlık yapmaktan çok mutlu olduğum Ömer Altuntaş’ı hayatıma etki eden kişi olarak söyleyebilirim.
*Hayatınızın olmazsa olmazı dediğiniz üç şey nedir?
Eşim ile kızım, spor ile sanat diyebilirim.
*Hayatta bir pişmanlığınız var mı?
Herkesin ufak tefek pişmanlıkları vardır. Aklımın kaldığı bir pişmanlığım yok.
*Neye tahammülünüz yok. En çok neye kızarsınız?
Nerede olursa olsun haksızlığa tahammülüm yok.
*En sevdiğiniz huyunuz nedir?
En son söyleyeceğimi en başta söylemek.
*En sevmediğiniz huyunuz nedir?
Yine en son söyleyeceğimi en başta söylemek.
*Bu hayatta iyi ki yapmışım dediğiniz bir şey var mı?
Futbol hakemliğini iyi ki yapmışım. Tüm Türkiye’de görev yapma, imkanım oldu. Dolayısıyla hakemlik bana büyük vizyon kattı. Binlerce insan tanıdım, onlar da beni tanıdı. Hem sosyalleşme hem beşeri ilişkiler anlamında bana hakemliğin katmış olduğu çok şey var. Orada edindiğim tecrübelerin çoğunu bugün hayatımın her noktasında kullanıyorum. Hakemliğin, gelişmemizde yetişmemizde bize çok büyük vesileleri oldu.
*Bu konuda yetenekliyim dediğiniz bir alan var mı?
Yine hakemlikten bahsetmek istiyorum. Hakemlik, bir yönetim sanatı. Binlerce insanın önünde o sanatı uygulamak, nabzı 200 atan insanları yönetmek kolay bir iş değil. Yöneticilik konusunda yetenekli olduğumu, bu işi başarabildiğimi düşünüyorum.
*Bir toteminiz var mı?
Herhangi bir batıl inancım olmadı. Hiç totem yapmam.
*Aydın’ı tek kelimeyle anlatsanız ne dersiniz?
Bunu ben değerlendirmeyeyim. Bunu yıllar önce Heredot değerlendirmiş. Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü demiş. Bütün Türkiye’yi gezmiş, hemen hemen Avrupa’nın yarısını dolaşmış, birçok ülke görmüş bir insan olarak söyleyebilirim ki hakikaten Aydın, gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü.
*Elinizde sihirli bir değnek olsaydı, dünyada neyi değiştirirdiniz?
Dünyaya gitmeyelim. Kendi ülkemizde adaletsizliği değiştirmek isterdim. Her anlamda bizim kadar adaletsizliğin olduğu bir ülke yoktur diye düşünüyorum. Fırsat eşitliği çok önemli. Bu anlamda fırsat eşitliğini oluşturmak isterdim.
*Dünyanın 8’inci harikasını seçmeyi size verselerdi, nereyi seçerdiniz?
Sürekli seyahatlerde bulunuyorum. Gittiğim yerlerde en fazla 3-4 gün durabiliyorum. Beşinci gün Aydın’a geri dönmek istiyorum. Bu anlamda bu soruya cevap olarak bütünüyle Aydın derdim.
*En sevdiğiniz yemek?
Sarmaşık, kedirgen, bamya ve kuyu tandırı severek tüketiyorum.
*En sevmediğiniz yemek?
Karnabahar’ı çok fazla tüketmiyorum.
*Hangi takımı tutuyorsunuz? Tüm spor branşlarında en beğendiğiniz sporcu?
Beşiktaşlıyım. Ben, Sergen Yalçın’ın üç tane maçını yönettim. Sergen Yalçın, inanılmaz bir yetenek. Çok futbolcu tanıdım, gördüm. Dünya futbolunu da takip ediyorum. Sergen Yalçın, benim gördüğüm en özel ve en büyük yetenek. Maçını yönetirken şaşkınlıkla izlediğim bir futbolcuydu. Sergen Yalçın ile bir maçta bir anımız var. Bir pozisyonda faul vermiştim. Frikikte topun başına Sergen Yalçın geçti. Bana dedi ki, “Hoca var mısın 3 bin Euro iddiaya’ dedi. ‘Top, gol olur’ dedi. Ben de ‘Atamazsan formanı alırım’ dedim ve maçtan sonra forma geldi.
*En son okuduğunuz kitap?
Herbert George Wells’in ‘Körler Ülkesi’ adlı kitabını okudum.
*Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?
Çok güzel bir çocukluk geçirdim. Çocukluğumuzda daha özgürdük. Yetişkin olduğunda o kadar özgür olunmuyor. Bu özgür olmayı özlüyorum diyebilirim.
*Sizce, hayatı en değerli kılan şey nedir?
Sonunu bildiğimiz bir hayatı yaşıyoruz. Bu filmin sonunda dünyada iz bırakacak işler yapmak. İyi anılmak, iyi şeyler yapmak.
*Bir film çekseniz ismi ve konusu ne olurdu?
Günümüz siyasetini anlatan bir film çekmek isterdim. İsmi de ‘Menfaatler dünyasında iki yüzlü siyaset’ olurdu.
*Hayatta bir korkunuz var mı?
Sadece sevdiklerimi kaybetme korkum var.
*En beğendiniz söz?
Mevlana’nın ‘Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol’ sözünü çok beğeniyorum.
*Hayatta asla yapmam diyeceğiniz bir şey var mı?
Asla umutsuzluğa kapılmam.
*Ne tür müzik dinliyorsunuz? En beğendiğiniz ses sanatçısı?
Dönem dönem dinlediğim müzikler değişiyor. Bir dönem Halk Müziği’ne takılı kalıyorum. Ferdi Özbeğen, Ahmet Kaya, Müslüm Gürses, Neşet Ertaş, Zeki Müren, severek dinlediğim sanatçılardır.
*Hayatta en sevindiğiniz an?
Kızımı ilk kucağıma aldığım an.
*Hayatta en üzüldüğünüz an?
Yakın akrabalarımızı, arkadaşlarımızı kaybettiğimiz anlar.
*En sevdiğiniz renk?
Mavi.
*Hangi konu açıldığında sıkılırsınız?
Maddi konular sohbet etmek beni sıkar. Dünya malı dünyada kalır.
*Günlük hayatta kullandığınız en sık kelime nedir?
Sürekli esnafın içerisindeyiz, yolda vatandaşlarla konuşuyoruz. Bu anlamda en çok kullandığım kelime olarak merhaba, hoş çakalın ve Allah’a emanet olun diyebilirim.
*En son izlediğiniz dizi, film veya belgesel? En beğendiğiniz sinema oyuncusu?
Televizyon izlemeye fırsatım olmuyor. Zaten televizyon izlemeyi pek sevmiyorum. Sadece spor karşılaşmalarını izliyorum. Evde dizi, film izlemem. Film izlemek için sinemaya giderim. Haluk Bilginer, Şener Şen ve Zafer Alagöz’ün oyunculuğunu beğenirim.
*Bir şeyin orijinaline sahip olmak isteseydiniz, bu ne olurdu?
Sahip olmak gibi bir hissim yok ancak Atatürk ile İsmet İnönü’nün memleket meselelerini konuşurken o odada olmak isterdim.
*Bir şeyi icat etmek isteseydiniz, bu ne olurdu?
Müzik ve futbolu icat etmek isterdim.
*Yapmaktan keyif aldığınız şeyler nelerdir?
Doğa ile baş başa kalmaktan hoşlanırım. Spor yapmaktan, deve güreşlerine gitmekten, balık tutmaktan keyif alırım.
*Geriye dönüp baktığınızda 20 yaşındaki kendinize ne söylemek isterdiniz?
Daha erken evlenebilirdin diyebilirdim.
*Gençlere bir çağrınız var mı?
Çok yaşlanmadık ama aslında nesil, jenerasyon farkı var. Belki bu şekilde değillerdir ama jenerasyon farkından dolayı belki biz böyle hissediyoruz. Siyasetin içerisinde ülke meselelerine çözümü noktasında daha çok katılımcı olmalarını, Ülkenin çözülmesi gereken birçok probleminin olduğu yerde, gençlerin buna kayıtsız kalmamasını. Gençler, belki kendi aralarında bu sorunların çözümü noktasında fikirlerini paylaşıyorlardır ama bunu siyasete aktarma, çözüm noktasının siyaset olduğu yerde bizimle beraber olmaya çağırıyorum. Elbette ki fikirleri, düşünceleri vardır ama bunu siyasete aktarmaları lazım ki çözüm bulalım. Çünkü her türlü problemin çözümü sokakta değil, siyasette var. Dolayısıyla fikirlerini, düşüncelerini siyasete aktarmaları lazım. Aktarmaları için de siyasetin içinde olmaları lazım.
Muhabir: Yazar Silinmiş