Geçtiğimiz 2021 yılı verileri henüz açıklanmadığı için 2020 yılı verilerine göre tam 336 bin 631 kişi evliliğine son verdi. Bunun yanı sıra aynı yıl yani 2020 yılında, 487 bin 270 kişi evlendi. Boşanan kişilerin neredeyse yarısı evliliklerinin ilk 5 yılında boşandılar. Ve baktığımız da bu kişilerin çoğu evlilik öncesi tanışma evresini uzun süre yaşayabilmişlerdi. Her ne olduysa evlilikleri 5 yıl bile süremedi. Neden bu noktaya gelindiğini konuşacak olursak. Zaten istatistiklere göre 30 yıllık bir evliliğin en çetin dönemi ilk yıllardır. İlk beş yıl içerisindeki boşanmaların altında yatan en önemli iki nedenden biri kişilik farklılıklarına saygı gösterememek ve ikinci olarak da geniş ailelerden çekirdek aileye ulaşan baskı ve müdahalelerdir. Üçüncü sebep psikolojik ve fiziksel şiddet. İhanet, yalan gibi sebeplerse ilk 5 yıllık dönemde kayda değer oranda görülmüyor. Evliliğin 5 yıldan sonraki dönemlerinde boşanma sebepleri arasında yerini alabiliyor. İkinci sebep dediğim aile baskısı kırsal kesimde birinci sebep olurken, ilk sebep dediğim kişisel haklara saygı eksikliği daha çok metropollerde görülüyor. Kırsal kesme hitap eden bir araştırmacı olarak aile baskısının vardığı noktalara değinmek istiyorum  İşlerin neden bu noktaya geldiğini tahmin etmek aslında hiç kimse için güç değil. - Çocuklarını evlendiren her anne ve babanın bilmesi gerekir ki iyi niyetli bile olsanız aslında yaptığınız şeyin adı: oldurduğunuzu bozmaktan başka bir şey değildir. Eksiksiz herkesin bunun ne denli büyük bir hata olduğunu görmesi gerekiyor. Ailelerin evlendirdikleri çocuklarını artık bir aile sahibi olduğunu kabullenmesi gerekiyor. Dışarıdan yapılan yönlendirmeler olmadan özgür bırakılmaları evliliğin geleceği için büyük önem taşıyor. Ancak ne var ki ne kızın ailesi ne de erkeğin ailesi, bu yeni kurulan ailenin dışında kaldıklarını kabul etmek istemiyor. Dahil olabilecek bir yol bulmakta ısrar ediyorlar. Bu durumun sonucu olarak da karı koca, birbiriyle eş olmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenemiyor. Ya da öğrenmekte çok geç kalıyor. Yaşadıkları her olaya dışarıdan müdahale edilmesi demek onlarında kendilerini, evliliklerinin sahibi olarak görmelerine engel oluyor. Yıllar sonrada o gün için izin verdikleri müdahalelere fazlasıyla pişman oluyorlar. Henüz tecrübe sahibi olamamış evlatlarınızı seviyorsanız ve mutlu olmalarını istiyorsanız bu kötülüğü yapmaktan vazgeçilmelisiniz.
Kayınvalidelerin her olayın içinde olması, birinin "Ben kızımı kimseye ezdirmem" Diğerinin de "oğlumu size yedirmem" diyerek konuya dahil olması evlilik birliğinin sarsılmasına neden olmaktadır. Ailelerin konuya dahil olmamalarının en kolay yolu da tartışma yaşandığında, yeni evli çiftin aralarında geçenleri kimseye atmamasıyla sağlanabilir. Kısacası eşinizden işittiğiniz her olumsuz sözü kendi ailenizle paylaşmamalısınız. Aynı zamanda eşinizin ailesinden duyabileceğiniz her olumsuz cümleyi de yine kendi ailenizle paylaşmamanız gerekiyor. Evliliklerin bir gizeme sahip olması onu korumanın en basit yoludur. - Tabi ki iletişim; üstte bahsettiğim keşmekeşin önüne geçmek gerçekten de kolay ancak aklı selim bir insan olup sahip olduğunuz şeyi korumak için birbirinizle her konuda iletişim halinde olmanız gerekir. Evlilikleri bitiren şeyin sır olduğunu, masum sayılan sırların bile araya girmesiyle sizi birbirinizden uzaklaştıracağını en baştan bilmeniz gerekir. Sır derken kast ettiğim şey bir arkadaşınız ya da ailenizdeki bir kişinin kendine ait sırrından bahsetmiyorum. Sizin kendinizle ilgili sırlarınız varsa ve bunlar direkt olarak evliliğinizi ilgilendiren konularsa eşler arasında paylaşılması oldukça önemlidir. Ufak tefek sırlarla başlayan masum yalanlar nedeniyle bir de bakmışsınız ki saklayacak bir sürü şeyiniz olmuş. Ve onları saklamaya çalışmaktan birbirinizle konuşacak konunuz kalmamış. Eşler arasındaki diyalogsuzluk bir anda başlamaz. Azar azar her gün bir parça daha kopar kişiler birbirinden. Hiçbir yuva bir günde dağılmaz. Hiçbir boşanma kararı bir günde alınmaz. Azar azar her gün bir parça daha uzaklaşırsınız birbirinizden aynı zamanda ilişkinizden. Ve sonra birde bakmışsınız ki artık birbirini tanıyamayan insanlar haline gelmişsiniz. Biz bu hale nasıl geldik diyerek şaşırmadan önce şimdiden o duruma gelinmemesi için çaba göstermelisiniz. Daha önce konuşulmamış, biriktirilmiş onlarca sorunu geç kalınmış bir şekilde ayıklamaya çalışırken düğüm olup işin içinden çıkamamışsınız. Ben ilişki danışmanlığı işini çok severek yapıyorum. Yapmakta olduğum birkaç iş arasından en çok ilişki danışmanlığını seviyorum. Sanki çocuğunuzu büyütür gibi büyütmelisiniz ilişkinizi, bir bebeğe davranır gibi nazik olmalısınız. Ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğunu deneyimlemeyen neredeyse kimse yoktur. Eğer ilişkinize iyi davranmazsanız, zaman içinde bakımsızlıktan, sevgisizlikten, ilgisizlikten çürür ve yok olur. Karşılıklı oturup sohbet ettiğimiz çiftlerin neredeyse tamamı sorunun ne olduğunu zaten biliyor olarak geliyorlar. Bilmeyenlerse sorduğum birkaç soru sonrasında hemen anlamaya başlıyor. Bilmek çok büyük bir farkındalıktır. Ve çözüm için gereken çoğu şeyi görmenize yardımcı olur. Bilmediğiniz şeyse şu, bu kısım gerçekten de önemli: Bazen başka ilişkilere ya da başkalarının eşleriyle olan ilişkisine özeniyorsunuz. Keşke benim eşimde o kişinin eşi gibi davranabilse diyorsunuz. Hayalini kurduğunuz şey aslında şuan da sahip olduğunuz şeyle neredeyse aynı. Tek farkı o çiftin ilişkiyi çürütmemeyi başarmış olması. Sizin ilişkiyi yaşayış şekliniz değişmediği sürece kiminle ilişki içinde olursanız olun şuan ki noktaya gelip takılacaksınız demektir. Çünkü iletişimin olmadığı, çözümden yana tavır alınmadığı ilişkilerin tamamı ne kadar güzel başlamış olursa olsun. Hiç istemediğiniz o kötü noktaya eninde sonunda gelir. Yani çözüm eşinizi değiştirmek değil. İlişkiyi geliştirmektir.