Geçmiş tarihimizi bakarsanız. Milletimiz zor günleri aşmasını iyi bilir.  Her şey bozuk gitse de çok şükür, ülkemizde huzur ve barış içinde yaşıyoruz.  Bunu sağlamak için, hayatının baharında 25 bin evladımızı şehit verdik. Bunlar manevi acımız. Bunlar yaşadığımız, huzurun bedelidir. Bu işin elbette maddi boyutu da var. Son 40 yılda TERÖRE 600 milyar dolar harcamışız. Bu çok büyük bir rakam.  Dünyanın hiçbir devletinin harcamadığı kadar büyük bir rakam. Yoktur böyle bir şey. Adeta ülkemiz 40 yıldır savaş hali yaşıyor.  Bunları görmezden gelemeyiz. Şu menfaate dayanan, iç kavga ve çekişmelerimiz olmasa.. Kibri üzerimizden bir atabilsek, birbirimizi mütevazi bakabilsek. Kim tutar bizi... Bugün, Albay olan bir öğrencim, yıllar önce üsteğmen iken bana Doğu ve Güneydoğu’da hangi şartlar altında görev yaptıklarını anlatan bir anısını paylaşmıştı.  Onu dinlerken çok duygulanmıştım. Hocam, diye başladı; “Gittiğimiz yerde, usturasının önüne oturduğumuz berberimizi,  Alışveriş yaptığımız kasabımızı ve bakkalımızı, özenle seçerdik”  “Bir gün kırsalda büyük bir operasyon yaptık. Onlarca, öldürülen teröristleri karakol bahçesine getirdik. Kimlik tespiti yapacaktık, gördüklerim karşısında irkildim. Titredim. Çünkü, ölü teröristlerin arasında berberim ve kasabım da vardı”. Deyip, devam etmişti. “Hocam biz milletimizin geleceği ve huzuru için böyle kelle koltukta görev yaptık. Bu uğurda seve seve ölüme gittik” diye anlatmıştı. Her gün gelen şehit haberlerinde bu milletin evlatları, milletimizin huzuru, devletimizin bekası için canlarını veriyor. Bu hep akıllarımızda kalmalı. Milletçe bunu iyi anlamalı, bilmeliyiz. Milli birlik ülkemiz için çok önemli ve gereklidir. Bu şartlarda, ülkemiz teröre 600 milyar harcayıp mücadele etmese bugün ortada NE MİLLETİMİZİN HUZURU, NE DE DEVLETİMİZİN, BAĞIMSIZLIĞI KALIRDI. ** NAZİLLİ İÇİN BÜYÜK KAYIP! ÇAĞDAŞ CAM; Kuyucak ilçesinde 1980’li yıllarda iki kişi tarafından kuruldu.  Kısa sürede şirkete dönüştü, Kuyucak’ta 280 işçinin ekmek kapısı oldu. Kısa sürede aile şirketi haline geldi. Atılımları ile ihracatta yerini aldı. Çağdaş Cam, büyüdü de büyüdü. Ne yazık ki Kuyucak ve Nazilli, ÇAĞDAŞ CAM’ı da kaybediyor. Neden mi?  Nazilli Organize Sanayi’de istediği gibi bir yer bulamadığı için.  Nazilli Yeni Sanayi’deki arsalar, ne yazık ki kurulurken kapış kapış rantçıların eline geçmiş karlı müşteri bekliyor. Hiç unutmuyorum. Kocaeli’nden Nazilli’ye gelen bir yatırımcı, organize sanayiden 100 dönüm yer almak istemişti.  Parselleri ellerinde tutan rantçılar, FAHİŞ karlarla parsellerini satmak istediler.
Yönetimde yardımcı olmayınca, Kocaeli’nden gelen işadamı;  YAZIK, BU ZİHNİYETLE NAZİLLİ HİZMET GELMEZ DİYEREK.. Nazilli’den ayrılmıştı. ÇAĞDAŞ CAM’da.. İtalyan ortaklarıyla Nazilli’den yer bulamayınca Manisa’dan 30 dönüm kapalı alanı olan 42 dönüm arazi aldılar. Bölgemize kurmayı planladıkları yeni fabrikayı Manisa’ya kurma hazırlığını yapıyor. SERDAR RAŞİT PİRİNÇ, BETÜL PİRİNÇ VE SEYFETTİN PİRİNÇ, Aile Şirketleri.. ÇAĞDAŞ CAM’IN yeni fabrikasını Manisa’ya kurmanın hem üzüntüsünü hem de sevincini yaşıyor. ** BÖYLE GÜVEN OLUŞUR MU? Sayın Ekonomi Bakanı sağ olsun ayağının tozu ile “Döviz kuruna dış müdahale yok” dedi. Yüreklere su serpti. Şimdiye kadar hep aklımızla alay ettiler, doğruyu söylemediler. Kurda dış güçlerin eli var dediler. Hep böyle kandırılıyoruz. Zaman zaman “BEKA SORUNUMUZ VAR” dedikleri gibi. Demek ki, her şeyi kendimiz yapıyoruz, kendimiz bozuyoruz. Acısını da kendimiz çekiyoruz. Tıpkı, “kendim ettim kendim buldum” şarkısında olduğu gibi. Yeni Ekonomi Bakanı doğruyu söyledi de gerçeği anladık.  Hiç değilse milletimiz, döviz kurunun arkasında dış güçlerin olmadığını öğrendi. Şu, ÇİN modeli Ekonomi de nereden çıktı? Arkasından ÇİN değil, GÜNEY KORE modeli dendi? Dünyada eşi olmayan bir ekonomik model. Sayın Bakan DR. NUREDDİN NEBATİ’de yaratılmak istenen bu algıları düzeltip, “Yaptığımız TÜRK Modeli” dedi.  Sayın bakanımıza buradan sormak isterim.  Yanlış algılarla milletin aklı ile alay edenlere nasıl olurda güven duyarız, güveniriz.. Sayın Nebati bakanım. Sıkıştıkça, ah ettikçe daha ne modelleri çıkaracağız onu da göreceğiz. Bu gidiş, bu durum hayra alamet değil. ** SÜPER LİG’İN 18 TAKIMI.. T. DİREKTÖR DEĞİŞTİRECEK. Türkiye Süper Lig tarihinde ilk kez 16 hafta sonunda 3 büyüklerin, ilk 3 sırada olmadığı bir sezon yaşıyor. Spor yorumcuları, 20 takımlı Türkiye SÜPER Ligi’nden sadece 2 takımın, Teknik Direktörünün değişmeyeceği iddia ediyor.  “Bunlardan birisi şampiyon olacak takımın diğeri de.. UEFA liginde grup birincisi olan Galatasaray teknik direktörü olur” deniliyor.  Doğru bir teşhis. Son zamanlarda ülke futbolumuzdaki çöküş, maalesef devam ediyor.  Avrupa’da teknik direktörlerin takımların başında en kısa süreli görev yaptığı ülkeyiz. Bir düşünün, bir yıl önce Beşiktaş’a 2 kupa kazandıran SERGEN YALÇIN, bir sonraki sezonun ilk yarısının sonunu bile getiremedi. İstifa etti. Fenerbahçe EMRE BELEZOĞLU yönetiminde oynadığı 10 lig maçında, 7 galibiyet 3 beraberlik 1 mağlubiyet aldı.  Maalesef Türk olduğu için işine son verildi. Başakşehir başına geçen BELEZOĞLU, 8 maçta mağlubiyet görmedi. Harikalar yaratıyor.  Fenerbahçe başına getirilen Pereira da, Fenerbahçeyi yerlerde süründürüyor. Galatasaray’a gelince FATİH TERİM tam bir FİYASKO. 16 maçta 48 puanın yarısını bile alamamış bir teknik direktör. Takımı rezil futbol oynuyor.  Kendisi de yarattığı bu durumla gündeme geliyor. Futbol değerleriyle adeta alay ediyor. Kendisine, kulüpte sen ne yapıyorsun diyebilecek tek kişi yok. Terim, tecrübe kazandıkça maalesef centilmenliğini kaybediyor. Terim’in bu davranışları taraftarın GS sevgisini yok ediyor. Terim’e ayak uyduran Başkan Elmas’ta, GS’yi temsil edemiyor. Bunu anlayan yönetimden şimdilik 4 kişi istifa etti. Arkasından neler gelecek, göreceğiz. Yaptığı sportmen dışı hareketler, aldığı cezalar ortada. Bakalım, bu despot davranışların sonunda Galatasaray’dan gidişi nasıl olacak. Bu şartlarda, Türk futbolu nasıl gelişir. Yöneticiler, teknik direktör getirip, kovmakla, TÜRK SPORU BİR YERE GELMEZ.