Cuma günü yayınlanan ilk yazı dizimizin ikinci bölümünde 2014 yılında Belediye Başkanı seçilen Deniz Atabay’a kurulan tuzağı anlatmaya devam ediyorum.
*
Kısaca özetlemek gerekirse.
Deniz Atabay ve ekibi yasaya aykırı şekilde kat arttırımı yapılan inşaatın yapımını durdurmak için uğraş verirken, inşaatın sahibi ve ortağı tezgah kurma peşindeydi.
Belediye Başkanı’nı itibarsızlaştırmak için o dönem kendisine ‘gazeteci’ diyen bazı kişiler kullanılırken, başkanın evini kurşunlamakla devam eden olaylar Ahmet Orak’tan iddiaya göre 150 bin lira aldığı ancak sonrasında kendisi ev, araba ve para teklifi aldığını ancak Ahmet Orak’ın sözünde durmadığını söyleyen Celal Kılıçdaroğlu’nun ani değişimi ile daha ilginç bir hale geliyordu.
*
Evinin kurşunlamasına rağmen rant çetesine teslim olmayan başkan Atabay, kızının kaçırılması ile tehdit edilmeye başlanmış ancak asla geri adım atmamıştı.
Kendilerini iş insanı diye tanıtan bir çete bazı gazetecilerin yanı sıra eski ve yeni siyasetçilerle de iş birliği yaparak tehditlere devam etti.
*
2017 yılında bu kez 2020 yılında karşımıza ‘tecavüz’ videosu olarak çıkacak olan bir kaset çıktı.
İddiaya göre Deniz Atabay ve belediye çalışanı olduğu söylenen bir kadın arasında yaşananların görüntüsü yine bazı medya kuruluşları tarafından şişirildikçe şişirildi.
O günlerde bu görüntüler ‘yasak aşk’ olarak servis edilmiş ve çok konuşulmuştu.
Ben de bir canlı yayın sırasında Deniz Atabay’a bu konuyu sormuştum.
Başkan Atabay, “Bu benim eşimi ilgilendiren bir konu. Benim için çaldı, çırptı, hırsızlık yaptı diyemeyenler, yapacakları yasaya uygun olmayan projelere onay vermediğim, birileri rant elde etsin diye Didim halkının hakkını yedirmediğim için böyle kirli işlerden medet umuyorlar” diye cevap vermişti.
*
O görüntüleri servis eden sizce kimdi?
*
Yıl 2018’e geldiğinde aynı görüntüler bir kez daha kullanıldı.
Çünkü, seçim dönemine girilmişti ve Belediye ile Nehirsan A.Ş. arasındaki davada Nehirsan, İnşaat ruhsatının verildiği tarih ile iptal edildiği tarih arasındaki zararın karşılanması için dava açmıştı.
Bu davada 1 milyon 405 bin 565 lira ödenmesine karar da verilmişti.
Nehirsan firmasının sahibi Ahmet Orak ve Süryani ortağı uyanıklık yapıyor, sanki ruhsatları iptal edilmemiş, mahkeme ruhsatın iptalini durdurmuş gibi kendilerine yakın gazetelere haber yaptırıyor, hatta kanunen mümkün olmamasına rağmen belediye binasına falan haciz işlemi yaptırmaya çalışıyordu.
Oysa 5393 sayılı maddenin son fıkrasına göre, kamuya tahsis edilmiş yerlerin haciz edilmesi ya da satılması mümkün değildi.
Ahmet Orak ve avukatı bunu bilmiyor muydu?
Yapılan şey basitti.
Yerel seçim sürecine girilen günlerde kendilerine ruhsat vermeyen Başkan Atabay’ı karalama ve yıpratma kampanyasıydı.
Bu yöntemle başkan Atabay’ı itibarsızlaştırma operasyonu daha önce ortaya çıkan kaset ile birlikte tekrar kamuoyunun önüne konuluyordu.
*
Didim Belediyesi belirtilen sürede parayı yatırmayınca belediyeye İstanbul Anadolu 6. İcra Dairesince ödeme emri gönderildi.
Ödeme yapılmayınca belediyenin tüm banka hesaplarına el koyduran şirket avukatı Murat Sultansu, ardından Başkan'ın makam aracının da aralarında bulunduğu 108 araca haciz getirtti.
Son olarak da İstanbul Anadolu 6'ncı İcra Dairesi'nde daha önceden haciz edilen malların değerinin düşük olmasından dolayı Didim Belediye binasının kıymet takdiri yapılması için Nehirsan A.Ş'nin avukatı Murat Sultansu tarafından karar çıkarıldı.
*
Olayın aslı şuydu:
Mümin Kamacı’ın başkanlıktaki son bir ayında nizami olmayan bir meclis kararıyla verdiği ruhsatı, Deniz Atabay göreve geldiğinde iptal etti.
Bunun iptalinden sonra başlayan süreçte Nehirsan A.Ş. Yürütmeyi Durdurma Kararı almak istedi ancak mahkeme ret verdi.
Aydın 2. İdare Mahkemesi'nde görülen dava da ayrıca yıkım kararı da verildi. Dosya Danıştay’a gitti ve Danıştay’ın ilgili dairesi, usul eksikliğinden dolayı dosyayı iade etti.
Tekrar yapılan müracaatlarla Danıştay, Aydın 2. İdare Mahkemesinin verdiği kararı onayladı.
Yani Nehirsan A.Ş.’nin aldığı ruhsatın usulsüz bir işlem yapılarak alındığı kanunen onaylanmış oldu.
*
Yine o günlerde İmar Barışı gündemdeydi ve uyanıklık yapan firma ruhsatın verildiği tarih ile iptal edilen tarih arasındaki tazminatı kazanmış ancak sanki davayı kazanmış gibi algı operasyonuna girişmişti.
Aynı zamanda yıkım kararı olan ve muhtemelen imar barışıyla kurtulacak olan bir binadan talep edilen tazminat Deniz Atabay’ın “Halkın parasını çarçur etmeyiz” duruşu ile bozulmuş oldu.
*
Ve beklendiği gibi 8 Haziran 2018 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 31 Aralık 2017'den önce yapılmış, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapıların imar ve iskan sorununun çözülmesi amacıyla İmar Barışı uygulamasını hayata geçirdi.
Yani başkan Atabay ve birlikte çalıştığı bürokratları bir kez daha haklı çıkmıştı.
*
Gördüğünüz gibi Didim’e çöreklenmiş bu inşaat çetesi hedeflerine ulaşmak için her yolu denemeye devam ediyordu.
Üç ve Dört kat imara açık bir alanda konut yapmak için başlayan proje 7 ve 8 kat olarak ruhsatlandırılmış, kendilerine karşı çıkan başkan Atabay ve ekibi üç yılda değişik figüranlar kullanılarak yıpratılmaya çalışılmış, mahkemenin yıkım kararına rağmen inşaata devam etmişlerdi.
İmar Barışı bir fırsattı ama gözleri doymayan rant çetesi, imar barışı ile yasal hale gelen inşaatlarını bu kez 9 ve 11 kata çıkarmış üstelik konut yerine otel yapmışlardı.
İnşaatta yapılan bu değişiklikler Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay, Didim Belediyesi’nin bürokratları ve Didim halkı tarafından da takip ediliyordu.
Daha çok rant elde etmek isteyen bu rant çetesinin yaptığı inşaat bir kez daha ‘kaçak’ durumuna düşmüş oldu.
*
Bu günlük de bu kadar.
Beni özleyin kuzucuklarım.
Daha anlatacak şeylerim var. GÜNÜN FIKRASI
İki adam yolun iki tarafından birbirlerine doğru yürüyorlarmış.
İkisi de diğerinin sağ ayağını sürüyerek geldiğini fark etmiş ve karşı karşıya geldiklerinde birbirlerine bakmışlar.
Önce biri sağ ayağını işaret ederek şöyle demiş:
“Vietnam, 42 yıl önce”
Bunun üzerine diğeri de kendi sağ ayağını işaret ederek konuşmuş:
“At pisliği, 20 adım geride.” GÜNÜN TESPİTİ
“..sabır öyle bir iptir ki, sen kopacak sanırsın o gittikçe güçlenir.. sen bitecek sanırsın, o gittikçe çoğalır..” BEN
“..sürekli parasından konuşan insan sevmem.. hep dedikodu yapan insan sevmem.. her şeyi dine bağlayan insan sevmem.. onu bunu yadırgayıp, yargılayan insan sevmem.. hayal kurmayan insan sevmem.. sürekli şikayet edip, darlayan insan sevmem.. kendini öve öve bitiremeyen insan sevmem.. kendi ile dalga geçiyormuş yapıp küçük beyni ile ‘aslında çok öz güvenliyim’ mesajı vermeye çalışan insan sevmem.. fevri insan sevmem.. gözleri kırışacak diye gülümsemekten korkan insan sevmem.. ‘ayy herkes bana bakıyo’ sanan insan sevmem.. elalem yargılayacak diye kahkaha atmayan insanı hiç sevmem..” GÜNÜN SÖZÜ
“..zaman en iyi yazardır.. her zaman en mükemmel sonu yazar..” KADINLAR ERKEKLER
“..kadınlar ‘deniz’ gibidir.. bir dalgalı bir durgun.. hırçın, huysuz, kaprisli.. hem çok toydur, hem olgun.. hep suyuna gitmeli, usta bir kaptan gibi..”