Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olsam da İzmir’de yaşayan ailemi altı aydır ziyaret edemedim.
Önce tembellikten sonra da Koronavirüs nedeniyle ihmal ettiğim için geçen hafta İzmir’e aileme ziyarete gittim.
Bu nedenle de köşe yazımı yazamadım.
Bunun için her birinizden özür dilerim.
*
İzmir maceralarımı şimdilik yazmayacağım.
İzmir’den döndükten sonraki ilk gün rakip takıma tezahürat yapan adam gibi uyandım.
Üç kişilik yatağımda bir süre dönüp durduktan sonra kalktım, röpteşambırımı üzerime geçirip elimi yüzümü yıkadım ve “Sen ne güzel bişeysin” diyerek yanaklarımı okşadım.
Kendimi sevmek iyi geldi ve hemen taze sıkılmış portakal suyum ile kahvaltımı yaptım.
Haberlere ve sosyal medyaya göz atarken de Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş hakkındaki iğrenç paylaşımı gördüm.
Bu duruma sessiz kalmayı içime sindiremediğim için de şahsıma ait sosyal medya hesabımdan, “..başak demirtaş’a yapılan ahlaksızlık karşısında toplum topyekun aynı refleksi gösteremiyorsa, o toplum, yalnız adalet duygusunu değil ahlakını ve vicdanını da kaybetmiştir..” diye yazdım.
*
Bir süre sonra da birçok yorum geldi.
Bazı arkadaşlarım da özelden mesaj attı.
Yorum yapanlar arasında siyasi bir partinin üyesi olduğu yaptığı paylaşımlardan anlaşılan bir kadın beni ölesiye eleştirmiş.
Ne vatan hainliğim kalmış ne de vatanı bölmeye çalıştığım.
*
Bir anne, bir eş, bir kadın olan Başak Demirtaş’ın iffetine yönelik iğrenç bir paylaşımı sadece aynı siyasi düşüncede olmadığı için başka bir kadının savunması son zamanların Türkiye’sinde çok da şaşırdığım bir durum olmadı açıkçası.
*
"..'benden' diye severse insan kendinden olanı, sadece kendisini sever.. sadece kendisini seven, başka hiç bir şeyi sevmez.." diye bir söz vardır.
Sanki ülkemizin son yılları için söylenmiş bir söz.
Kendisi gibi düşünmeyen herkese hakaret ve küfür eden, üstelik bunu normalleştiren bir kesim oluştu.
Yine bu kesim sürü psikolojisi ile hareket edip, doğruya ‘doğru’, yanlışa ‘yanlış’ diyemedi.
Bu sadece bir siyasi parti için değil, tüm siyasi partiler için geçerli bir tespittir. Kimse “Bize laf sokmuş” diye düşünmesin.
Her siyasi partinin içinde liderin düşüncesini sorgulamadan destekleyen kesimler mevcut.
Öyle bir hale gelmiş ki milletvekillerinin bile kendi düşüncesi kalmamış, liderlerinin ağzına bakar olmuşlar yapacakları yorum ve açıklamalarda.
*
Oysa insan olmak, sürü psikolojisine aykırı bir durumdur.
Çünkü insan yaradılışı itibariyle düşünebilen ve sorgulayabilen bir canlıdır.
Düşünmeyen, sorgulamayan ve sadece sürü psikolojisi ile hareket edenlerden olmayın.
Eğer sürünün başında giden siz değilseniz ve sürü içinde öylece yol alırsanız hayatınız boyunca sadece ‘kıç’ görürsünüz.
*
Düşünen ve sorgulayan insan olursanız, kırmızı açan bir çiçeğin diğerini sarı açtı diye ayıplamadığını anlarsınız.
Düşünen ve sorgulayan insan olursanız, kuşların farklı öttükleri için birbirlerine yasak koymadıklarını fark edersiniz.
Sizin gibi düşünmeyen, dili, dini, rengi farklı insanları savunmak sizi O’cu, Bu’cu veya Şu’cu yapmaz.
Sevmeseniz bile insanların eşi ve çocuklarına hakaret edilmesine sessiz kalamazsınız.
Sayın Emine Erdoğan’ın, Sayın Selvi Kılıçtaroğlu’nun, Sayın Meral Akşener’in ve diğer tüm kadınların namusuna ve iffetine karşı alacağınız tavır da sizi O’cu, Bu’cu veya Şu’cu yapmaz.
Sizi insan yapacak en önemli şey ‘sizden’ olmayanlara da saygı göstermek, yapılan haksızlığın karşısında durabilmektir.
GÜLE GÜLE YAVUZ SELİM KÖŞGER, TEBRİKLER MUSTAFA SAVAŞ
Valiler kararnamesiyle İzmir Valiliği’ne atanan Aydın Valisi Yavuz Selim Köşger, Aydın protokolü ile DSİ Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen Veda Yemeği’nde buluştu.
Bende İzmir’den apar topar dönüp yetiştim.
Sayın Vali ile ters düştüğümüz zamanlar oldu.
Gazetecilerin kaderi biraz böyle.
Gerek atanmışlar, gerek seçilmişler eleştiriyi kabul etmekte zorlanıyor.
*
Kendi adıma meslekte yaşanan bu ters düşmeleri çok da önemsemem.
İşimizin gereği olan bu durumlar insani ilişkilerimizin önüne geçsin de istemem.
Nihayetinde hepimiz daha yaşanabilir kentleri hayal ediyor ve bunun için çaba harcıyoruz.
Yapılan her icraatı da doğru kabul etmek doğaya aykırı.
*
Kendisinin duygusal bir insan olduğunu bildiğim Yavuz Selim Köşger’in veda konuşması sırasında ağlamaklı olduğunu titreyen sesinden anladım.
Kendisinin en sevdiğim sözü de daha önce defaten söylediği “Sizler hancısınız, bizler yolcuyuz” sözüdür.
Jeotermal konusundaki ısrarlı tavrına karşı olsam da, gazeteci arkadaşımız Mehmet Özçakır’ın bir toplantıda dile getirdiği hatta yerini de gösterdiği Adnan Menderes Müzesi için verdiği çabayı asla yok sayamam.
Sayın Yavuz Selim Köşger’e yeni görevinde başarılar diliyor, İzmir’e de güzel hizmetler yapacağına inanıyorum.
Ayrıca İzmir’de de benden kurtulamayacağını, kız kardeşim Fatma Divrik’in Aliağa’nın en büyük mahallelerinin birinin muhtarı olduğunu hatırlatmak istiyorum.
*
Veda yemeğinde bazı detaylar dikkatimden kaçmadı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu dahil tüm belediye başkanları veda yemeğinde hazır bulundu.
Ancak CHP’li Milletvekilleri ile İYİ Parti Milletvekili Aydın Adnan Sezgin yoktu.
İhtimal vermesem de kafamda soru işareti kalmasın diye muhalefet milletvekillerine davet edilip edilmediklerini sordum.
Hepsi de davet edilmiş.
*
Vali Yardımcısı Ömer Faruk Günay’ın yaptığı konuşmanın ardından da AK Partili Milletvekilleri birer konuşma yaptı.
Milletvekillerinden biri İzmir’e Vali olan Köşger’in İzmir’den Aydın’a hizmet vermesini istediğini söyleyince güldüm ve “Sayın vekil Aydın’ın Büyükşehir olduğunu unutmuş, İzmir’in ilçesi zannediyor” diye söylendim.
*
AK Parti MKYK üyesi Mustafa Savaş’ın konuşması en beğendiğim konuşma oldu.
Konuşmaların başında yapılan protokolü selamlama kısmında anonsları yapan memurun ve diğer milletvekillerinin aksine seçimlerde iki kez karşı karşıya geldiği Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu unutmayarak incelik gösterdi.
Konuşmasında birlik ve beraberlik mesajları vererek kutuplaşmanın bu kente fayda sağlamayacağını vurguladı.
Sayın Köşger’in “Bizler yolcu, sizler hancısınız” sözüne atıfta bulunup, tüm bürokratların ve seçilmişlerin bir araya geldiği bu buluşmanın önümüzdeki günlerde de devam etmesi gerektiğini söyledi.
Kentin menfaatleri konusunda birleştirici bir üslup kullanan Mustafa Savaş’ı da bu vesileyle tebrik ederim.
GÜNÜN FIKRASI
Gariban bir köylü şehre inmişti.
Büyük bir mağazada iki kişinin karşılıklı oturup konuştuklarını gördü.
İçerde bir masa ve üç dört koltuktan başka bir şey görünmüyordu.
Merak etti ve içeri girdi:
“Selamünaleyküm ağalar” dedi.
Dükkan sahipleri:
“”Aleykümselam hemşerim ne istiyorsun?” diye sordular.
Köylü:
“Merak ettim acaba burada ne satıyorsunuz?” diye sordu.
Dükkan sahiplerinden biri, köylü ile dalga geçmek için sırıtarak cevap verdi:
“Eşek satıyoruz”
Köylü dalga geçildiğini anlayarak tekrar sordu:
“Sadece ikiniz mi kaldınız yoksa daha var mı?”
GÜNÜN TESPİTİ
“..istatistik ‘mini etek’ gibidir.. çok şey gösterir ama en önemli şeyi göstermez..” BEN
“..göbekli değil, fazla kilolarımı ‘biraraya’ toplamış tertipli ve düzenli bir insanım..” GÜNÜN SÖZÜ
“..nasıl hissedip, nasıl davranacağına başkalarının karar vermesine izin verme..” KADINLAR ERKEKLER
"..kadınlar sadece 3 şey ister: 1- iyi bir eş, 2- mutlu bir aile, 3- sağlıklı çocuk, 3-çanta, 3- ayakkabı, 3- elbise, 3- takı, 3-..."