Telefonunum şarjı yüzde birdeyken şarja takınca, kendimi final maçının son dakikasında gol atıp, takımına galibiyet kazandıran futbolcu gibi hissettiğim bir günün sabahından hepinize günaydın.
Son dakikada gol atmış futbolcu gibi uyandığım için “Olum bugün güzel geçecek” diye söylendim kendi kendime.
Enerji iyi olunca bugün daha çok sevesim geldi kendimi ve hemen röptaşambırımı üzerime geçirip banyoya koştum.
Aynada 10 dakika kadar kendimi seyredip, “Beni böyle zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak yarattığın için teşekkür ederim tanrım” diyerek yanağımı okşadım.
*
Taze sıkılmış portakal suyumdan birkaç yudum aldıktan sonra hazırlanıp çıktım.
Sevgi Yolu’nda yeni açılan mekanlardan birine doğru yürürken birkaç gazeteci arkadaşımın köşedeki kahvehanede çay içtiğini gördüm.
“Bu fakirler inşallah beni görmez” diye inceden sıvışmaya çalışırken yakalandım.
“Oooo başkan hoş geldin” deyip bi sandalye çekince de oturmak zorunda kaldım.
Dört-beş gazeteci bir araya gelince hem yaşadığımız yerin hem de ülkenin siyasetini, ekonomisini ve sosyal hayatını konuşmamak mümkün olmuyor.
Özellikle de gazetelerin ve gazetecilerin yaşadığı sıkıntılar gündemin hep ilk sırasında yer alıyor.
*
Sohbet sırasında özellikle başkanı değişen belediyelerin mali durumlarından açıldı konu.
Aynı zamanda gazete sahibi olan arkadaşlardan birinin anlattıklarını dinleyince gazetecilerin neden fakirleştiklerini de anladım.
*
Gazete sahibi aynı zamanda matbaa işi de yapan abimizden dinleyelim.
“İki yıl önce Köşk Belediyesi belediyenin hizmetlerini tanıtmak için bir çalışma istedi. Bir tanıtım dergisi hazırlandı. Neredeyse maliyetine yapılacak bir iş olduğu için peşin ödeme sözü aldık. O dönemde başkan AK Partili Rıfat Kadri Kılınç idi. İşi yaptık teslim ettik ancak o gün bugün paramızı alamadık. Araya seçim girdi Rıfat Kadri Kılınç aday gösterilmedi ama yine AK Parti kazandı. Yeni başkan Nuri Güler’i ziyaret ettik ve derdimizi anlattık. ‘Valla olursa ayda 500-500 öderiz’ dedi.”
Ben bunları duyunca “Nasıl yani?” diye tepki verdim.
Meğer belediyenin çok borcu varmış.
*
O günden bugüne kağıttan kalıba yüzde 300 zam gelmiş olmasını bir kenara bırakalım.
Seçimden sonra birçok belediye eski başkandan kalan borcu açıkladı. Hatta afiş yaptırıp astılar.
Özellikle AK Partili belediyelerin milletin parasını nasıl çar çur ettiğini, nasıl yandaşlarına aktardığını, bankamatik memurlarının işe gelmeden nasıl paralar kazandığını herkes gördü.
Köşk Belediyesi ise hiç böyle bir açıklama yapmadı.
Pankart asmadı.
Borcu afişe etmedi.
*
27 bin nüfusu olan Köşk İlçesi’nin toplam borcu ne kadar biliyor musunuz?
85 milyon lira.
*
Eski başkan AK Partili, yeni başkan AK Partili olunca bu borcu kamuoyundan saklamayı uygun bulmuşlar.
Gidin gezin Köşk’ü bakın bakayım yollar altın kaplama mı?
Bakın bakayım modern bir şehir yaratmada çığır mı açılmış?
İşçilerine maaş ödeyemezken milyonluk makam arabası alıp gezen başkandan, borçları ödemeye çalışan başkana gelmiş olay.
*
Peki hiç soruşturma açılmış mı?
10 yıl boyunca milletin parasını fütursuzca harcayana hesap sorulmayacak mı?
Seçimden sonrasını da hatırlıyorum.
AK Parti Milletvekili Rıza Posacı, “Kalemizi koruduk. 10 yıl boyunca hizmet eden Rıfat Kadri Kılınç’a teşekkür ederim” demişti.
Keşke siyasi olarak kale koruyacağınıza azcık milletin parasını korusaydınız. BİR RUS ÖĞRETİSİ DER Kİ:
Не делай плохого
Она вернётся тебе бумерангом
*
Не плюй в колодец
Будешь пить воду из него
*
Не унижай людей ниже себя
Однажды придётся к нему обратиться
*
Не сдавай своих друзей
Их место никто не заменит
*
Не теряй своих любимых
Их потом не вернешь
*
Не обманывай себя
Однажды ты поймёшь, что этой ложью ты сам себя предал
***
TÜRKÇESİ
Kötülük yapma.
Sana bumerang olarak geri döner.
*
Kuyuya tükürme.
Oradaki suyu içersin.
*
Senden daha düşük dereceli insanları kırma.
Bir gün belki ondan rica edersin.
*
Arkadaşlarını satma.
Onların yerini hiçbir şey tutamaz ki.
*
Sevdiklerini kaybetme.
Onları geri alamazsın.
*
Kendini kandırma ve kendine yalan söyleme.
Bir gün o yalanla kendine ihanet ettiğini anlarsın. İSLAM DEĞİL, TÜRK ALİMİ
Farabi: Türkistan Otrar doğumlu.
İbn-i Sina: Özbekistan Buhara doğumlu.
Biruni: Özbekistan doğumlu.
Harezmi: Horosan doğumlu.
Uluğ Bey: Asıl adı Mehmet Torgar’dır ve Timur’un torunudur.
*
Bu alimlerin her birine “İslam Alimi” derler.
Oysa yüzde yüz Türk’türler.
Neden “Türk Alimi” demekten utanırlar anlamış değilim.
GÜNÜN FIKRASI
Yahudi’nin biri Müslüman olmaya karar vermiş.
Ne yapması gerektiğini öğrenmek için Kayserili komşusunun kapısını çalmış ve:
“Ben Müslüman olacağım. İslam’ın şartı kaç?” diye sormuş.
Kayserili:
“Sekiz” diye cevap vermiş.
Yahudi:
“Yahu biz sağda solda ‘5’ diye duyuyoruz” diye söylenmiş şaşkınlıkla.
Kayserili düşünmeden cevap vermiş:
“O bize gelişi”
GÜNÜN TESPİTİ
“..ehliyetsiz gazeteci, ehliyetsiz kamyon şoföründen daha tehlikelidir..” BEN
"..bana 'kıl' olanlar varmış.. allahın köfteleri sayemde 'bişey' olabildiniz yani.." GÜNÜN SÖZÜ
“..ne çok söyle, ne büyük söyle.. yiğit iş’te gerek.. lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme.. sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek..” KADINLAR ERKEKLER
"..her kadın 'güzel' olduğunu sanır, çoğu kadın yanılır.." İMZA : CEM ULUCANKLOZET YANINA KAR MI KALACAK? Telefonunum şarjı yüzde birdeyken şarja takınca, kendimi final maçının son dakikasında gol atıp, takımına galibiyet kazandıran futbolcu gibi hissettiğim bir günün sabahından hepinize günaydın. Son dakikada gol atmış futbolcu gibi uyandığım için “Olum bugün güzel geçecek” diye söylendim kendi kendime. Enerji iyi olunca bugün daha çok sevesim geldi kendimi ve hemen röptaşambırımı üzerime geçirip banyoya koştum. Aynada 10 dakika kadar kendimi seyredip, “Beni böyle zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak yarattığın için teşekkür ederim tanrım” diyerek yanağımı okşadım. * Taze sıkılmış portakal suyumdan birkaç yudum aldıktan sonra hazırlanıp çıktım. Sevgi Yolu’nda yeni açılan mekanlardan birine doğru yürürken birkaç gazeteci arkadaşımın köşedeki kahvehanede çay içtiğini gördüm. “Bu fakirler inşallah beni görmez” diye inceden sıvışmaya çalışırken yakalandım. “Oooo başkan hoş geldin” deyip bi sandalye çekince de oturmak zorunda kaldım. Dört-beş gazeteci bir araya gelince hem yaşadığımız yerin hem de ülkenin siyasetini, ekonomisini ve sosyal hayatını konuşmamak mümkün olmuyor. Özellikle de gazetelerin ve gazetecilerin yaşadığı sıkıntılar gündemin hep ilk sırasında yer alıyor. * Sohbet sırasında özellikle başkanı değişen belediyelerin mali durumlarından açıldı konu. Aynı zamanda gazete sahibi olan arkadaşlardan birinin anlattıklarını dinleyince gazetecilerin neden fakirleştiklerini de anladım. * Gazete sahibi aynı zamanda matbaa işi de yapan abimizden dinleyelim. “İki yıl önce Köşk Belediyesi belediyenin hizmetlerini tanıtmak için bir çalışma istedi. Bir tanıtım dergisi hazırlandı. Neredeyse maliyetine yapılacak bir iş olduğu için peşin ödeme sözü aldık. O dönemde başkan AK Partili Rıfat Kadri Kılınç idi. İşi yaptık teslim ettik ancak o gün bugün paramızı alamadık. Araya seçim girdi Rıfat Kadri Kılınç aday gösterilmedi ama yine AK Parti kazandı. Yeni başkan Nuri Güler’i ziyaret ettik ve derdimizi anlattık. ‘Valla olursa ayda 500-500 öderiz’ dedi.”  Ben bunları duyunca “Nasıl yani?” diye tepki verdim. Meğer belediyenin çok borcu varmış. * O günden bugüne kağıttan kalıba yüzde 300 zam gelmiş olmasını bir kenara bırakalım. Seçimden sonra birçok belediye eski başkandan kalan borcu açıkladı. Hatta afiş yaptırıp astılar. Özellikle AK Partili belediyelerin milletin parasını nasıl çar çur ettiğini, nasıl yandaşlarına aktardığını, bankamatik memurlarının işe gelmeden nasıl paralar kazandığını herkes gördü. Köşk Belediyesi ise hiç böyle bir açıklama yapmadı. Pankart asmadı. Borcu afişe etmedi. * 27 bin nüfusu olan Köşk İlçesi’nin toplam borcu ne kadar biliyor musunuz? 85 milyon lira. * Eski başkan AK Partili, yeni başkan AK Partili olunca bu borcu kamuoyundan saklamayı uygun bulmuşlar. Gidin gezin Köşk’ü bakın bakayım yollar altın kaplama mı? Bakın bakayım modern bir şehir yaratmada çığır mı açılmış? İşçilerine maaş ödeyemezken milyonluk makam arabası alıp gezen başkandan, borçları ödemeye çalışan başkana gelmiş olay. * Peki hiç soruşturma açılmış mı? 10 yıl boyunca milletin parasını fütursuzca harcayana hesap sorulmayacak mı? Seçimden sonrasını da hatırlıyorum. AK Parti Milletvekili Rıza Posacı, “Kalemizi koruduk. 10 yıl boyunca hizmet eden Rıfat Kadri Kılınç’a teşekkür ederim” demişti. Keşke siyasi olarak kale koruyacağınıza azcık milletin parasını korusaydınız. BİR RUS ÖĞRETİSİ DER Kİ: Не делай плохого Она вернётся тебе бумерангом * Не плюй в колодец Будешь пить воду из него * Не унижай людей ниже себя Однажды придётся к нему обратиться * Не сдавай своих друзей Их место никто не заменит * Не теряй своих любимых Их потом не вернешь * Не обманывай себя Однажды ты поймёшь, что этой ложью ты сам себя предал *** TÜRKÇESİ Kötülük yapma.  Sana bumerang olarak geri döner. * Kuyuya tükürme.  Oradaki suyu içersin.  * Senden daha düşük dereceli insanları kırma.  Bir gün belki ondan rica edersin. * Arkadaşlarını satma.  Onların yerini hiçbir şey tutamaz ki. * Sevdiklerini kaybetme.  Onları geri alamazsın. * Kendini kandırma ve kendine yalan söyleme.  Bir gün o yalanla kendine ihanet ettiğini anlarsın. İSLAM DEĞİL, TÜRK ALİMİ Farabi: Türkistan Otrar doğumlu. İbn-i Sina: Özbekistan Buhara doğumlu. Biruni: Özbekistan doğumlu. Harezmi: Horosan doğumlu. Uluğ Bey: Asıl adı Mehmet Torgar’dır ve Timur’un torunudur. * Bu alimlerin her birine “İslam Alimi” derler. Oysa yüzde yüz Türk’türler. Neden “Türk Alimi” demekten utanırlar anlamış değilim.   GÜNÜN FIKRASI Yahudi’nin biri Müslüman olmaya karar vermiş. Ne yapması gerektiğini öğrenmek için Kayserili komşusunun kapısını çalmış ve: “Ben Müslüman olacağım. İslam’ın şartı kaç?” diye sormuş. Kayserili: “Sekiz” diye cevap vermiş. Yahudi: “Yahu biz sağda solda ‘5’ diye duyuyoruz” diye söylenmiş şaşkınlıkla. Kayserili düşünmeden cevap vermiş: “O bize gelişi” GÜNÜN TESPİTİ “..ehliyetsiz gazeteci, ehliyetsiz kamyon şoföründen daha tehlikelidir..” BEN "..bana 'kıl' olanlar varmış.. allahın köfteleri sayemde 'bişey' olabildiniz yani.." GÜNÜN SÖZÜ “..ne çok söyle, ne büyük söyle.. yiğit iş’te gerek.. lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme.. sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek..” KADINLAR ERKEKLER "..her kadın 'güzel' olduğunu sanır, çoğu kadın yanılır.." İMZA : CEM ULUCAN KLOZET YANINA KAR MI KALACAK?
Telefonunum şarjı yüzde birdeyken şarja takınca, kendimi final maçının son dakikasında gol atıp, takımına galibiyet kazandıran futbolcu gibi hissettiğim bir günün sabahından hepinize günaydın.
Son dakikada gol atmış futbolcu gibi uyandığım için “Olum bugün güzel geçecek” diye söylendim kendi kendime.
Enerji iyi olunca bugün daha çok sevesim geldi kendimi ve hemen röptaşambırımı üzerime geçirip banyoya koştum.
Aynada 10 dakika kadar kendimi seyredip, “Beni böyle zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak yarattığın için teşekkür ederim tanrım” diyerek yanağımı okşadım.
*
Taze sıkılmış portakal suyumdan birkaç yudum aldıktan sonra hazırlanıp çıktım.
Sevgi Yolu’nda yeni açılan mekanlardan birine doğru yürürken birkaç gazeteci arkadaşımın köşedeki kahvehanede çay içtiğini gördüm.
“Bu fakirler inşallah beni görmez” diye inceden sıvışmaya çalışırken yakalandım.
“Oooo başkan hoş geldin” deyip bi sandalye çekince de oturmak zorunda kaldım.
Dört-beş gazeteci bir araya gelince hem yaşadığımız yerin hem de ülkenin siyasetini, ekonomisini ve sosyal hayatını konuşmamak mümkün olmuyor.
Özellikle de gazetelerin ve gazetecilerin yaşadığı sıkıntılar gündemin hep ilk sırasında yer alıyor.
*
Sohbet sırasında özellikle başkanı değişen belediyelerin mali durumlarından açıldı konu.
Aynı zamanda gazete sahibi olan arkadaşlardan birinin anlattıklarını dinleyince gazetecilerin neden fakirleştiklerini de anladım.
*
Gazete sahibi aynı zamanda matbaa işi de yapan abimizden dinleyelim.
“İki yıl önce Köşk Belediyesi belediyenin hizmetlerini tanıtmak için bir çalışma istedi. Bir tanıtım dergisi hazırlandı. Neredeyse maliyetine yapılacak bir iş olduğu için peşin ödeme sözü aldık. O dönemde başkan AK Partili Rıfat Kadri Kılınç idi. İşi yaptık teslim ettik ancak o gün bugün paramızı alamadık. Araya seçim girdi Rıfat Kadri Kılınç aday gösterilmedi ama yine AK Parti kazandı. Yeni başkan Nuri Güler’i ziyaret ettik ve derdimizi anlattık. ‘Valla olursa ayda 500-500 öderiz’ dedi.”
Ben bunları duyunca “Nasıl yani?” diye tepki verdim.
Meğer belediyenin çok borcu varmış.
*
O günden bugüne kağıttan kalıba yüzde 300 zam gelmiş olmasını bir kenara bırakalım.
Seçimden sonra birçok belediye eski başkandan kalan borcu açıkladı. Hatta afiş yaptırıp astılar.
Özellikle AK Partili belediyelerin milletin parasını nasıl çar çur ettiğini, nasıl yandaşlarına aktardığını, bankamatik memurlarının işe gelmeden nasıl paralar kazandığını herkes gördü.
Köşk Belediyesi ise hiç böyle bir açıklama yapmadı.
Pankart asmadı.
Borcu afişe etmedi.
*
27 bin nüfusu olan Köşk İlçesi’nin toplam borcu ne kadar biliyor musunuz?
85 milyon lira.
*
Eski başkan AK Partili, yeni başkan AK Partili olunca bu borcu kamuoyundan saklamayı uygun bulmuşlar.
Gidin gezin Köşk’ü bakın bakayım yollar altın kaplama mı?
Bakın bakayım modern bir şehir yaratmada çığır mı açılmış?
İşçilerine maaş ödeyemezken milyonluk makam arabası alıp gezen başkandan, borçları ödemeye çalışan başkana gelmiş olay.
*
Peki hiç soruşturma açılmış mı?
10 yıl boyunca milletin parasını fütursuzca harcayana hesap sorulmayacak mı?
Seçimden sonrasını da hatırlıyorum.
AK Parti Milletvekili Rıza Posacı, “Kalemizi koruduk. 10 yıl boyunca hizmet eden Rıfat Kadri Kılınç’a teşekkür ederim” demişti.
Keşke siyasi olarak kale koruyacağınıza azcık milletin parasını korusaydınız. BİR RUS ÖĞRETİSİ DER Kİ:
Не делай плохого
Она вернётся тебе бумерангом
*
Не плюй в колодец
Будешь пить воду из него
*
Не унижай людей ниже себя
Однажды придётся к нему обратиться
*
Не сдавай своих друзей
Их место никто не заменит
*
Не теряй своих любимых
Их потом не вернешь
*
Не обманывай себя
Однажды ты поймёшь, что этой ложью ты сам себя предал
***
TÜRKÇESİ
Kötülük yapma.
Sana bumerang olarak geri döner.
*
Kuyuya tükürme.
Oradaki suyu içersin.
*
Senden daha düşük dereceli insanları kırma.
Bir gün belki ondan rica edersin.
*
Arkadaşlarını satma.
Onların yerini hiçbir şey tutamaz ki.
*
Sevdiklerini kaybetme.
Onları geri alamazsın.
*
Kendini kandırma ve kendine yalan söyleme.
Bir gün o yalanla kendine ihanet ettiğini anlarsın. İSLAM DEĞİL, TÜRK ALİMİ
Farabi: Türkistan Otrar doğumlu.
İbn-i Sina: Özbekistan Buhara doğumlu.
Biruni: Özbekistan doğumlu.
Harezmi: Horosan doğumlu.
Uluğ Bey: Asıl adı Mehmet Torgar’dır ve Timur’un torunudur.
*
Bu alimlerin her birine “İslam Alimi” derler.
Oysa yüzde yüz Türk’türler.
Neden “Türk Alimi” demekten utanırlar anlamış değilim.
GÜNÜN FIKRASI
Yahudi’nin biri Müslüman olmaya karar vermiş.
Ne yapması gerektiğini öğrenmek için Kayserili komşusunun kapısını çalmış ve:
“Ben Müslüman olacağım. İslam’ın şartı kaç?” diye sormuş.
Kayserili:
“Sekiz” diye cevap vermiş.
Yahudi:
“Yahu biz sağda solda ‘5’ diye duyuyoruz” diye söylenmiş şaşkınlıkla.
Kayserili düşünmeden cevap vermiş:
“O bize gelişi”
GÜNÜN TESPİTİ
“..ehliyetsiz gazeteci, ehliyetsiz kamyon şoföründen daha tehlikelidir..” BEN
"..bana 'kıl' olanlar varmış.. allahın köfteleri sayemde 'bişey' olabildiniz yani.." GÜNÜN SÖZÜ
“..ne çok söyle, ne büyük söyle.. yiğit iş’te gerek.. lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme.. sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek..” KADINLAR ERKEKLER
"..her kadın 'güzel' olduğunu sanır, çoğu kadın yanılır.."